Hayatın anlamı dindedir: İnsanın anlam arayışında dinin rolü
Prof. Dr. Ali Ayten / Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Anlam, günümüzde sosyal bilimlerce sıklıkla dile getirilen, varlığa ve hayata güçlü bir zemin kazandıran işte tam da bu nedenle bireyler tarafından aranılan ve sorgulanan bir husus. “İnsan davranışlarının temel kaynağı nedir?” ya da bir başka ifadeyle “İnsan ne için yaşar?” sorularına yanıt arayan sosyal bilimciler kendilerince farklı cevaplar vermişlerdir. Mesela S. Freud’a göre insan davranışlarının temelinde yatan şey “haz arayışı”dır. İnsan davranışlarının en temel güdüsü hazdır. A. Adler’e göre ise insan davranışlarında asıl olan “güç istemi”dir. İnsan güç elde etmek ve böylelikle hem kendi hem de başkalarının hayatını etkileyecek şekilde kontrol sağlamak ister. V. Frankl’a göre ise insan davranışlarının temelinde “anlam arayışı” yatar. İnsan, anlam arayışının bir gereği olarak davranışlarda bulunur. Frankl gibi varoluşçu sosyal bilimciler başta olmak üzere pek çok düşünür anlam konusunu farklı pencerelerden değerlendirmişlerdir.
OLGUNLAŞMA BÖYLE BAŞLAR
Hayatın anlamı nedir? İnsanın anlam oluşturucu olarak hayatın anlamını kazanmasındaki katkısı nedir? İnsan ne zaman anlamı daha derinden sorgular? İnsanoğlu yaşadığının bilincinde ve yaşadığı hayatın sonluluğunun farkında olan tek canlıdır. Çocukluğundan itibaren yaşadıklarına anlam atfetmeyi ve geleceğe yönelik hayaller kurmayı, karşılaştığı durumlar ve deneyimleri ile anlamlı bağlar oluşturmayı öğrenir. Bu süreç bir ömür boyu devam eder gider. İnsan hayatında olgunlaşma denen gelişim ve dönüşüm de böyle oluşur.
İLK SORULAR ERGENLİK DÖNEMİNDE
Hadi hep birlikte şöyle bir zihnimizi zorlayalım. Yaşadıklarımıza, gündelik yaşamda karşılaştıklarımıza ne zaman özerk işlevler yüklemeye, değer ve önem atfetmeye başladık? Çoğunlukla bu sorunun cevabını soyutlamanın başladığı ergenlik dönemine kadar götürürüz. Özellikle kimlik bocalamalarının ve kimlik kazanma sürecinin yaşandığı bu dönemde yaşadıklarımıza öznel anlamlar yüklemeye başlarız. Bu, kimlik edinim sürecinin de doğal bir parçasıdır. Meslek, ideoloji, dinî yönelim, hayat tarzının belirlenmesi, gelecek planlamaları hep bu anlam arama ve yüklemelerin sıklıkla yapıldığı alanlardır. Lise biterken üniversiteli olmaya, üniversiteyi kazanmaya farklı anlamlar atfederiz.
SIĞINACAK GÜVENLİ LİMAN ARAR
İnsan kendisine mutluluk getirecek anlamlı bir hayatı hedef edinmiştir. Bu hedefi gerçekleştirme yolunda hayatında pek çok gaye edinir. Bu amaçlarını gerçekleştirdikçe devamlı suretle günceller. Gayelerle bezenmiş bir hayat anlamlıdır. İnsan gayelerini de değerlerine göre belirler. Değerleri çerçevesinde belirlediği gayelerle hayatta bir iz bırakmak ister, bir hoş seda bırakmaktır amacı. Değerleri ve belirlediği gayeleri çerçevesinde kendine değer vermesine katkıda bulunan anlamlı bir hayatı inşa eder. Uzun soluklu bir maratonu andıran hayatta her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir. Bazen neşe, bazen hüzün düşer nasibimize. İnsan olan başa hüzün de neşe de yakışır. İşte bu tür durumlarda insan daha çok artırır anlam arayışını, sorgulaması yoğunlaşır, duygusal çelişkileri ve kontrol ihtiyacı artar. Sığınacak güvenli limanlar arar. Yaşadıklarını değerlendirirken kendinin ötesinde bir güç arayışı içine girer. Medet ister hayatını anlamlı kılan Yaradan’dan. Bir başka ifadeyle hayatta karşılaşılan olumsuz olay ve durumlar, insanın hayata tutunmasını sağlayan anlamı, istikrar ve kontrol duygusunu tehdit edebilir.
DESTEKLENMESİ GEREKİR
Böyle durumlarda kişi, anlamı koruma veya dönüştürme yoluna gider. Kaybettiği kontrol duygusunu yeniden kazanmaya gayret eder. Kendini rahatlatacak teselli arayışına girer. İşte bu sürecin psikolojideki adı başa çıkmadır. Başa çıkma sürecinde dinî inanç ve değerler referans olarak kabul ediliyorsa, başa çıkma etkinliği olarak kullanılıyorsa buna da dinî başa çıkma süreci ismi verilir. Kişi bu süreçte başına gelenleri aşkın bir alanla ilişkilendirir, kader, imtihan kavramları çerçevesinde yaşadıklarını anlamlandırır. Dua, sabır, tevekkül, şükür, alçak gönüllülük gibi dinî değerler yardımıyla sorunlarının üstesinden gelmeye gayret gösterir.
MODERNLEŞMEYLE SÜREÇ ZORLAŞTI
İnsanı anlam arayışına sevk eden, zor zamanlarda çoğunlukla en önemli destek alanı inanç ve değerlerdir. Bir yönüyle inandığı dinin ilkeleridir. Din bireyin hayat tarzında ne kadar yaygın olarak varsa başa çıkma sürecinde de o sıklıkta ve oranda sürece dâhil olur. İnanç ve değerlerin başa çıkma sürecine dâhil olması ise hem olumlu hem de olumsuz bir şekilde gerçekleşebilir. Bu bireyin din tasavvuru ve anlayışıyla ilgilidir. Örneğin bazı insanları yaşadıkları olumsuzluklar manevi olarak olgunlaştırabilir. Bu insanlar başlarına isabet edeni, yani musibeti Yaradan’dan gelen bir imtihan vesilesi olarak, hatta manevi gelişim için bir fırsat olarak ya da başka bir ifadeyle cennete bilet olarak değerlendirebilir. İnsan çoğunlukla içerisinde yaşadığı dinî kültürde mündemiç referans noktalarıyla bu süreci yönetir ve kontrol altına almaya çalışır. Ancak modern zamanda şehirleşmenin ve bireyselleşmenin yoğun olduğu ortamlarda bu süreç daha zor olmaktadır. İşte böyle durumlarda bireylerin dinî ve manevi değerleri çerçevesinde sosyal ve profesyonel destek almaları yararlı olacaktır. Hayatta karşılaştığımız her şey gibi zorluk ve güçlükler de biz biraz daha iyi ve olgun insan olalım diye var. Marifet bu sırrı görmek, bu anlama ermekte belki daha da önemlisi bu tercihi yapabilmektedir.