Batı Karadeniz'de mevsimsel kuraklık tarımsal üretim alışkanlığında değişim sinyali veriyor
Yıldız, dünya genelinde yağışlarda azalma, sıcaklıklarda artış yaşandığını anımsattı.
İklimsel kuraklık ile mevsimsel kuraklığın farklı kavramlar olduğunu belirten Yıldız, "İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgeleri iklimsel kuralık yaşanan bölgeler. Bu bölgelerde bu dönemde yağışın olmaması normal görülür ve bunda bir sıkıntı yok. Mevsimsel kuralık her yerde olabilir. Asıl tartışılması gereken husus bu. Batı Karadeniz nemli bir bölge ve şu an mevsimsel kuraklık yaşanıyor." dedi.
Yıldız, iklim değişikliğinin etkileri görülmeden önce de dönem dönem kuraklıkların olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Önceki yıllarda nem oranı düşük, çöl iklimi olan bölgelerde kuraklık oluyordu. Değişen yağış rejimi nedeniyle artık mevsimsel kuraklıklar başladı. Artık yağışlı rejimin olduğu yerlerde bile bu dengesizliği görebiliyoruz. Zaten kurak olan bir bölgedeki yağış miktarının girdi ve çıktısı normal karşılanır. Ancak yağış miktarı ve sıklığı konusunda değişim olursa ve bu her yıl sıklıkla karşımıza çıkarsa anormallik başlar. Bitkiler uzun yıllar buradaki yağış rejimine uyum sağlamış. Daha nemcil bitkiler varken ani yağış ve uzun kuraklık dönemi, bitkileri uzun süre ayakta kalma stratejisi geliştirmeye itiyor. Ani ve çok yağışlara ayak uydurma döneminde de yeni bir strateji gelişiyor. Bu durum, sıklıkla bir ani yağış bir uzun kuralık dönemi diye devam ediyor. Yedigöller, Batı Karadeniz bölgelerinde iki yağış arası uzun süre kuraklığa maruz kalan bitkilerde kurakçıl bitki türlerine doğru gidişat var."
"Asıl sıkıntı yağış düzensizliği"
Tarım alanlarında sulamayla bir nebze de olsa bu durumun önüne geçilebildiğini aktaran Yıldız, "Temiz kullanılabilir su dediğimiz suyun yüzde 70'i tarımda kullanılıyor. Bu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de böyle. Tatlı su kaynaklarındaki azalmanın tarımda da sıkıntı oluşturmaya başladığı öngörüldüğünde çiftçilerimizin yetiştirdiği bitki türlerinde bir değişim gözleniyor. Çiftçilerimiz daha az su ihtiyacı olan üretim şekillerine yöneliyor. Tarımda yetiştirilen bitki türlerinde değişime gidiliyor." ifadelerini kullandı.
Yıldız, iklim değişikliğine bağlı kuraklık söyleminin 20-30 yıllık verilerle değerlendirilebileceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"20-30 yıllık verilerden yola çıkacak olursak yağış oranlarında yüzde 25 azalma var. Yıllık verilerin meteorolojik anlamda bir karşılığı yok. Ancak 20-30 yıllık verilerle bundan bir anlam çıkarabiliriz. 20-30 yıllık verilerde yağışın toplam miktarına bakmıyoruz. Evet, yağış miktarında azalma var, bunu görüyoruz ama düzensiz yağışlar sıkıntı oluşturuyor. Asıl sıkıntı yağış düzensizliği. Uzun süre kurak bir iklim ve aniden yağışın boşalması gibi durum var. Atmosfer yağışı birden boşaltıyor ve bu yağış yüzeysel olarak kalıyor. Yeraltı su kaynakları bu yağıştan az miktarda alıyor."