Türklerin Sherlock Holmes’i Avanvermez Avni
ZEYNEP TUBA KESİMLİ
Yaşar Güçlü tarafından yayına hazırlanan Ebu’s Süreyya Sami’nin “Türklerin Sherlock Holmes’i Avanvermez Avni” isimli 10 kitaplık polisiye roman serisi Beyan Yayınları tarafından basıldı. Serideki tüm hikâyeler okuyucuya Osmanlı Türkçesi’yle, transkripsiyonlu metinle ve metnin günümüz Türkçesine çevrilmiş haliyle sunuluyor, döneme ilişkin kullanılan çeşitli sözcük ve ifadeler de dipnotlarda detaylı bir biçimde açıklanıyor. Osmanlı Türkçesi bilenlerin edebi bir metin üzerinden ilerlemelerine katkı sağlayacak olan Amanvermez Avni serisi, dönemin eserlerini meraklılarıyla buluşturulması bakımından da kıymetli.
Türkiye’de miladı Ahmet Mithat’ın “Esrarı Cinayat”ı (1884) olarak görülen polisiye roman türünün gelişimi, Tanzimat ile başlayıp İkinci Meşrutiyet ile devam eden Batılılaşma hareketleriyle yakından ilgili. Batılı eserler üzerinden ilerleyen çeviri furyası, ülkenin hem siyasi hem de fikri gelişiminde gazetelerin etkinliğinin artması, Edgar Alan Poe’ya ait Morgue Sokağı Cinayetleri’yle polisiye romanın hızla benimsenmesi, türün ülkemizde geniş kitlelere yayılmasındaki önemli etkenlerden. II. Abdülhamit’in polisiye romanlara olan ilgisinin bu türün gelişimine katkı sağladığını da belirtmeden geçmeyelim.
Günlük gazetelerin okur sayısını artırmak üzere ilgi çeken eserleri çevirip yayınlattığı münbit bir ortamda her türde olduğu gibi polisiye türünde de eserlerin yüzlerce baskısı yapıldı ve geniş kitlelere ulaştı. Öyle ki bu eserlerden esinlenerek çeşitli polisiye kurgular yerli isimler tarafından da yazılmaya başlandı. İkinci Meşrutiyet’ten sonra edebiyatımıza onparalık öyküler (dime novel) olarak bilinen kısa macera öyküleri giriş yaptı. İşte bu türün başı çeken isimlerinden olan Ebu’s Süreyya Sami, Amanvermez Avni serisini 1913 ve 1914 yıllarında iki seferde yayınladı.
Zaptiye Nezareti’nin en gizemli ve çetrefilli vakaları kendisine emanet ettiği Amanvermez lakaplı komiser Avni, seri boyunca ipuçlarının peşinde maceradan maceraya koşarken, sadık ve cevval yardımcısı Arif ile kâh kılıktan kılığa girerek kâh zekâsını ve bileğini kullanarak üstlendiği davaları bir bir çözüme kavuşturuyor. Maceralar devam ederken aralarına katılan Anderya ve Karolin ile birlikte ekip tamamlanıyor ve tabiri caizse ellerinden kaçan kurtulamıyor.
SOKAK SOKAK İSTANBUL
İkinci Abdülhamit döneminde geçen olaylarda fonda İstanbul var. Kahramanlarımızın peşinde sokak sokak gezdiğimiz eski İstanbul, ayrıntılı anlatımlarla okuyucuya ayrı bir keyif veriyor. Üstelik kimi maceralar Osmanlı Devleti’nin o zamanki sınırları dâhilinde olan Yunanistan’a, Balkanlara kadar uzanıyor. Dönemin sosyal ve siyasal yaşantısından karelere de oldukça doyurucu bir şekilde yer verilen hikâyelerde Osmanlı Devleti’nin kozmopolit yapısı hem aktörlerde hem de günlük yaşantıda sıklıkla gözümüze çarpıyor.
Amanvermez Avni serisinin her bölümünde Ebu’s Süreyya Sami’nin sinopsis mahiyetinde bir giriş yazısı bulunmakta. “Batının tüm imkânlara sahip harikalar yaratan meşhur hafiyelerini görüp de Doğu’nun bu zekâlardan mahrum olmadığını, tüm imkânsızlıklara rağmen Doğu’nun keskin zekâsını kullanarak başarılar kazanan polisinin olduğunu gösterecek güvenilir belgelerin yayınlanmasını milli ve vatani bir görev olarak sayan” Ebu’s Süreyya Sami, içinde tanımlandığı edebiyat dünyası şartlarının ötesinde dönemin Batı eksenli siyasi ve toplumsal dönüşümüne de eleştirel bir bakış getirmekten geri kalmıyor. İşte tüm bu yönleriyle kendinden sonra birçok yazara ve meşhur polisiye karaktere de esin kaynağı oluşturan Amanvermez Avni’nin maceralarını keyifle okuyacak ve bir solukta bitireceksiniz.