Çocuk ve darbe
Darbe girişiminin çocukların yanlarında sansürlenmeden konuşulması kaygı seviyelerini arttırıyor. Mehtap Kayaoğlu; yoğun korkunun geçirilmesi için korku nesnesini komik bir hale dönüştürmenin çocuklarda korkuyu azaltacağını belirtiyor.
15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişimi toplumumuzu derin bir şekilde etkiledi. Kimileri yakınlarını kaybederek daha büyük yaralar alırken kimileri ilk defa karşılaştıkları bu durum karşısında travmatik tepkiler göstermeye başladı. Bu olaydan aslında en fazla etkilenen gruplardan biri de her ne kadar belli etmeseler de çocuklar . Televizyonlarda birdenbire tankların insanları ezdiğini arabaları önlerine katıp gittiğini gördüler. Jetler, üzerlerinden ses duvarını aşarak geçtiğinde evlerine bomba atılacağı korkusu yaşadılar. Çocukların bu durumu anlamlandırması yetişkinlere göre daha zor olup kaygı seviyelerini yetişkinlerden daha fazla arttırdığı bir gerçek. Peki çocuklarımızın bu durumdan daha az etkilenmesine nasıl yardımcı olabiliriz? Psikolojik danışman ve psikoterapist Mehtap Kayaoğlu başından geçen bir olayla çocuklarımızı nasıl koruyabileceimizi anlatıyor. Darbeyi içinde zorbalık barındıran bir durum olarak tanımlayan Kayaoğlu; çocuğun ölümü doğal yollardan, bazen bir yakının kaybıyla, bakımını üstlendiği bir canlının kaybıyla öğrendiğini vurguluyor. Darbenin ise tıpkı ölüm gibi yine doğal yollardan evde yetişkinlerin konuşmalarından duyularak öğrenildiğini söylüyor. “Çocuk, dünyayı anne ve babasının gözleriyle görür. Anne ve babasının olaylara verdiği tepkiye göre sakin kalır veya korkuya kapılır. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde çocuğunuza nasıl davranacağınız, ona darbeyi nasıl anlatacağınız son derece önemlidir.” diyor. Kayaoğlu, yeğeniyle yaşadığı diyalogtan hareketle çocukların nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor:
“Geçen gece minik yakışıklının uykusu geldi. Gözleri mayıştı. Ancak ilginç şekilde uyumamak için mücadele ediyor, ağırlaşan göz kapaklarını açık tutmak için yoğun çaba harcıyordu. Dayanamadım.”
“Bitanem, uykun geldi. Neden uyumamak için ısrar ediyorsun ki?”
“Korkuyorum Yiptapcım.”
“Korkuyor musun? Niye korkuyosun canımın içi?”
“Biz uyurken bomba atarlarsa, bomba elimin üzerine düşerse diye korkuyorum. Elim çok kanar, hem çok acır diye korkuyorum, uyuyamıyorum.”
Çocuklar kendiliğinden açıklamasalar bile, onlara sorulduğunda anormal davranışlarının altında korku ve kaygıların yattığı çıkıyor ortaya. Kayaoğlu, çocuklarda korku ve kaygının giderilmesi için korkulan nesneyi komik bir hale çevirmek gerektiğini ifade ederek korku duyan çocuğa komik bir ses tonuyla şu şekilde yaklaştığını ifade ediyor. “Neee! Benim yakışıklımın parmağına kimse bomba atamazzzz! Ben o bombaları löp löp yutarım. Senin o minik parmağını da yutarım. Yolarım onları ulleeeyyynnn.” derken göbüşten mıncıklamayı da ihmal etmedim. Bu şekilde çocuk rahatlatıldıktan sonra olayın ciddi bir şekilde açıklanması gerektiğini ifade eden Kayaoğlu, bizlerin ev ortamında çocukların yanında korkutucu konuşmalar yapmasak da onların sokaktan bir şeyler duyup korkabileceğini ve felaket senaryoları ile çocuklarımızın psikolojisinin olumsuz etkilenebileceğini söylüyor. Kayaoğlu, çocukların ne olursa olsun hep güvende olmak isteyeceklerini söyleyerek şunları ekliyor. “Çocukların yanında felaket senaryoları yazmayın, ağlayarak korkulu tepkiler vermeyin. Darbeyle ilgili ölüm, tartışma, kavga, çatışma gibi kaldıramayacakları görüntüler izletmeyin. Ruhsal, duygusal açıdan güvende tutmayı başarırsanız, yaşadığı olumsuz anları komik bir üslupla kaygı olmaktan çıkarabilirsiniz.” Çocuğun darbeden etkilenip etkilenmediğini anlamak için ilerleyen günlerdeki davranışlarının gözlemlenmesi gerektiğini söyleyerek; “Ani gece korkuları, gece uykudan ağlayarak uyanma, tek başına uyumayı reddetme, tek başına diğer odalara gidememe, anne ve babanın yanından uzaklaştığında huzursuzlanma, sık sık kâbus görme, huzursuzluk, iştah kaybı, sinirlilik hali, gerekli gereksiz ağlama, tırnak yeme, anlamsız tepkisizlik vb. gibi durumlar var mı bakınız.” diyor. Eskiden yokken darbe sonrası belirmişse, aradan 15 gün geçtiği halde gerileme olmamış, hatta artan bir şekilde devam ediyorsa mutlaka psikolojik destek alınması gerektiğini belirtiyor. Çocuklarımızın da en az yetişkinler kadar hatta yetişkinlerden daha fazla bu tarz şiddet olaylarından etkilendiğini göz önünde bulundurarak onların yanında katliamlardan şiddet olaylarından bahsetmemek gerekmektedir.