Dünya ve ahiret arasında perde: Kabir hayatı
İnsanoğlu anne rahminden dünyaya gelir. Burada Allah’ın kendisine verdiği ömür kadar yaşar ve vefat eder. Kabir alemi başlar. Bu ahiret hayatının ilk aşamasıdır. Kur’an bu olayı şöyle haber vermektedir: “Sonra onu öldürdü ve mezara koydu.” (Abese, 21)
Sonra tekrar haşr edilir: “Sonra onu, dilediği vakit diriltir (haşr eder).” (Abese, 22)
Mahşer meydanında, mahkeme olur. Bu dünyada yaptıkları ameller ile hesaba çekilir. Salih amelleri daha fazla olan Mümin ve Müslümanlar Sırat köprüsünden cennete gider. Orada ebedi bir şekilde nimetler içerisinde yaşamaya devam eder. Müşrikler, kafirler ve münafıklar ise, sırat köprüsünden geçemeyip cehennem ğayyasına düşerler. Orada ebedi bir şekilde azap ve işkence içerisinde yaşamaya başlarlar.
AHİRETİN GİRİŞ KAPISI
Kabir hayatı, ahiretin giriş kapısı ve başlangıcıdır. Ölen kimse, ister mezara defnedilsin, isterse bedeni parçalansın veya denizde kaybolsun, onun için kabir hayatı başlamış olur. Ehl-i Sünnet inancına göre, müşrik, kâfir, münafık ve günahkar olan Mümin ve Müslümanlar için kabir azabı vardır. Kabir, iman ve salih amel sahipleri için cennet bahçelerinden bir bahçe, kâfirler için de cehennem çukurlarından bir çukurdur.
DÜNYA VE AHİRET ARASINDA PERDE
Kabir aleminin bir diğer ismi ise Berzah’tır. Berzah ismi Kur’an’da varid olmuştur. Ölümden kıyamete kadar olan süreye verilen isimdir. Kim ölürse berzah alemine ve kabir hayatına gider. Berzah’ın kelime manasıyla ıstılah manası arasında kuvvetli bir bağ vardır. Zira berzah hayatı, hem ölülerin dünyaya dönmesine engel olmakta hem de dünya hayatı ile ahiret hayatı arasında sanki bir perde gibi durmaktadır.
MELEKLER SUAL EDER
Cenaze mezara konulup defin işlemi bittikten sonra, artık kabirde Münker ve Nekir adı verilen iki meleğin sorgusuyla karşı karşıya kalır. Mezara konulan kişi, kendisini getirip mezara bırakanların oradan ayrılırlarken ayak seslerini duyar. Çünkü artık mezara konulup sorgu işlemi başlaması amacıyla ruhu kendisine yeniden dönmüştür. Çünkü kendisini sorgulayacak olan melekler karşısında sorulanları anlayabilmesi için duyu organları, ruhu ile birlikte bedene dönmüştür. Böylece kendisine sorulanları anlayabilsin ve buna göre onları cevaplamış olsun.
HZ. PEYGAMBER ANLATIYOR
Hz. Peygamber (sav) kabrine defnedilen kişinin durumunu şöyle haber verir: “Şüphesiz vefat eden bir kul mezarına konulup onu oraya defneden arkadaş ve akrabaları mezarın başından ayrılıp giderlerken, mezara konulan kişi ayrılanların ayak seslerini duyar. Mezara koyanlar oradan ayrılırlarken iki melek gelir ve onu oturturlar ve kendisine, ‘Sen şu Muhammed (sav) denen adam hakkında ne dersin’, diye sorarlar. Eğer ölen mümin biriyse, cevabı şöyle olacaktır: ‘Onun Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim.’ Bunun üzerine melekler ona: ‘Hele cehennemdeki yerine bir bak, Allah bunun yerine sana cennetten bir yer verdi’ derler. Böylece o kişi hem cennetteki hem cehennemdeki yerini görür. O iki melek tarafından her iki yeri de kendisine gösterilir. Böylece mezarından kendisine oraya doğru bir kapı açılır. Eğer mezara konulanlar kâfir veya münafık biri ise, bunlar meleklerin sorularına, bilmiyorum diye cevap vereceklerdir. Sonra melekler ona, ellerindeki demirden bir tokmakla iki kulağının arasına, ensesine bir tokmak indirirler ki, bu darbenin şiddetinden dolayı attığı çığlığı insan ve cinler dışında ona yakın olan herkes işitir.”