Hollywood'a rağmen annem bizi ihmal etmedi
360 Dereceden Aşk Festivali için İstanbul'a gelen efsane oyuncu Audrey Hepburn'ün oğlu Sean Hepburn Ferrer, annesinin kendilerine Hollywood hayatı yerine, normal bir yaşam hediye ettiğini söylüyor.
Yetenekli oyunculuk, sade bir duruş, yardımseverlik; en önemlisi de mütevazı bir karakter… Audrey Hepburn, bu özellikleriyle hayatımızın bir parçası oldu. Televizyonda, filmlerde, reklamlarda, hatta günlük eşyalarımızın üzerinde bile kendine yer bulan bu sevimli karakteri adını bilmeyenler bile sevdi. 1993 yılında hayatını kaybeden Hepburn'ün oğlu Sean Hepburn Ferrer, “Onun bugünkü hayranlarından yarısından fazlası 20 yaş altı gençler. Bunun sebebi bence içgüdüsel olarak onun temiz ve güvenilir birisi olduğunu hissetmeleri. Onu sevebileceklerini ve onun onları hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyorlar.” sözleriyle anlatıyor genç kuşakların annesine olan sevgisini ve sevginin nedenini. 360 Dereceden Aşk Festivali için İstanbul'a gelen oğul Sean H. Ferrer, annesinin bugüne kalan mirasını masala benzetiyor ve çocukların onunla güvende hissettiğini söylüyor. Ferrer, ile festival öncesi buluştuk.
Aşk siz ve anneniz için ne ifade ediyor?
Aşk büyük bir kelime. Bir çocuk aşka olan ihtiyacı ile doğar. Bu aynı zamanda hayat boyunca geliştirmen gereken bir kas. Biz sevebilme kabiliyeti ile beraber büyüyoruz. En kötü şey birilerinin seni sevmesi için beklemen. Aşk onu başkasına verdiğinde çalışır. Benim annemin yaptığı en iyi şey kendisi için fırsatların peşinden koşmasıydı, 50'li yıllarda bağımsız bir kadın olmak için. O zamanlar şimdiki gibi değildi. UNICEF için yaptığı şeyler de bunun örneğiydi.
Annenize benzetilen kızınızın yeni Audrey Hepburn olmasını istemiyorum demişsiniz?
Çünkü annem yegane bir insandı. Kızım da öyle. Hepimiz birer bireyiz. Yeni Audrey değil de aynı fırsata sahip olmak önemli. O 30 sene önce bundan bahsederdi. Ona göre Afrika'da, Ortadoğu'da, Avrupa'da doğan bir çocuğun farkı yoktu.
Nasıl bir çocukluk yaşadınız?
Çok şanslıydım. Bize verdiği en güzel hediye buydu. Ben İsviçre'de bir çiftlikte büyüdüm. Benim annem okula bizi almaya geldi, kitap almaya götürdü, çoraplarımızı aldı. Bodyguardlar yoktu, Hollywood yoktu. O basit tercihler yapardı. Onu artık göremediğimde film işlerini bıraktı. Tam zamanlı bir anne haline geldi.
Onu şimdi bile her yerde görmek rahatsız edici mi?
Evet, ölen bir kadın ile işini ayırmak zorundasın. O bir hikâye bıraktı, bir hikâye anlatıcısıydı. Onun entelektüel mirasını yönetmek için fırsatım olduğu için çok mutluyum.
Hepburn zarafetinin kaynağı neydi?
Zarafet içten gelir. Ben senin gibiyim, senden iyi değilim. Birçok kadının onunla bağ kurması, onun kapı komşunuz tarzında birisi olmasındandı. Basit elbise, basit makyaj, az para. Ve bununla dünyaya taşındı. O bizden biriydi. O bir mektupta olan mütevazı bir ruhtu.
Ona benzettiğiniz birileri var mı şimdilerde?
Fiziksel olarak karşılaştırmak istemiyorum. Davranış, mantalite Natalie Portman bence onun gibi. Benim de iyi arkadaşım. Bana göre bir bakıma annem gibi. Mütevazı ve genç. Bence onda da bir tür basitlik ve merak var.
Mektupları getirmek için kamyon tuttular
Annem hastayken çok fazla mektup aldık. 22 çanta, mektup, ilaç, tavsiye kitapları... Bütün dünya bize yazdı. Yaşadığımız yer küçüktü, o yüzden mektupları getirmek için kamyon tuttular. O insanlara dokundu, sadece aktris olarak değil, stil olarak değil, aynı zamanda insani tarafıyla da.