Klasik Türk şiirinde Estetik kaygı
FUNDA ÖZSOY E.
Dr. Salih Uçak’ın kitabı Estetik Kaygı, Klasik Türk şiiri üzerinden şairimizin estetik kaygısını dile getirdiği gibi, yine Klasik şiir üzerinden şairin estetik anlamda çıktığı var oluşsal yolculuğunu da -yazarın kitabın hazırlanış aşamasında hemen her yüzyıldan şair seçerek 55 divanı taradığı düşünülürse- çok detaylı olarak inceliyor.
Kitabı alanındaki diğer eserlerden farklı kılan, bilimsel içeriğine rağmen kitaba bir edebiyatçının kaleminin değdiğini hissettiren üsluptaki incelik olmuş. İşte bu yüzden Estetik Kaygı kitabı için sadece bilimsel bir çalışma demek haksızlık olur.
Dört bölümden oluşan kitabın giriş kısmı ayrıca üzerinde konuşulmayı hak ediyor. Uçak, kitabın giriş bölümünde “kaygı” duygusunun sanata evirilişini felsefeden teolojiye, fizyolojiden psikolojiye kadar farklı boyutlarıyla çok detaylı bir şekilde ele almış ve böylece -yazarın sözcükleriyle söyleyecek olursak- “şikâyetini de teşekkürünü de şiirle ifade eden zengin bir söz medeniyetinin kapısını” okurları için aralamış. Bu kapıdan girdiğimizde, özellikle birinci bölümde, gelenekten kopmadan şiir yazmak zorunda olan Klasik Osmanlı şairinin, sıkıştığı kalıpların içinde dahi var olabilmek için orijinal söyleyişler keşfetme sancısının altının çizildiğini görüyoruz:
“Taklide düşmeden yeni ve orijinal bir söyleyiş yakalamak için söz oyunları ve edebi sanatlara başvuran Klasik şair, çıkışı ancak kendine tanınan sınırlar içinde yapabilme imkânına sahipti.”(s.8)
MAHLASIN ASIL ANLAMI
Bu bölümde Uçak, Klasik şairin elinde var olan malzemeyi de okura tanıtır. Bu malzemeden yeni söyleyişler oluşturmak, özgün bir şiir meydana getirmek de estetik kaygının altı çizilen ayrıntılarından biridir. Ayrıca yazar, Klasik şiirde “mahlas”ın önemine de değiniyor birinci bölümde. Öğreniyoruz ki “mahlas”, aslında şairin kendini ispat ettiğinin, böylece kabul gören bir şair olduğunun artık şekle dökülmüş halidir. Yani şair, aslında mahlas ile kendini gizlemiyor, aksine özgünlüğünü tescillemiş oluyor.
Birinci bölümde Uçak, geçmişten günümüze geliştirilmiş edebiyat kuramlarını da inceleyerek bu kuramlar üzerinden Klasik şiirimize bakıyor. Özellikle Bloom’un altı maddede şekillendirdiği, şairin estetik anlamda olgunlaşma yolculuğuna ışık tutan “Etkilenme Endişesi” üzerinden Klasik şiire ve şairimize bakışı hayli önemli yer tutuyor kitapta.
Kitabın ikinci bölümünde Uçak; Batı’da Rönesans’la beraber ortaya çıkan “mesenlik”, yani sanat koruyuculuğu ile Osmanlıdaki “hamilik” müessesesinin karşılaştırmasını yapıyor. Burada patronaj ve mesenlik bağlamında sanattaki politik kaygının şairin üzerindeki etkilerine değinen Uçak ‘a göre “kalemin sanat ve iktidar gölgesinde kalması bu paradoksal yapıyı” ister istemez tartışmaya açmaktadır.
Kitabın üçüncü bölümünü oluşturan dünyevi kaygı ile şairin var oluşsal sancılarını ve kaygılarını şiirin hizmetinde kullanmasına değinen Uçak; dördüncü bölümünün konusunu oluşturan metafizik kaygıda ise, ortak temel olarak “aşk” üzerinden şiiriyle yücelen, böylece estetik olarak kendini aşan ve yeniden inşa eden şairi okuyucu ile buluşturmayı hedeflemiş.
Kitabın tamamına baktığımızda Uçak’ın literatür taramasında en ilgi çeken şair kuşkusuz Nef’i’dir. Zira o, “poetik kaygıyı, politik kaygıdan daha çok önemseyen, sözünü esirgemeyen, şiir için kendi hayatından bile geçen bir şairdir.” İşte bu yüzden Uçak’ın kitabında son sözü de bu cesur şaire bırakmış olması çok manidardır.