BORCU OLMAYAN EL KALDIRSIN! SADECE DİRİLER LÜTFEN
Ülkemiz için önemli sorunlardan biri haline gelen borçluluk durumu ekonomik düzlemde bir çok probleme sebep oluyor .Güncel veriler, istatistikler incelendiğinde oranın artışta olduğunu gözlemlemek zor değil. Giderlerinin gelirleri aştığı harcamaların kazançları fazlasıyla aştığı bu süreçte borcu harcı olmayan kaldı mı ?Kalmamış…
Resmi İstatistikler,finansal raporlar,piyasa raporları,borç yönetim raporları vs. her şeyi ortaya koysa da özel bir merakla , yakından uzağa ,özelden genele doğru olacak şekilde bir kaç mahallemde MİKRO ANKET çalışması yapmak istedim. Hedef kitlemi belirledimi,heyecanla ölçeğimi oluşturdum ve pilot bir çalışma gerçekleştirdim.
Her 10 kişiden 7’sinin bir şekilde borçlu olduğu sonucuna ulaştım. Bakkal, fırın, manav, pastane ,hastane, banka, park, spor merkezi , kütüphane, havuz derken asgari iki kişinin bir araya gelebildiği sosyal alanlarda tanıdık tanımadık herkes birbiriyle konuşurken hep bir serzenişleri geliyordu kulağıma, ancak reelde bu kadar yüksek bir orana ulaşacağımı açıkçası beklemiyordum.
* Siz de benim gibi merak içindeyseniz kendi mahallenizde anket çalışması yapabilirsiniz.Çekinmeyin derim. Herkes pek dertliymiş zaten. Böyle bir anket çalışması görülmedi. Çay kahve eşliğinde hem de …
Terapi gibi…
Herkese iyi gelecek deneyin…
Ankete konu olan 10 kişiden 7’sinin aile ve iş ilişkileri ,sosyal ilişkileri ,sağlık durumları ,fizyolojik ve psikolojik olarak iyilik hallerini, var olan veriler ışığında incelediğimde çok da iç açıcı bir tablo ortaya koyabileceğimi söyleyemeyeceğim.
Ancak şunu ifade edebilirim ki; Borçluluk durumunun toplumsal yapımızı temelde çoktan sarsmaya başladığını, özellikle toplumun en küçük yapı taşı olan aile kurumlarının derinden etkilediği gerçeğini de bir Sosyal Bilimci olarak söyleyebilirim.
Son dönemlerde karşımıza çıkan manzaralarda neler görüyorsunuz sorum biraz da size? Hep birlikte bakalım mı? Herkes aynı gözlüğü taksın bakalım , ne görüyoruz?
Şiddetli geçimsizlikler …
Temeline indiğimizde değişken bir çok sebep ve dinamiklerin varlığı söz konusu olsa da ana itici gücün ekonomik olarak varlık gösterememek, geçinememek olduğunu söyleyebiliyoruz.
Peki neler yapılabilir?
Burada acil eylem planları devreye sokularak yapıyı güçlendirmek üzere ailenin ekonomik refah seviyesinin artırılmasının öncül olduğunu kesin…
Bu konu üzerine üzerine çok şey söyleyebilirim. Ancak gelin başka bir yazımda bir araya gelelim.
Biraz dünden konuşalım mı?
Dün sabah fırına hamur almaya gitmiştim.Evde Misafirim vardı pişileri hazırlama derdindeyken. Erken saat olduğundan fırın bir sakindi öyle ayak üstü fırıncı Halil Amcayla biraz sohbet ettim, maliyetlerden dert yanıyordu.
Ardından sordum ;“Ne düşünüyorsun Halil amca gelecekte daha iyi olacak mı her şey ?”
Cevap : “Önümüzü göremiyoruz kızım , bugünden yarını öngöremiyoruz. Artık eskisi gibi değil.Uzun vadeli z plan yapamıyoruz zaten, hangi zaman geleceği kaldı” dedi.
Halil amcayı pek umutlu göremedim, ekonomiye karşı oldukça güvensiz.
Umut hep vardır Halil amca. Küllenirken tozlarından doğmuş bir milletin çocuklarıyız, pes etmek yok, güzel günler için umudunu kaybetme…
Şunu da ayrı bir parantezle belirtmek istiyorum. Temelde vatansever olmak temel ilke benim için. Siyasi ve iktisadi yaşam düzleminin vatanseverlik üzerine inşasıyla beraber Parti fark etmeksizin siyasilere, politika üreticilere çok iş düşüyor bu manada. Partiler demokrasi için var. Demokrasinin gereği. Demokrasi kültürünü benimsemiş anlayışların da halkından kopuk olma ihtimali yoktur. Bunlar halkla iç içedir,hatta halkın kendisidir. Bu sebepten politika geliştiricilerin üzerine vazife olan unsurları oldukça açık ve net. Halil amcaların umudunu güçlendirecek adımları daha hızlı,kalıcı, istikrarla ve güven sağlayıcı şekilde atmaları beklenen istenen şey…
Neden Bu kadar borçluyuz birileri söylesin?
*Ülkedeki enflasyonun yüksek oranlara ulaşması, çalışanlar için maaş skalasının enflasyonun çok altında kalması, artan yaşamsal maliyetlerin yüksekliği borçlanmayı artırıyor. Bilindiği gibi gelir ,borçluluğun en önemli belirleyici unsurlarından .Hane içine giren gelirin düşük kalması sonucu büyük bir kısmını borç ödemelerine ayıran yurdumun insanının huzursuzluğu direkt olarak artıyor .Bu durum aile içinde ,iş ortamında ,trafikte ,alışverişte, pazarda, cadde de kısacası toplumsal alana açık her yerde toplumun refah seviyesini düşürüyor ve istikrarın oluşmasını engelliyor.
*İşsizlik oranlarının artması ,gelirin olmaması durumunda temel ihtiyaçların sağlanması için borçlanma, borçların borçla kapatılmaya çalışılması durumu uzun vadede sürdürülemez boyuta ulaşıyor. Dolayısıyla işsizlik sorununun ivedilikle çözüme kavuşturulması, politika yapıcılar tarafından yine ciddiyetle ele alınıp çözüm üretilmesi gereken bir konu.
*Tasarruf konusunda bilinç konusu gündemimde,diyebilirim.iktisadi planlama yaparken bu kavram önem taşıyor. Harici beklenmedik farklı borçlanmalarla karşı karşıya kalmak da var. Tasarruf konusunu daha detaylı ele almak için burada bırakıyorum. Tasarruf ,savurganlık ,israf konularını birlikte ele alırken bu bilincin her bir birey için önemli olduğunu ve bir birimize karşı sorumlu olduğumuzu konuşacağız.İlginç ve kabul edilemez durumlara şahit olduğum birkaç meseleyi de sizlerle paylaşacağım.Bekleyin. Gelecek yazılarda…
Daha önceki yazılarımda belirttiğim bir konu vardı hatırlayacaksınız suç oranlarının artışına dikkat çekmiştim ve ekonomik unsurların da etkili olduğunu yazmıştım. Burada da yinelemek istiyorum güven ortamı tesis etmek için de ekonomik istikrara çok ihtiyacımız var…
Düzenleyici müdahalelere ihtiyacımız var.
Konuya biraz sınırlandırmalar getirerek değinmeye çalışmak açıkçası benim için biraz güç olsa da, çerçevemiz dahilinde şunu söylemek oldukça mümkün :
Yaşamı idame ettireceğimiz temel tüm fenomenlerimiz ipotekli gibi görünüyor. Peki kültürlenme için gelişim için toplumsal ilerleme için gerekli bütün enstrümanlar pek çalışır vaziyette gibi de durmuyor.
Nüfusumuzun çoğunluğu borçlu ; Esnaf, memur, özel sektör çalışanları, emekli, işçi, mevsimlik tarım işçileri, işsizler vs. her başlık altındaki vatandaş borçlu.
*Kredi borçları ,tüketici kredileri, konut, araç kredileri bireysel ihtiyaçlar için alınan borçlar, genel sağlık sigortası borçları, vergi borçları, harç borçları bu liste uzayıp gider gitmesine ancak şu bireysel borçlar da yok mu ?
Kira ödemeleri için borç,
Araç tamiri için borç,
Tatile gitmek için borç
Kurban kesmek için borç
Okul eğitim giderlerini karşılamak için borç
Kursa giderken borç
Telefon alırken borç
İş yeri malzeme alım için borç
Askere giderken borç
Üniversiteye giderken borç
Düğün dernek takısı için borç
Tarla tohumdur, ilaçtır hasattır borç
Bankaya borç,
Amcaya,teyzeye,kardeşe,kayınpedere borç
Doğum için borç
Mezar yeridir, Mevlit’tir , 7’ sidir, 40 ‘ıdır, 52’sidir borç …
Cahit Sıtkı Tarancı Otuz Beş Yaş şiirinin şu dizelerini okumak geldi içimden;
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Naçizane tavsiyem herkes birbirine hakkını helal etsin hemen şimdi !
Yaşamak pek kolay değil a dostlar hayatta olanlara zor.Evet
Hayatta olmayanlara o da ayrı bir zor...
Borçları helal edin gitsin a dostlar ,diğer helalliklere karışmam…