Seyfettin Gürsel - Para politikasında normalleşme bir başka bahara
Geçen haftanın en önemli olayı kuşkusuz Mustafa Koç'un beklenmedik vefatıydı. Koç ailesine taziyelerimi sunarım.
Mustafa Koç'un mütevazılığı, sebatı, direnme cesareti ve liderlik yeteneği üzerine çok şey yazıldı ve söylendi. Benim ekleyebileceğim bir şey olmadığından geçen haftanın üzerinde durulamayan bir başka gelişmesini ele almak istiyorum.
Mustafa Koç'un kalp krizi geçirdiği perşembe günü Bloomberg televizyonu Merkez Bankası (MB) Başkanı Erdem Başçı ile Davos'ta bir söyleşi yaptı. Bu söyleşide Başçı, para politikasında “normalleşme” ya da “sadeleşme” adı verilen rejim değişikliğine dair önemli bir itirafta bulunarak, “Geniş faiz koridorunu terk etmek için erken olduğuna karar verdik.” dedi. Ben de itiraf edeyim ki ilk tepkim rahat bir nefes almak oldu. Başçı bu açıklamasıyla biz yorumcuları MB'nin ne yapmaya çalıştığına dair kafa yormaktan kurtardı.
Biliyorsunuz geçen ağustos ayında Merkez Bankası bir “yol haritası” ilan etmişti. Yol haritası özetle ABD merkez bankası FED 0 faiz politikasına son verip faiz artışına başladığında, MB'nin de üç yıldır uyguladığı sıra dışı para politikasına son verip sadeleşmeye gideceğini, bir anlamda standart para politikasına geri döneceğini ifade ediyordu. Malum olduğu üzere, MB küresel krizin ardından uluslararası piyasaya dökülen devasa paranın yarattığı yoğun sermaye akımlarının ve bu akımların neden olduğu yüksek oynaklıkların daha esnek bir para politikası gerektirdiğine karar vermiş ve oldukça geniş bir faiz koridoru içinde kalmak koşuluyla belirlenmesi aylık para politikası toplantılarına ihtiyaç duymayan günlük faizi kullanmaya başlamıştı. Standart politikaya dönüş ise yol haritasında şöyle tarif ediliyordu: Halen alt sınırı yüzde 7,25, üst sınırı 10,75 olan faiz koridoru iyice daraltılacak, uzun süredir yüzde 7,5'te tutulan politika faizi de koridorun ortasına konumlandırılacak ve fonlamada esasen bu faiz kullanılacaktı.
Aradan aylar geçti. Döviz kuru alıp başını giderken enflasyon da yükselmeye devam etti. Nihayet FED 15 Aralık'ta beklenen adımı attı. MB'nin yol haritasını ciddiye alan biz yorumcular da MB'nin ilan ettiği yol haritasını devreye sokmasını bekledik. Ama fena halde yanıldık. Aralık ayı Para Politikası Kurulu uluslararası piyasalarda devam eden oynaklığı gerekçe göstererek “sadeleştirmenin” ocak ayı toplantısında değerlendirilebileceğini söyledi. Ocak ayı toplantısında ise sadeleştirmeden hiç söz edilmedi. Pek çok yorumcu gibi benim de kanaatim, tarif edilen sadeleştirmenin, halen yüzde 8,8 civarında uygulanan fiili fonlama faizi de dikkate alındığında, politika faizinin en azından yüzde 8,5'e yükseltilmesi gerektiği, ancak bu değişikliğe süren siyasal baskı nedeniyle banka yönetiminin cesaret edemediği şeklindeydi. Başkan Başçı 'bu doğru değil' diyor. Doğrusunu da şöyle tarif ediyor: "FED'in normalleşmesi sorunsuz şekilde ilerliyor ancak Çin'den gelen dalga küresel oynaklıkların yüksek olduğuna işaret ediyor. Dolayısıyla, biz de esnekliği korumamızın daha doğru olduğunu düşündük."
Standart politikaya dönüş böylece bir başka bahara kalmış oluyor. MB bu işleri bizden daha iyi bilir diyerek konuyu tarihin yargısına bırakalım. Ne var ki enflasyonla zorlu mücadele olduğu yerde duruyor. Tam da bu konuda Başçı Davos'tan ikinci bir itirafta daha bulunmuş. MB'nin yıl sonu yeni enflasyon tahmininin revize OVP'de olduğu gibi yüzde 7,5 olduğunu belirtiyor. Oysa Başçı, daha yakında yüzde 6,5'tan söz ediyordu. Doğrusu şaşırmadım. Ancak MB'nin yıl sonu tahminlerinde ilk kez yüzde 5'lik enflasyon hedefinden bu kadar uzaklaştığını belirtmek istiyorum. Hiç kuşkusuz çok daha gerçekçi bir tahmin ama aynı zamanda büyük düş kırıklığı.