Добавить новость
ru24.net
World News
Февраль
2025
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22
23
24
25
26
27
28

Şam Tren Garı ışıl ışıl

0

Yollarda epey bir vakit kaybetmemize rağmen Türkiye’den Suriye’ye geçtiğimiz aynı gün Şam-ı Şerif’e gece yarısına yakın ulaştık. Ama kalmayı planladığımız otelde yer olmadığı için, otel resepsiyonundaki şahsın tavsiyesi ile yakındaki başka bir otele doğru yukarı doğru gidiyorduk ki gözümüze, üzerine Suriye’nin bağımsızlık dönemini simgeleyen yeni bayrağı asılmış uzunca bir bina çarptı. Yol arkadaşımız Medyen Rızk’a ‘Burası nedir?’ diye sorunca ‘Hicaz Demiryolunun Şam ayağı, tarihi Şam Tren Garı’ dedi. Tarihi bir müze görüntüsü veriyordu, önüne de bir lokomotif koymuşlardı. Sultan Abdülhamid Han’ı bir kez daha rahmetle andım. Özellikle Şam’da birçok yadigarı var. Mesela Emevi Camii avlusundaki şadırvanlardan birisinin ahşap işlerini rahmetli Sultan’ın yaptığını söylediler.


YERLİ VE YABANCIYA FARKLI TARİFE

Gittiğimiz otelde yer bulduk. Oldukça eski bir bina idi. Esed döneminde İranlıların çokça kullandığı bir yermiş. Otellere giriş yaparken yerli mi yabancı mı olduğunuzu soruyorlar ve ona göre fiyat veriyorlar. Haliyle yabancılara verdikleri fiyat yerlilere verdiklerinin neredeyse iki katı. Bu otelde internetimiz olmayacak. Aşağı lobide var ama o da çok yavaş fazla işimize yaramıyor. Oldukça eski ve dökülen bu oteli zaten ertesi sabah değiştireceğimiz için sorun yoktu.


ELEKTRİK

Suriye’nin kuzeyinden güneyine indikçe elektrik sorunu büyüyor. Kuzeyde özel bir şirketin Türkiye’den aldığı elektrik her tarafa veriliyor ve konuştuğumuz insanlar orada elektrik sorunu olmadığını söylediler. Ayrıca gerek göçmen kampları ve gerekse konutlarda güneş enerjisi çok yaygın bir şekilde kullanılıyordu. Başkent Şam da elektrik sorunu yaşayan şehirlerden. Ama insanoğlu her ortama alıştığı gibi her soruna da çözüm buluyor. Şehirde üç çeşit elektrik var. Biri normal şebeke ama şebekeden verilen elektriğin birkaç saatle sınırı olduğunu söylüyorlar. Güneş panellerinden elde edilen elektrik de oldukça yaygın kullanılıyor. Diğer bir kaynak ise jeneratörler. Her biri dönüşümlü olarak devreye giriyor. Elektriğin de yeni yönetim için önemli bir sorun kalemi olacağı anlaşılıyor.


HAYAT OLAĞAN AKIŞINDA

Sabah en azından bulunduğumuz çevreyi anlamak için yol arkadaşım Ali Atar ile dolaşmaya çıktık. Dışarıda Türkiye’nin seksenleri doksanları gibi bir hayat göze çarpıyordu. Caddelerde yoğun bir trafik, köprü altlarında insanlar, seyyar satıcılar ve telaşla aşağı yukarı koşturan insanlar, Nuh Nebiden kalma taksiler. Ama araç profili fena değil. Saddam döneminde Irak’a gittiğimde 1970’li yıllarda donup kalmış bir bir Bağdat gözlemlemiştim. Şam’da durum daha iyi idi. Doğrusunu söylemek gerekirse şehirde bir devrim olmuş havası yoktu. Devrimciler de kendilerini hissettirmiyorlardı. Özellikle de silahla ele geçirilen devletlerde güvenlik ön planda olur ve güvenlik önlemleri her yerde kendisini hissettirirdi. Birçok başka ülkede bunu gözlemlemiştik. Ama burada öyle bir durum yoktu. Şam’a gelirken de yol boyunca bunu hissettirecek kontrol noktası yoktu. Ellerinde Kaleşnikof taşıyan güvenlik güçleri ki muhtemelen sahadan getirilmişlerdi, nadiren göze çarpıyorlardı. Trafik polisleri de yok denecek kadar azdı. Devrimden, devrimin getirdiği rüzgârdan, yeni bayraklar hariç bir iz yoktu.


SOSYAL HAYATA DOKUNULMAMIŞ

Aynı şekilde kılık kıyafetle ilgili bir değişim söz konusu değildi. Kuzeyde halkın oldukça muhafazakâr olduğu kadınların, kızların giyimlerinden belli idi. Peçe takanlar bile vardı. Muhtemelen sosyal doku öyleydi ama Şam’da durum farklı idi. Şam’ın Ankara’dan, İstanbul’dan bir farkı yoktu. Tesettürlüsü de vardı, açığı da. Görünen kimsenin kılık kıyafetine müdahale edilmemiş, insanlar önceden nasıl yaşıyorlarsa hayatlarına öylece devam ediyorlardı. Yönetim değişmiş, askeri yönetimden kurtulmuşlar, daha fazla özgürlük bulmuşlardı. Bunu insanlarla konuşmalarımızdan anlıyorduk. Şam’da ilk günümüzdü ve birçok kadim şehirden daha da kadim bir şehirdi Şam ve görülecek daha çok şey vardı.


Hamidiye Hicaz Demiryolu

İstanbul’u Şam üzerinden Medine-Mekke ve hatta Yemen’e kadar bağlayacak olan Hicaz Demiryolu projesi sadece kendi döneminin değil, bugün bile nerede yapmaya kalkışsanız mega proje özelliği taşımaktadır. İşin bir de İstanbul’u Bağdat’a bağlayacak Bağdat Demiryolu ayağı vardı ki, Basra’yı Türkiye’den Avrupa’ya bağlayacak Kalkınma Yolu'nun atası sayılabilir ve onun hikayesi de başka tabii ki.

Hicaz Demiryolu'nun, elbette, yapılırken stratejik ve askeri değeri vardı ama, dini, lojistik ve ticari değeri de vardı. Ayrıca yapımında ümmetin dayanışmasına da vesile olmuştu. Böl, parçala yönet stratejisi ile hareket eden ve bölgede gözü olan İngilizlerin kendilerine yakın bedevi Arapları gerçekleşmemesi için bu projenin üzerine salmaları da boşuna değildir. Birinci Dünya Savaşı'na giden yıllarda yapılmış olması da önemini artırmaktaydı. Sultan 2. Abdülhamid döneminde temeli atılmış, 1903’te Amman’a, 1904’te Maan’a ulaşılmıştı. Maan’dan Akabe körfezine bir şube hattı döşenerek Kızıldeniz’e çıkmak istenmişti. Tren hattı 1907’de el-Ulâ’ya, 1908’de Medine’ye ulaşmıştı. Hayfa şubesiyle birlikte 1464 kilometreyi bulan Hicaz demiryolu 1 Eylül 1908 tarihinde yapılan bir törenle bizzat II. Abdülhamid Han tarafından işletmeye açıldı. Hat 1917’de 1750 kilometre uzunluğa ulaştı. O dönem yaşanan sorunlar ve hatta yapılan saldırılar nedeniyle hat Mekke’ye kadar uzatılamadı. Her konuda lojistik kolaylığı sağladığı gibi, hacca gidenlerin hem maliyetini azaltmış ve hem de 40-50 günlük seyahat süresini 5 güne kısaltmıştı. Hicaz Demiryolu'nun Birinci Dünya Savaşı'nda da çok yönlü faydası olmuş ve hatta Medine’nin 1919 başına kadar direnmesine katkı sağlamıştır. Bu vesileyle ayak izlerine gönül coğrafyamızın her kıyı ve köşesinde rastladığımız atalarımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz.


Türkiye iyi bir model olabilir

Meslektaşımız Absi Smeisem, İngiltere’den Arapça yayınlanan El Arabiyyül Cedid gazetesinin Suriye temsilcisi. Suriye’de olanları çok yakından takip ediyor. Kendisi ile Suriye’deki son durumları konuştuk.


HERKESE SÜRPRİZ OLDU

Absi, Suriye’de Esed rejiminin çok hızlı bir şekilde yıkılmasını bir tür uluslararası bir mutabakatın oluşmasının Suriyelilerin lehine gelişmesine bağlıyor. Bunun askeri operasyonları yönetenler için bile sürpriz olduğunu savunuyor.


TÜRKİYE RUSYA’YI İKNA ETTİ

Absi, rejime destek çıkan dış güçlerin de onu terk ettiğini söylerken Türkiye’nin Rusları ikna etmede rol oynadığını, İran’ın ise son ana kadar rejimi desteklemeye çalışmasına rağmen sonunda çekilmek zorunda kaldığını düşünüyor. Suriye’de istikrar isteyen uluslararası bir iradeden bahseden Absi, Avrupa’nın mülteciler, Amerika’nın da İsrail’in güvenliği için Suriye’de istikrar istediğini söylüyor.


DEVLET ADAMI YAKLAŞIMI ŞART

Yeni yönetimin Suriye’de tam kontrol sağlayabilmesi için devrimci bir zihniyetle değil de bir devlet adamı yaklaşımı ile hareket etmek zorunda olduğuna dikkat çeken Absi, aksi takdirde ülkenin kan gölüne döneceğini söylüyor. Yeni yönetimin, affedilmesi mümkün olmayan kişiler dışında müsamahakâr davranmasını ülkenin kontrolünü sağlamak açısından mantıklı bir yaklaşım olarak değerlendiren Absi, "Suriyelilerin çoğu zaten savaştan yorulmuştu" diyor.


GEÇİŞ SÜRECİ BELİRLEYİCİ

Absi’ye göre asıl belirleyici aşama geçiş süreci olacak. Suriye’nin tüm oluşumlarının katılmasının beklendiği Ulusal Diyalog Konferansı ile ilgili ise "Önemli olan bu konferansın zamanlaması değil, kararları uygulayacak mekanizmaların oluşturulması" ifadelerini kullanıyor.


ULUSAL DİYALOG KONFERANSI

1200 kişiden oluşacak Ulusal Diyalog Konferansı'nda Suriye toplumunun her kesiminin temsil edileceğini söyleyen ve gerçek temsiliyete vurgu yapan Absi, 1950 anayasasına sıcak bakıldığı bilgisini veriyor ve bu süreçte şeffaflığın oldukça önemli olduğuna dikkat çekiyor. Önceki rejim döneminde kadının hayatın her alanında bulunduğunu bildiren Absi, yönetimdeki bazı çatlak seslerin önümüzdeki dönemde kadınların rolünün kısıtlanacağına dair endişelere yol açtığını paylaşıyor. Kendileri için Türkiye iyi bir örnek olarak gören Absi, "Türkiye’yi kendimize bir model olarak alabiliriz" diyor.


AHMET ŞARA GÜÇLÜ

Halihazırda yönetici kadroları oluşturan ve Şam’da yapılan zafer konferansında kendisini fesheden HTŞ’nin içerisinde bir çekişme olduğunu savunan meslektaşımız ancak bu çekişmenin genel yapıyı etkilemeyeceği yeni yönetim içerisinde Ahmet Şara’nın konumunun güçlü olduğu yorumunu yapıyor.


Suriye devriminin hikayesi

Suriye ve Katar'dan kritik hamle

G20’de gündem Gazze ve Suriye




Moscow.media
Частные объявления сегодня





Rss.plus




Спорт в России и мире

Новости спорта


Новости тенниса
Елена Рыбакина

Рыбакина установила рекорд в матче с чемпионкой Australian Open






Вдова Бориса Грачевского Екатерина Белоцерковская отреагировала на слухи о новом мужчине

В рамках капремонта на территории спортивного комплекса в Егорьевске установят современные трибуны

23 февраля воронежцев пригласили послушать джаз-мануш

Гендиректор рязанской компании получил 5,5 лет колонии за хищение 5 млн рублей