Bedir: Karanlıkları Aydınlatan ve İlham Veren Dolunay
Mehmet Nezir Gül
“Talaal Bedru Aleyna/ Min seniyyetil veda”
(Ay doğdu üzerimize, Veda tepelerinden...)
Allah Resulü’nün (sav) Mekke’den Medine’ye hicretiyle özdeşleşmiş bir ilahi vardır: Talaal bedru aleyna…
Bu ilahiyi duymayan, makamını bilmeyen yok gibidir. Peygamber Efendimiz (sav) Medine’ye girerken, büyük bir coşku ile söylenmişti. Sevgili Peygamberimizin akrabaları Neccaroğullarının kızları başta olmak üzere Medineli tüm genç kız ve erkekler, ellerinde defler, büyüklerle birlikte, coşku içinde Hz. Muhammed’i (sav) karşılıyorlardı.
Aylardır konuşulan, gelmesi beklenen zatı, Medine’deki müminler bekliyordu.
İman edip henüz göremeyenler de hasretle onu bekliyordu.
Yahudiler, içlerinden çıkmasını bekledikleri son peygamberin nasıl biri olduğunu merak ediyor, onu bekliyorlardı.
Yağmur neredeyse tarlasını oraya götüren, ikiyüzlü, çıkar ve menfaat odaklı hareket eden ve ileride “münafık” diye anılacak sahtekârlar da kendilerini nasıl bir geleceğin beklediğini merak ediyor, onu bekliyorlardı.
Herkes onu beklerken o, bir bedir gibi, bir dolunay gibi çıkageldi.
Gecenin karanlığını yaran bir ay gibi çıkageldi.
Karanlıkları aydınlatan, güzelliklere ilham veren bir dolunay gibi çıkageldi.
Bir kurtarıcı el gibi, çöl ortasında kupkuru dudakları nemlendiren su gibi, yıllardır birbirine hasret kalmış sevenlerin kavuşması gibi, bir işaret fişeği, deniz feneri, nur saçan bir kandil gibi çıkageldi.
Ve gelişi insanlara rahmet oldu…
…
El-Bedr veya Bedir, sözlükte; dolunay, on dört gecelik ay, kavmin efendisi manalarına gelir. (Mevlüt Sarı, el-Mevârîd, Bahar Yay. İst.)
Bir terim olarak; divan edebiyatında güzellik, tasavvufta vahdet, siyerde de Peygamber Efendimiz (sav) için kullanılan bir teşbih yani benzetmedir.
Ayın varlığı, tarih boyunca insanları hep meşgul etmiştir.
Müslümanlar, kâfirler, müneccimler, astrologlar, astronomlar, gizemciler, hayalperestler, âşıklar, şairler, yolcular… Hasılı genel anlamda insanların ekseriyeti, ay ile ilgili olumlu-olumsuz pek çok değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Herkes kendi bakış açısından bazı manalar çıkarmış, nice sonuçlara veya inançlara yönelmişlerdir.
“Müslüman edebiyatçılar için bedir, bir güzellik sembolüdür. Gece etrafı aydınlatması, gökte uzun süre var olması, güneşle nöbetleşe bir devir teslim içinde olması dikkat çekilen ve üzerinde durulan hususlardır.
Ay, ışığını nasıl güneşten alıyorsa Hz. Peygamber (sav) de vahyini Allah’tan (cc) almaktadır. Ayın bir yüzü aydınlık, diğer yüzü karanlıktır. Bu münasebetle iman ve nefsin birlikte bulunduğu gönle benzerliği yönünden ele alındığı da olur. İman veya küfrün merkezi birdir, yani kalptir. Eğer kalp iman ve vahdet nuruyla dolmuşsa o gönüldür, dolunaydır; eğer kalp zulmette kalmış, maddî gailelerle dolmuşsa o nefistir, yani tutulmuş bir aydır.” (Geniş bilgi için bkz. Âmil Çelebioğlu, Bedir, TDV İsl. Ans.)
Pây-i şah iki hilâli kıldı çün bedr-i tamâm
Sıçradı bu tevsen-i gerdûna çabük-ter güneş
Aşkî
Çün doğup tuttu cihan yüzün hüsnünü güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâh-veşi
Dede Ömer Rûşenî
Talaal Bedru aleyna - Ay doğdu üzerimize
Min seniyyetil veda - Veda tepelerinden
Vecebeş şükrü aleyna - Şükür gerekti bizlere
Mâ de’â lillahi dâ’ - Allah’a davetinden…
Ente şemsun ente bedrün - Sen güneşsin, sen bir aysın
Ente nurun ala nur. - Sen nur üstüne nursun
Ente misbâhus sureyyâ - Sen Süreyyâ yıldızı
Ya habîbi, ya Resul. -
Ey sevgili, ey Resul…
Eyyühel Meb’usu finâ -
Ey bizden seçilen elçi
Ci’te bil emril mûta’ -
Yüce bir davetle geldin
Ci’te şerreftel Medine -
Sen bu şehre şeref verdin
Merhaban ya hayra dâ’ -
Ey sevgili hoş geldin
Dolunay misali tüm geceyi ve kâinatı aydınlatan Allah Resulü’ne sonsuz salât ve selam olsun.