‘Karadeniz sadece bize karadır'
Bu dönemde 2 milyona yakın insan sürgüne gönderildi. İnsanlarımız Kafkasya sahillerinde Trabzon, Samsun, Köstence ve Varna limanlarında aylarca aç susuz bekletildi, yüz binlercesi öldü veya öldürüldü. Yanaşan gemilere insanlar balık istifiyle yerleştirildi. 40- 50 kişilik gemilere 200-300 kişi yerleştirildi. Karadeniz'de bu gemilerin çoğu battı.
Karadeniz bizim için dünyanın en kara denizidir. Ve Karadeniz sadece bize karadır. Hatta o dönemde yaşamış iki Gürcü araştırmacı, ‘7 sene bu deniz insan kafatasları ve kemik kustu, insanların saçlarından, sakallarından kuşlar yuva yaptı, gördüğümüz manzaraya hiçbir yürek dayanmaz.” diye yazmıştır.
YASİN İŞLEYEN İSTANBUL
Dünya tarihinin en acı olaylarından 1864 Büyük Çerkez Sürgünü ve Soykırımı 152. yılında. Yıllardır gece-gündüz çalışarak Çerkez soykırımını dünyaya anlatmaya çalışan Çerkez Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Yılmaz Dönmez, Karadeniz'in insan kafatası ve kemikleriyle dolduğu soykırım günlerinden bugüne yaşanan acıları Zaman'a anlattı.
Sürgün öncesinde Çerkez ve Ruslar arasında ne gibi olaylar yaşandı?
Çerkezler anavatanlarında barış ve huzur içerisinde yaşayan bir halktı. Bu huzur 15. yüzyılın ikinci yarısına kadar sürdü. Rusya'nın sıcak denizlere inebilmek, Karadeniz'e sahip olabilmek ve o dönemin en önemli ticaret merkezi olan Hindistan'a yaklaşabilmek için Kafkasya'yı ele geçirmesi gerekiyordu. Rusya'nın yayılmacı politikaları sonucu Çerkezler, Rusya'nın saldırılarına maruz kalmaya başladı. Çerkezler de doğal olarak Ruslarla mücadeleye girişti. 300 süren bu savaşların özellikle son 100 yılı çok çetin geçti. Rus ordusu sayı ve teknik olarak bizden üstündü. Bizler 2 binlik ordumuzla 20 binlik Rus ordularıyla savaşmak zorunda kaldık. Bu güç karşısında kanımızın son damlasına kadar savaştık. Sonuçta orantısız güç galip geldi. Ruslar öncelikle bizim dağlardan inip ovalara yerleşmemizi istediler. Dinimizi dahi değiştirmemizi istediler. Bizleri esaret altına almak için köylerimizi yaktılar, tarlalarımızı, bağ bahçemizi yerle bir, yaşam alanlarımızı yok ettiler. Eli silah tutan herkesi katlettiler. İnsanları dağlardan indirerek zorla sürgüne gönderdiler.
KARADENİZ SADECE BİZE KARADIR
Sürgün sürecini anlatır mısınız?
Bu dönemde 2 milyona yakın insan sürgüne gönderildi. Bunun bir dönemi çok çetin kış şartlarına denk geldi. 1864 yılının kışı Kafkasya'nın son yüzyılının en çetin geçtiği kışıydı. Yazın da sıtma ve veba gibi hastalıkları çok yaygındı. İnsanlarımız Kafkasya sahillerinde Trabzon, Samsun, Köstence ve Varna limanlarında aylarca aç susuz bekletildi, yüz binlercesi öldü veya öldürüldü. Yanaşan gemilere insanlar balık istifiyle yerleştirildi. 40- 50 kişilik gemilere 200-300 kişi yerleştirildi. Karadeniz'de bu gemilerin çoğu battı. Karadeniz bizim için dünyanın en kara denizidir. Ve Karadeniz sadece bize karadır. Hatta o dönemde yaşamış iki Gürcü araştırmacı, ‘7 sene bu deniz insan kafatasları ve kemik kustu, insanların saçlarından, sakallarından kuşlar yuva yaptı, gördüğümüz manzaraya hiçbir yürek dayanmaz.” diye yazmıştır. Hatta diğer araştırmacılar bu manzarayı, “Karadeniz Kafkasya limanlarından Samsun limanlarına cesetler üstüne basarak gidilebilecek noktaya geldi.” diye anlatır. Gemiler öyle bir noktaya gelmişti ki insan başları ve gövdelerinden geminin hatları gözükmüyordu. Erkekler ambarda, kadınlar güvertede yaşıyordu. Ambarlarda havasızlıktan her gün onlarcası ölüyordu. İnsanlar akrabalarını tanımak için sopalarla gün boyu ceset yüzü çeviriyorlardı. Gemiden inen insanlar çığlık çığlığa anne, babasını, eş dost akrabasını isimleriyle çağırıyorlardı.
EN AZ 2 MİLYON İNSANIMIZI KATLETTİLER
Sürgün ve soykırımda kaç Çerkez öldü?
Savaşlar sırasında Ruslar en az 1 milyon insanımızı katletti. Yaklaşık 2 milyon kişiyi de sürgüne gönderdiler. Bunun da yaklaşık yarısı yani 1 milyonu birçok geminin batması, katliamlar, hastalıklar, aç ve susuzluk bırakmaktan dolayı öldü. Yani en az 2 milyon Çerkez öldürüldü. Trabzon ve Samsun limanlarına gelen gemilerin üçte biri ölülerle doluydu.
ÇERKEZ TRAJEDiSİ YAZILMAKTAN ÖTEYE GEÇMEDİ
Bu dehşete dönemin devletlerinin tepkisi oldu mu?
O dönemde böyle iletişim araçları yoktu. Avrupa'daki Osmanlı temsilcileri fırsat buldukça Batılı devletlere durumu anlatıyordu. İngiltere, Polonya ve Romanya'da bazı gazetelerde Çerkezlerin sürgün ve trajedileri yazıldı. Ama bu yazılmadan, çizilmeden öteye geçmedi tabii. Çünkü o dönemde Çarlık Rusya'sı çok büyük güçtü.
İKİNCİ VATANIMIZ BELLEDİK
Osmanlı'nın bu süreçteki yaklaşımı nasıldı?
Osmanlı kendi iç sorunlarıyla boğuşmaktaydı. Cephelerde savaş halindeydi. Osmanlı elinden geldiği kadar Çerkezleri aldı, kendi ülkelerinde değişik yerlere yerleştirdi. Bütün Osmanlı halkı, gelen Çerkezlere ellerinden geldiği kadar yardım etmeye çalıştılar. Bizler de buraları ikinci vatanımız belledik.
Sürgünden sonra Çerkezlerin durumu ne oldu?
Sürgünden sonra Çerkezlerin az bir kısmı kendi topraklarında kaldı. Büyük bir bölümü Osmanlı Devleti'ne sığındı. Zaten çoğu katledilmişti. Burada yerleşmeler dolunca Balkanlar'a yerleştirildi. Osmanlı-Rus Savaşı çıktı 1877'de. Bu savaşta Çerkezler en ön saflarda savaştı. Binlerce şehit verdik. Rusya galip gelince, burada yaşayan Çerkezlerin Rusların talepleri doğrultusunda % 90'ı Libya, İsrail, Ürdün, Suriye gibi ülkelere yerleştirildi. Suriye'deki Çerkezler ikinci bir talihsizlik daha yaşadı. Suriye iç savaşlarından dolayı Çerkezler oradan da gönderilmek istendi. Bizler anavatanımıza yerleştirilmeyi talep ettik, Rusya kabul etmedi. Bizler de gece yarısı dört uçakla oradaki insanlarımızı jet hızıyla Türkiye'ye getirdik.
KUZEY KAFKASYA DEVLETİ'Nİ KURDUK, ÜÇ YIL YAŞADI
Kafkasya'da tekrar dirilmek için mücadeleniz oldu mu?
Rusya'nın 1. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı Bolşevik İhtilali'ni fırsat bilerek orada devlet kurduk. Şubat 1917 döneminden itibaren Karadeniz'den Hazar Denizi'ne, Kafkasya halkları birleşerek Kuzey Kafkasya Devleti'ni kurdu. Bu devlet 3 yıl ayakta kalabildi, Ruslar 1921'dağıttı. O dönemin aydınları ve devleti kuranlar sürgüne gönderildi. Bundan başka bir şeyler daha yapmaya çalıştık ama Ruslar hep önce davranarak izin vermedi. Kafkasya'da değil devlet kurmamız, oraya gitmemiz bile yasaklandı. Şunu da söyleyeyim, Kuzey Kafkasya Devleti'ni kuran başkanlar Pşimafe Kosok ve Mikail Halil, Feriköy Mezarlığı'nda yatmaktadırlar.
DİLİMİZ OSMANLI'DA SERBESTTİ, CUMHURİYET'TE YASAKLANDI
Çerkez kültürü bu yıkımlardan nasıl etkilendi?
Kültürümüzü nispeten yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyoruz. Osmanlı zamanında dilimizi, kültürümüzü yaşamak için çok serbesttik, çok özel bir yerimiz vardı. Çerkezce eğitim veren okullarımız vardı. Bu kültür kaybolmadı, çeşitli dernekler ve sivil toplum örgütleri aracılığıyla yaşatılmaya çalışıldı. Cumhuriyet kurulduktan sonra anadilimiz yasaklandı, ders kitaplarımız kaldırıldı, derneklerimiz kapatıldı, aydınlarımız tutuklandı. Biz 1946 yılına kadar sivil toplum örgütü kuramadık. Bu tarihte Çerkez Derneği kuruldu. Bugün Çerkez dili seçmeli ders olarak yaşatılıyor. Dernekler kurabiliyor. Şu an Osmanlı'da olduğu kadar rahat hareket edebiliyoruz.
ÇERKEZCE UNUTULUYOR
Rusya içindeki Çerkezler ne kadar ve kültürlerini yaşatıyorlar mı?
Kafkasya'da Rus esareti altında yaşayan 500 bin Çerkez var. Köyler değil de şehirlerde Çerkez dili yok olmak üzere. Çünkü Rusların disiplini, şartları, kanunları var. Ne kadar dilini, kültürünü yaşatabilirsin? Kafkasya'daki köylerimizde de dil konuşulmaya konuşulmaya unutulacak. Şu anda UNESCO'nun unutulmaya yüz tutmuş diller listesinde Çerkezce var.
Çerkez sürgünü ve soykırımı, sözde Ermeni soykırımı kadar neden gündeme getirilmiyor?
Biz yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz ama kâr-zarar hesapları bizim bu girişimlerimizi bozuyor. Dünyada karşınızda Rusya Federasyonu gibi çok güçlü bir devlet var. Bir avuç insan da diyor ki, ‘Biz soykırıma uğradık!'Ama işte uluslararası çıkarlar söz konusu olduğu için o bir avuç insanı kimse bilmiyor, dinlemiyor. İstediğiniz kadar haklı olun. İşte bu çağdaş dünyanın bir ayıbıdır, utancıdır. Güçlüden yana olmak tarihi gerçeklerin üstünü kapatmak insanlığa sığmaz.
ÇERKEZ SOYKIRIMI TANINSIN
Bugün Çerkezlerin ne gibi talepleri var?
Bizim en büyük isteğimiz Çerkez soykırımının tanınmasıdır. TBMM'den 21 Mayıs'ın Çerkez soykırımı olarak tanındığı bir yasa geçmesini istiyoruz. Kültürümüzü, dilimizi yaşatmak için devletten 24 saat yayın yapan Çerkez kanalı istiyoruz. Kafkasya'ya gidiş gelişlerdeki diplomatik sıkıntıların kaldırılmasını istiyoruz. Dilimizi ve kültürümüzü yaşatabilmemiz için devlet destekli kültür merkezleri istiyoruz.