Sırat-ı Mustakîm: Allah’ın Yolu Üzere Olan Peygamber

Mehmet Nezir GülMümin bir kulun Rabb’ine en yakın olduğu ve âdeta miracını yaşadığı bir zaman diliminde, yaptığı çok gü...

Mehmet Nezir Gül

Mümin bir kulun Rabb’ine en yakın olduğu ve âdeta miracını yaşadığı bir zaman diliminde, yaptığı çok güzel bir temenni ve yakarış vardır. Günde en az beş vakit namazın her rekâtında tekrarladığımız bir dua ayetidir bu… “(Ey Allah’ım), bizi sırat-ı müstakim’e ilet!” (Fatiha Suresi, 1/6)

Biz müminlerin üzerinde olmayı, yaşamayı istediği, arzu ettiği istikamet; Sırat-ı Müstakim’dir.

Sırat-ı Müstakim; istikamet üzere olan, dosdoğru yol anlamına gelir.

Dinî bir terim olarak; Allah’ın insanlara gösterdiği, ana esaslarını vahiyle çizdiği, insanları her türlü tehlikelerden, uçurumlardan koruyan güvenli yoldur.

Cenab-ı Allah’ın Peygamber Efendimiz (sav) için yaptığı tespitlerden biri de sıratı müstakim’dir. Sırat-ı Müstakim, Allah Resulü (sav) için bir hâl ifadesi, bir istikamet yönü tespitidir. O; insanların mutluluğu için en doğru yol olan İslam’a, insanları davet ettiği için bu ismi almıştır.

Kur’an-ı Kerim, O’nun yolunun dosdoğru olduğunu ifade eder:

“(Ey Muhammed! Sen,) Doğru yol (Sırat-ı Mustakim) üzeresin.” (Yasin Suresi, 36/4)

Bu ayeti açıklayan Besairü’l-Kur’an yazarı Ali Küçük şu ifadelere yer verir:

“Ey peygamberim, sen müstakim bir sırat, dosdoğru bir yol üzerindesin. Sırat-ı Müstakim, sürekli üzerinde gidilen, hayatın tümünde üzerinde olunan bir yoldur. Dosdoğrudur, doğrulan bir yoldur, kişinin üzerinde ayakta olması gereken, üzerindeki insanları doğrultan, Rabbine doğrultan bir yoldur. Kişinin namazıyla, orucuyla, ibadetiyle, duasıyla, teslimiyetiyle, tövbesiyle her an Rabbine doğru gitmeye çalıştığı bir yoldur, bir hayat programıdır sırat.

Kişinin üzerinde dosdoğru Allah’a, dosdoğru Allah’ın hoşnutluğuna, dosdoğru cennete gittiği bir yol. Müstakim yol Kur’an’dır, sünnettir; Kur’an ve sünnetin ortaya koyduğu yoldur. Kur’an’da Rabbimizin biz kulları için seçip sınırlarını tespit ettiği İslam yolu, kulluk yoludur. Her namazımızda Fatiha’yla Rabbimizden istediğimiz yoldur…

Eğer dünyada bu yola girmişsek sonunda bu yol bizi cennete götürecektir. İşte Hz. Âdem’le (as) başlayan tüm peygamberler bu yol üzerinde yürümüşler ve kendilerine tabi olanlara bu yolu göstermişlerdir. Tabii bu yolun sağında solunda, ötesinde berisinde sapak yollar, tali yollar, şeytanların yolları da vardır. Tarih boyunca bu müstakim sıratın başında, insanları uyaran Rabbimizin görevlendirdiği elçiler vardır. Her bir sapış noktasında insanları bu dosdoğru yola kılavuzlayan elçiler, ısrarlı bir biçimde insanlığı uyarmışlar, görevlerini yapmışlardır. Yani Rabbimiz, ısrarla elçileriyle kullarını bu yolda tutmayı murad buyurmuştur.” (Ali Küçük, Besâirü’l-Kur’an, Yasin Suresi Tefsiri)

Allah Resulünü örnek alması gereken müminler hayatın her alanında onun izinde yürümelidirler. Yolun tehlikelerine karşı, kaza ve sapmalara, yoldaki ayartıcılara, hedef şaşırtıcılara karşı, o temiz yolu takip etmelidir.

Yolu dosdoğru olan, insanları doğru yola götüren, Allah’ın hak ve doğru yoluna sevk eden, sırat-ı müstakim üzere olan Allah Resulü’ne (sav) sonsuz salât ve selam olsun.***