10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (164)
... dünden devam
İşte bu nedenle 2000'li yıllarda yaşanan olaylar, ülke geleceğini şekillendirmeye yönelik kimi açılımlar ve toplumsal dönüşümler çok önemlidir.
Zira demokratikleşme adına gerçekleştirilen bu yenilikler ve yenilikçi politik hamleler; kimi dönem milletimizin üzerinde çok olumlu etkiler bırakmış, bir yüzyılda ulaşılabilecek pek çok yenilikçi gelişim, toplumumuz tarafından kabul görmüştür. Ancak son 5 yıldır ülkemizde yaşananlara, 2007 genel seçimlerinden sonra ülkemizi yöneten siyasi yapının icraatlarına baktığımızda;
Demokratikleşme adına uygulanmaya başlandığı açıklanan, içeriği kişisel temel hak ve hürriyetlere odaklı olduğu söylenen kimi açılım paketlerinin, toplumumuzun her katmanınca kabul görmediği ve hatta ülke bütünlüğünü tehdit eden bazı siyasi tercihlerin ön plana çıktığı görülecektir.
Bana göre önümüzdeki dönemde; Milletimizin birlik ve beraberliğini kardeşçe yaşamımızı olumsuz etkileyebilecek çok önemli iki tehdit mevcuttur:
Birincisi: 19 Mayıs 1919 Tarihinde başlayan milli mücadele dönemi sonrasında, milletimizin kan ve can bedeli ödeyerek belirlenmiş olan Misak-ı Milli hudutlarıyla tarihe kazınmış olan ülke coğrafyamızın Güneydoğusunda yaşayan vatandaşlarımızı bu bütünlüğümüzün dışına çekme, çıkarma çalışmalarıdır.
İkincisi: Özellikle ülkemizde gerçekleşen 2007 Genel Seçimlerinden sonra, ülkemizi yöneten AKP'nin ve lider kadrosunun, giderek sertleşen bir siyasi üslup çerçevesinde uygulamış olduğu türlü açılımlarıdır!
Demokratikleşme paketleri adı altında yürütülen bu açılımlar, ülke topraklarımızda bir ve beraber yaşayan yurttaşlarımız üzerinde ve özellikle din eksenli bir ayrışma yaratmış görünümündedir.
Bu tehditlerin birincisinin kısa bir analizini yaptığımızda;
Ülkemizde bir 'Kürt Sorunu' olduğunun, ülkemizi yönetenlerce kabul edilmesi, bu sorunun çözümü için çok önemli adımların atılması, bölgenin seçilmiş milletvekillerinin yaşadıkları coğrafyanın 'Kürtlere ait olduğu' söylemlerini açıkça ifade ederek;
Yaşadıkları bölgede kendi yönetimlerinin egemen olduğu yeni bir yapılanmaya gidilmesi zamanının geldiği yönünde yapılan çok tehlikeli açıklamalar; yurdumuzun güneydoğusunda yaşayan yurttaşlarımızın sanki Türk Milletinin bir parçası değilmiş gibi intibalar yaratmaya yönelik bölücü söylemleri haline gelmiştir.
Ülkemizin son 30 yılında gerçekleştirdiği terör olaylarıyla ülke sathını kana bulayan, şehit ettikleri evlatlarına hala ağlayan pek çok ananın kalbini dağlayan P.K.K Terör örgütü ve lideri Öcalan'la başlatılan müzakere sürecidir!
Kimi siyasilerin bu açılımla birlikte, ülkemizde akan kanın durduğu, annelerin artık ağlamadığı söylemlerine rağmen; P.K.K ve lideri Öcalan ve onun direktifleri doğrultusunda devam eden müzakereler sürecinin; ne zamana ve nereye kadar devam edeceği, nasıl sonlanacağı hala netleşmiş değildir.
Ülkemizde böylesine tehlikeli bir süreç yaşanırken;
Yenidünya İmparatorluğu peşinde olan Amerika'nın, B.O.P (Büyük Ortadoğu Projesi) çerçevesinde;
Irak ve Libya'yı işgali…
Amacı, Ortadoğu petrollerinin, doğu Akdeniz'de ortaya çıkan zengin hidrokarbon yataklarının ele geçirilmesi olan Arap ülkelerinde başlatmış olduğu 'Arap Baharı' operasyonu;
Suriye'de yaşanan son durum, Irak'ın kuzeyindeki 'Yerel Kürt Yönetimi' ile geliştirdiği petrole odaklı ilişkiler ve Suriye'nin kuzeyinde kurulması gündemde olan yeni bir Kürt Yönetimi. Gelecek yıllarda bu bölgenin ve ülkemizin yaşayacağı kritik sürecin şimdiden habercisidir.
devam edecek...