Uyanır uyanmaz ellerinizi yıkayın
“Sizden biriniz uykudan uyandığı zaman, elini üç defa yıkamadan su kabına daldırmasın. Çünkü elinin nerede gecelediğini bilemez.” (Buhari, Vudû, 26)
Sağlıklı insan vücudunda kişiye zarar vermeden, denge içinde ve farklı vücud bölgelerinde, farklı cins ve sayıda yaşayan mikroorganizma topluluklarına flora diyoruz.
Bu mikroorganizmaların cinsi, sayısı bulunduğu yere göre değişiyor. Mesela saçlı deride bu sayı bir santimetrekarede bir milyon iken, koltuk altında beş yüz bin, kolumuzun ön kısmında da on bin civarındadır.
Bu bakteriler vücudumuzda bulundukları yerlerde zararsız, hatta koruyucu görev yaparlarken, kendi yerlerinin dışında hastalık sebebi olabilirler. Bu nedenle hem günlük hayatımızda hem de sağlık müesseselerinde el yıkama hayati bir gündem maddesidir.
ELLERİMİZ NERELERE DEĞİYOR?
Çalıştığım hastanede sağlık personelinin el yıkamasının önemini anlatma amaçlı bir uygulamamız olmuştu. Hastanemizin çalışanlarını seminer salonuna davet ettik. Seminer salonunun kapı koluna da bolca fosfor sürdük. Salona her girenin kapıyı kendisinin açıp kapamasına dikkat ettik. Dolayısıyla katılımcıların eline bolca fosfor sürülmesini sağladık. Seminer salonuna alınan davetlileri yaklaşık yirmi dakika beklettik. Ardından sunumu başlatmak için tüm ışıkları kapattık. Böylece karanlıkta bir projeksiyonun, bir de fosforlu bölgelerin ışıkları yansımaya başladı.
Fosfor sebebiyle ışık gelen alanlar vücudun hangi bölgeleriydi dersiniz? O yirmi dakikanın içinde ellerin dolaştığı, değdiği her vücut bölgesi ışık saçıyordu. Saçlar, kulaklar, burun, kol altları...
Neden ilim penceresinden, Efendimiz'i anlatmıyoruz?
İdrakle bakarsak göreceğiz ki; dünyada Peygamber Efendimiz kadar temiz ve nezih ikinci bir insana rastlamak mümkün değil. Biz Müslümanların, dinimizi bilmeme ve hayatımıza hayat edemememizden kaynaklanan eksikliklerimizden dolayı, O'na layık bir ümmet olamama duygusu insanı ciddi mahcup ediyor.
İlk mikroorganizma 1675'te bulundu
Gündüz insanların yoğun bulunduğu ortamda, yirmi dakikada ellerimizin dolaşmadığı yer adeta kalmazken, gece uykuda geçen sürede ellerimizin seyahatleri ve bu seyahatlerde onlara eklenen doğal vücut bakterisi dediğimiz mikropların ellerimize misafir olduğunu bir düşünelim.
Ve ilk mikroorganizma tanımının da 1675 yılında yapıldığını hatırlayalım. Çağımızdan 1400 yıl önce, mikrobun adının bilinmediği bir dönemde, Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) nezih, fasih bir lisanla, feraset ve hikmetle ilm-i tıbbı en bedeviden en alime kadar herkesin anlayacağı bir üslupla ifade etmesi insanın O'na ve O'na bu ilmi veren Zat'a (cc) hayranlığını artıyor.
Dr. Figen Barlas Es'in Ailem Dergisi'ndeki yazısı için tıklayınız..