Мы в Telegram
Добавить новость
ru24.net
World News in Turkish
Апрель
2024

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (79)

0
10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (79)

... dünden devam

İşte tam bu noktada tarihe düşülmesi gereken o önemli not şudur:

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Harekâtının her ikisinde de, ne 20 Temmuzunda başlayan ilkinde, ne de 14 Ağustosta başlayan ikincisinde harekâta katılan Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiçbir personeli Rumların 15 Temmuzda kendi içlerindeki kargaşada sebep oldukları o insanlık ayıplarının hiç birisine bulaşmamışlardır. Tam tersine; kendisine savaşın içinde ateş açan ama o süreçte esir düşen, aman dileyen Rumlara dahi dokunmamışlar, hele, hele Rum esirlerin içerisindeki kadınlara, genç kızlara yan gözle dahi bakmamışlardır.

Savaşın ilk gününden ateş kesin ilan edildiği 17 Ağustos 1974 tarihine kadar geçen neredeyse bir aylık süreçte; adanın hiçbir kesiminden bizleri utandıracak, Rumların atmış oldukları bu iftiralarla dolu suçlamaları ispatlayacak, böylesine ayıplı bir haber duyulmamıştır. Rumların, kendi aralarında yaşamış oldukları bu utanç dolu ve insanlık dışı olaylar; ne yazık ki, Kıbrıs Harekâtının sona ermesi ve ateş kesin ardından, Rum basını tarafından bu olayların Türk askeri tarafından yapıldığı yazılmış ve dünya kamuoyuna anlatılan türlü yalanlar ile kendi ahlaksızlıklarını, Mehmetçiğin üzerine yıkmaya kalkmışlardır.

O dönemde yaşadıklarım ve Yüce Yaratan şahidimdir ki, 20 Temmuz 1974 tarihinde başlayıp, 17 Ağustos 1974 tarihinde sona eren Kıbrıs Harekâtında hiçbir subay, astsubay, çavuş, onbaşı ve er; böylesine insanlık dışı bir olaya karışmamıştır. Tam tersine, kitabımda Rum esirleriyle ilgili anlattığım olay; Türk insanının, Türk askerinin, tarih sayfalarına altın harflerle yazılacak pek çok insani uygulamalarının en çarpıcı örneklerinden sadece bir tanesidir.

Adada ki durum, Türkler için giderek kötüleşiyordu. Ya Kıbrıs Türk Halkı; göz göre, göre Rumların acımasızlığına terk edilerek, topyekûn yok edilmelerine seyirci kalınacak!

Ya da Türkiye; garantörlük sıfatını kullanarak, bu insanlık dışı olayları önlemek için Kıbrıs’a müdahale edecekti.

Çünkü adanın hemen, hemen her kesiminde Türk köylerine saldırılar başlamış, T.M.T’nin (Türk Mukavemet Teşkilatı) çok kısıtlı imkânlarla Rum saldırılarına karşı koymaya çalışması, yetersiz kalmaya başlamıştı…

    Ve biz!

Savaşın 2 gün öncesinde ben, Sevgili Eşim, Canım kızım, Ankara – Çubuk Garnizonu…

Tarih: 18 Temmuz 1974, saat: 10.30

“Her genç insan gibi bende yaşamak istiyordum. Ama vatan görevini yaparak şehit olmak, şerefli bir asker olarak yaşamaktan da öte, bir askerin ulaşabileceği en büyük rütbe idi…”(18 Temmuz 1974 gecesinde, bizleri Kıbrıs’a hava indirmenin yapılacağı bölgeye götüren otobüsün içerisinde tutmaya başladığım günlük notlarıma yukarıdaki cümlelerimle başlamışım… O tarihte 26 yaşında olan ben, Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımıza özgürlük nefesini ulaştırmak, onları Rumların gazabından, topluca katletmelerinden, kurtarmak ve dünyanın bir kez daha hayran kalacağı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üsteğmen rütbesinde bir bölük komutanı olarak, Mehmetçiklerimle birlikte Kıbrıs’a savaşa katılmaya gidiyordum…)

Daha 12 yaşındayken başlayan askerlik maceram, bu yaz sabahı, yepyeni bir yolculuğa hazırlanıyordu. Şark hizmetimden döneli henüz 45 gün geçmişti. Ankara’nın şirin ilçesi Çubuk Garnizonu’na, 230’ncu Motorize Piyade Alayına tayin olmuştum. Bu alayın herhangi bir savaş durumunda alacağı görevlerden öncelikli olanı, Kıbrıs’ta yaşanacak olağandışı bir duruma müdahale etmekti. Zaten birliğime katılır, katılmaz; kendimi muharebeye hazırlık tatbikatlarının içinde bulmuştum. Haftalardır, alayımıza gelen helikopterlerle gün boyunca; Kıbrıs’ta hava indirmenin yapılacağı bölgeye benzer bir arazide sürekli uçarbirlik eğitimi yapıyorduk.

İşte bu birliğimiz; 20 Temmuz 1974 Cumartesi sabahı, Kıbrıs semalarından adaya atlayış yapan paraşüt birliklerimizle beraber, helikopterlerimizin adanın derinliklerine indirdiği ilk piyade birliği olacaktı.

(Ne garip bir tesadüf ve ne acıdır ki, kitabımın Kıbrıs’la ilgili bu bölümünü yazmaya başladığım 2014 yılının Ocak ayının 21’nci günü, 40 yıl önce savaşa katıldığım bu birliğin, Çubuk Alay’ının 1974 yılındaki Alay Komutanı, E. Kurmay Albay Nezih Siral vefat etti. Nur içinde yatsın, hem çok iyi bir insan hem de mükemmel bir komutandı. Kendisi ile Kıbrıs’ta savaşta ve sonrasında çok özel günler paylaşmıştık. O beni, ben de onu çok sevdik. Savaş sonrasında geçen 40 yıl boyunca birbirimizi hiç unutmadık, fırsat buldukça görüştük. Son 10 yıldan beri de her yıl, 1974’te adada savaşan silah arkadaşlarımızla birlikte bir araya gelerek, o günleri yâd ettik, ömrüm oldukça da, bu buluşmayı koordine ederek, onu ve tüm şehitlerimizi yâd etmeye devam edeceğiz…)

devam edecek...




Moscow.media
Частные объявления сегодня





Rss.plus




Спорт в России и мире

Новости спорта


Новости тенниса
WTA

WTA огорчила Елену Рыбакину после турнира в Мадриде






Путин поручил повышать МРОТ опережающими темпами

Сотрудники «Россетей» привели в порядок 23 памятника Подмосковья

Уроки «Разговоры о важном» провели для школьников Лобни

Полицейский проиграл квартиру на ставках и совершил самоубийство в Москве