Mehmet Çetingüleç - Ekonomi bu kadar kötüyken muhalefet ne ile meşgul?
CHP'li vekillerin son dönemde yürüttüğü faydasız tartışmalar partiyi içten içe kemirirken, gerçek gündemin saptırılmasına katkı sağlıyor.
Bakın Türkiye ekonomisi gerilim hattında; küçük ve orta boy işletmeler zorda, büyük işletmeler ise ihracattaki düşüşün, dolar ve faizdeki yükselişin kıskacında.
Varil fiyatı 5 yıl önce 120 doları gören petrol yüzde 75 ucuzlayıp 30 dolara indiği halde yaklaşık 20 milyon araç sahibinin satın aldığı benzin ve mazot fiyatlarında yüzde 10 indirim bile yapılmadı. Vatandaş dolaylı vergi yükünden bunalmış durumda. Buna karşılık yatları, uçakları, gemileri ve gemicikleri olanlar yüzde 40 indirimli yakıt kullanmaya devam ediyor.
Seçimden tek parti hükümetiyle çıkıldığı halde bir türlü toparlanamayan, hatta Japon derecelendirme kuruluşu JCR'a göre “şirket iflaslarının artacağı” bir yıla giren Türkiye ekonomisinde alarm zilleri çalıyor.
Tüketim düşüyor. Emekli maaşlarındaki iyileştirme zamlarla geri alındı. Suriye'de yeni bir maceraya atılma iştahının kabarması nedeniyle Türkiye, sadece ekonomiyle sınırlı kalmayacak tehlikeli bir sürece doğru hızla ilerliyor.
Konuşacak, muhalefet edilecek, iktidarı uyaracak o kadar çok şey var ki…
Ama CHP “Atatürk fotoğrafını indiren milletvekili kim” diye dışarıdan oluşturulmuş yapay gündemin peşine takılmış durumda. Ortaya çıktığı anda kısa açıklama ile kapatılabilecek bir konu haftalarca tartışma zemininde tutuluyor; komisyonlar kuruluyor, Parti Meclisi toplanıyor ve çalışkan bir kadın milletvekili Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor. Zannedersiniz Aylin Nazlıaka “vatana ihanet” suçu işlemiş. Soruşturma bitmek bilmiyor.
Süreç uzadıkça gazete ve televizyonlar yüzlerce yayın yaparak hem anamuhalefeti yıpratıyor hem de gerçek gündemi perdeliyor. Öte yandan, Atatürk ismine alerjisi olanların bile CHP'den fazla Atatürkçü kesilerek hesap sormaya yeltenmesi dikkat çekiyor!
Ama suç medyada değil. Konuyu partinin çeşitli organları arasında dolaştırıp medyaya malzeme verenlerde.
Sadece bu olay değil. Son günlerde yine CHP'lilerin güya “özeleştiri” olarak ortaya koydukları bir başka konu var: “CHP kamuoyunda din düşmanı gibi algılanıyor. Bunu değiştirmemiz lazım.”
Üstelik bu açıklamaları televizyonlara çıkan CHP milletvekilleri ve yöneticileri yapıyor. Çok izlenen programlara katılıyor ve Türkiye'nin gerçek sorunlarını dile getirme fırsatı yakalamışken, şimşekleri kendi partilerinin üzerine çekme başarısını gösteriyorlar! Oysa, bu zamanı geçmiş, hatalı tartışmayı tarihin çöplüğünden çıkarıp gündeme taşımanın CHP'ye hiçbir faydası yok.
İnönü'nün CHP genel başkanlığı döneminde yapılmış ve bitmiş bir tartışma. Ecevit, İnönü'ye “Partinin din karşıtı gibi algılanmasını önlemek lazım” demiş. İnönü, hak vermiş. İnançlı kesimin partiyi yanlış anlamasını önleyecek yeni bir politika oluşturulmuş ve CHP'nin oyu artmış. Ecevit ise Türk solunu dindar kesimle buluşturan “inançlara saygılı laiklik” kavramını ortaya atıp sağ kesimden de oy alarak “demokratik sol” hareketi 2000'li yıllarda iki kez daha iktidara getirmeyi başarmış.
Şimdi, günümüzden 50-60 yıl önce yapılmış ve bitmiş bir tartışmayı tekrar gündeme taşımanın ne anlamı var? Birkaç kişi size bu “provokatif” eleştiriyi getirdi diye, konuyu bilmeyen milyonlarca insana televizyon ekranlarından “bizi dinsiz olarak görüyorlar” diye hatırlatma yapmanın CHP'ye oy kazandıracağını mı sanıyorsunuz? Bu anlayışla mı 13 yıldır bocaladığınız anamuhalefetten kurtulacaksınız?
Türkiye'de yaşayanların yüzde 90'dan fazlası Müslüman ve her partiye oy veriyorlar. CHP gibi çağdaşlığı, adaleti, insan haklarını ve demokrasiyi savunma iddiasında olan bir parti, gündemde ağır sorunlar varken bu kadar lüzumsuz bir tartışmanın içerisine neden çekiliyor?
CHP'nin sorunu şu: Parti içerisinde temel politikaları ve tartışma konularını belirleyecek, hangi konularda kamuoyu oluşturulacağına karar verecek bir çalışma grubu ya da “stratejik akıl” olmadığı için herkes ağzına geleni söylüyor. Buna da “parti içi demokrasi” diyorlar. Sonuçta ne anamuhalefet canlanıyor, ne Türkiye demokrasisi…