Türk ordusu Peygamber Ocağı'dır
Gökhan Gökçek - Tarihçi-Yazar
Sultan Alparslan ve kahraman askerleri ile Anadolu’yu yurt tutuşumuzun üzerinden neredeyse on asır geçti. Ötüken’in ruhunu Ani önlerine getirip Konya’ya oradan da Söğüt’e ve İstanbul’dan Viyana hudutlarına taşıdığımız zamanın serüveni içerisinde bu topraklar bize dair tüm acısı, sevinçleri, korkuları ve hedefleriyle istikbalimizin yükseliş noktası oldu.
Çanakkale’de devleti muhafaza ederken de Sakarya’da vatanı işgalden kurtarırken de Dumlupınar’da son sözü söylerken de her zaman vatanın bölünmezliğine ve milletin birliğine inandık. Taşıdığımız bu inancı Allah’ın izniyle başarıyla neticelendirirken de devletimizi ve devlet başkanımızı kanundan aldığı yetkiyle milli vicdanda ve yasal zeminde Başkomutan bildik. Türk milleti günümüzden bir asır önce, gecenin en karanlık anında Başkomutanı Atatürk etrafında kenetlenerek emperyalistleri ve kuklalarını bozguna uğrattı.
PLANLI BİR SENARYO
Bu itibarla, Türk ordusunun ve Başkomutanlık makamının son günlerde sosyal mecralar başta olmak üzere medya organlarında tartışma meselesi haline getirilmesi; coğrafi ve zamansal olarak geçtiğimiz cendere düşünüldüğünde planlı bir senaryonun yürütüldüğü fikrini bize gösteriyor. Türk Silahlı Kuvvetleri; milletimizin düşmana karşı savunma refleksi, Türk devletinin bölünmezliğinin teminatı ve Atatürk ile silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyetimizin en kıymetli unsurlarındandır.
Askerlik demek disiplin, ast/üst ilişkisine riayet ve yazılı ile yazılı olmayan kurallarıyla feda-i can eylemenin hazır hali demektir. Mehmetçik olarak tavsif ettiğimiz Türk askeri ise Peygamber Ocağı’nın mensuplarıdır; Türklüğün, Türk ve İslam dünyasının umut ışığı, Türk milletinin milli ve manevi değerlerinin de muhafızıdır. Hal böyleyken sistemli bir şekilde gerilime sebep olan TSK İç Hizmetler Kanunu’nun 37’nci maddesinde belirlenen yemin dışında ifa edilen bu yemin üzerindeki sis perdesinin aralanması, askerini Peygamber Ocağı’nın mensubu gören Türk milletinin beklentisidir.
ORDUDA İKİLİK OLMAZ
Yaşanan bu hadise bölgenin ve dünyanın çatışmalarla boğulduğu zaman diliminde tarihi meselelerle ilgili olan herkesin aklında İttihat ve Terakki ile Halaskar Zabitan çatışması gibi bir ikilik korkusu oluşmuştur. Bu noktadan hareketle MHP lideri Devlet Bahçeli bu konuda herkesin aklından geçip diline getiremediğini net bir şekilde ifade ederek şöyle söylemiştir:
“Yeminler arasındaki bir bölünmenin gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri içinde veya vatan savunmasında ayrılık ve aykırılık doğurmayacağının teminatı bugünden nasıl verilecektir?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise tam olarak kitabın ortasından konuşmuş ve şöyle söylemiştir:
“Siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz?”
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Biz de altını çizerek sormak isteriz ki; söz konusu yeminin okunması, sosyal medyaya servis edilmesi planlı bir şekilde mi gerçekleşmiştir? Düzenlenen bu ritüel ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin belirlenen disiplin yönetmeliğine bilerek ve kasten muhalefet edilmişken mezkur hadise içerisinde yer alanların beklenti ve amaçları nedir? Hangi amaç ve niyetler Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anısı ve kıymetli ismiyle gizlenmek, saklanmak istenmektedir? Bu sorular acilen cevap bulmalı, askerin siyasete karışması sebebiyle acılar çekmiş olan Türk milleti ivedilikle aydınlatılmalıdır.
ATATÜRK ŞİMDİ Mİ AKLINIZA GELDİ?
Şaşırdığımız bir başka hadise ise CHP’deki gölge Genel Başkanın halidir. Gözbebeğimiz Türk ordusunda meydana gelen ve hepimizi düşündüren bu olay karşısında sicilli terör yandaşlarıyla kol kola giren, terör sempatizanlarının ellerini öpen ve sözde ‘Kent Uzlaşısı’ programıyla bölücü terör örgütünün siyasi uzantılarını estetize ederek terörün kılcal damarlarını yerel yönetimlerde meşrulaştırmaya çalışan CHP’den sesler gelmeye başlamıştır. Onlara soruyoruz: Gazi Mustafa Kemal Atatürk şimdi mi aklınıza geldi?
POLİTİK RİYAKÂRLIK
Bölücü terör örgütünün siyasi maşalarıyla pazarlıklar yaparken, 6’lı masada Türk milletinin istikbalini kumar konusu ederken, Türk ordusu yurt içinde ve yurt dışında teröristlerle savaşırken neredeydiniz? Atatürk’le bağı sadece kurumsal bir illiyetle tarihlenen CHP’nin Atatürk’ün adını ağzına alması Gazi’nin aziz hatırasına açık bir hakaret olduğu gibi büyük bir istismardır. CHP’yi marjinal yapıların ve bölünme taraftarlarının yuvası haline getirenlerin, Türk milletinin kültürüne mugayir her türlü küresel fikrin taşıyıcılığını yapanların Atatürk’ün isminin arkasına sığınması siyasi tükenmişliğin ve politik riyakarlığın en net örneklerindendir.
FİTNE TOHUMLARINIZ TUTMAYACAK
Türkiye’nin Akdeniz’de, Libya’da, Karabağ’da, Suriye ve Irak’ta verdiği mücadeleyi tahkir edenlerin; bu mücadeleyi en önde sürdüren kahraman Türk ordusu ve kanunlara dayalı olarak TSK’nın Başkomutanı kabul edilen Cumhurbaşkanımıza/Başkomutanımıza dair söylediği laf kalabalığı sözler fitne tohumlarından ibarettir. Ümit ediyorum ki, bahis konusu hadisede sağlıklı bir şekilde işleyecek disiplin süreciyle CHP’nin ekmeye çalıştığı fitne tohumları tutmayacak, planlanan gerilim senaryosu çöpe atılacak.
Yazımızı üç cümleyle özetleyelim: Peygamber Ocağı olan Türk ordusu bizim gözbebeğimizdir. Atatürk Cumhuriyetimizin banisidir. Cumhurbaşkanımız ordumuzun Başkomutanıdır.