İstanbul'un ‘valide' camileri
Osmanlı tarihinin kritik dönemlerinde iktidarda olan valide sultanlar, payitaht İstanbul'da yaptırdıkları camiler ile de zamana mühür vurmuşlar. Bu camiler, şehrin çeşitli semtlerinde, beton işgaline rağmen hâlâ bir şeyler söylüyorlar, anlayana…
Ahmet Hamdi Tanpınar, “İstanbul, büyük mimarî; eserlerinin olduğu kadar küçük köşelerin, sürpriz peyzajların da şehridir. Hatta iç İstanbul onlarda aranmalıdır.” der Beş Şehir'de. Mesela valide sultanların yaptırdığı camiler, bu manzaraya işaret eden parçalar. Şehrin muhtelif semtlerine kondurulmuş bir çiçek bahçesi gibi duran bu tarihî; eserler, günümüz İstanbul'unun da nefes odaları adeta. Kimi camiler yapılırken banisi vefat ettiği için öksüz kalmış, kimileri de estetik çizginin manasını üflüyor.
Atik Valide Camii: Cami, Yahya Kemal'in “Atik Valde'den İnen Sokakta” şiirinde bir Ramazan günü hissettiği duyguları kaleme alması ile de meşhur. Eski Valide Camii olarak da tanınan bu güzide yer, II. Selim'in eşi, III. Murad'ın annesi Afife Nur Banu Sultan tarafından 1583'te Mimar Sinan'a külliye olarak yaptırılır. Cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, kervansaray, hamam, darülkurra, darüşşifadan oluşan yapılar grubunda günümüzde sadece cami ve 16. yüzyıl ayrıntılarını kaybetmiş hamam, özgün işlevini sürdürüyor. Toptaşı Cezaevi hariç, diğer eserler ise restore bekliyor. Altı ayak üstünde yer alan caminin mihrap tarafındaki çiniler ise İznik çinilerinin en güzel örneklerinden. Evliya Çelebi'nin deyişiyle ‘tarif olunmaz bir hayr-i azim' olan mabet, Üsküdar içinde bir ada gibi…
Yeni Valide Camii: 1708'de inşaatına başlanan ve 1711'de tamamen ibadete açılan Yeni Valide Camii, Valide-i Cedid olarak da biliniyor. Üsküdar merkezde, iskeleye yakın bu eser, II. Ahmet'in ve III. Mustafa'nın annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan tarafından Kayserili Mehmet Ağa'ya yaptırılır. İkişer şerefeli iki minaresi olan caminin içi kadar avlusu da huzur dağıtan bir iklime kapı aralıyor. Avluya beş ayrı kapıdan girmek mümkün… Valide Sultan, banisi olduğu caminin kapısını bekliyor sanki bir cennet bahçesini andıran türbesi ile…
Bezmiâlem Valide Sultan Camii: Bezmiâlem Valide Sultan, II. Mahmud'un eşi, Abdülmecid'in ise annesi. Osmanlı'nın hayırsever sultanlarının başında gelir. Caminin inşasına Valide Sultan zamanında başlanmış, ancak vefatı üzerine Abdülmecid Han tarafından tamamlanmıştır. Denize nazır caminin tasarımı ise Ermeni mimar Garabet Balyan'a ait. 1855 senesinde bir cuma selamlığıyla ibadete açılır. Sanat tarihçilerine göre caminin en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sahip olmasıdır. Yine yeni klasikçiliğin 19. yüzyılın ortasındaki en bütüncül örneği kabul edilir. Burası, tek parti döneminde, 1948 senesinde Denizcilik Müzesi olarak kullanılmış, 1966 yılında ise yeniden restore edilerek hizmete açılmıştır.
Pertevniyal Valide Sultan Camii: Cami 1869-1871 yılları arasında yaptırılır. Banisi II. Mahmud'un eşi, Abdülaziz Han'ın annesi Pertevniyal Valide Sultan'dır. Eserin mimarı, Montani'dir. Ancak ünlü mimar Sarkis Balyan'ın da çizimlere dâhil olduğu söylenir. Camideki süslemelere hâkim renk, altın yaldızla parlatılan mavidir. Aksaray Meydanı'na bakan avlu kapısı Osmanlı taş oyma sanatının nadide bir eseri olarak kabul edilir.
Valide Camii: Osmanlı tarihinde valide sultanların yönetimdeki dönemleri kritik zamanlara tesadüf eder. Bazılarına göre devleti bir ana merhametiyle sarıp sarmaladıkları, bazılarına göre de onların muhteris davrandıkları iddia edilir. Bu iki görüşün arasında kalmış bir başka kadın sultan ise Hatice Turhan Sultan'dır. I. İbrahim'in eşi, ‘Avcı' lakabı ile meşhur IV. Mehmed'in annesidir. O, çoğu padişahtan daha fazla iktidarda kalmıştır, 34 sene… Bu, aynı zamanda mezkûr valide sultanlar arasında da en uzun süredir. Rumelikavağı'nda 1682-1688 yılları arasında kardeşi Yusuf Ağa adına bir cami yaptırır. Bugüne kadar çeşitli onarımlar gören cami, Rumeli Kavağı Camii veya Yusuf Ağa Camii olarak da biliniyor.