Yazmak benim için başkaldırmaktır
Çocuklar için yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız?
Yazmaya çocukken başladım. Bana nasıl yazılacağını ya da nasıl yazılmayacağını öğretecek bir yol göstericim yoktu. Kendi kendime çabalıyordum. Yazdıklarımı büyük yazarların eserleriyle karşılaştırdıkça ne kadar eksik olduğumu fark ediyordum. 2014’te eşimle İstanbul’a taşındık ve hemen yazarlık atölyesi araştırmaya başladım. A. Ali Ural hocamı buldum. Doğru okuma ve yazmayı öğrendim. O senenin sonunda bir öyküm dosyaya girdi. Hocam sen çocuklar için yazmalısın, dedi. Kendisi çok iyi bir ustadır. Kimde hangi ışık varsa görür, teşvik eder. Çocuk kitapları okudum, animasyonlar izledim. Zaten küçükken hayal kurmayı seven bir çocuktum. Zihnimdekileri dönüştürmeyi öğrenince çocuklar için yazma serüvenim de başlamış oldu.
n Söz konusu çocuk kitapları olduğunda beklentiler yazar/ yayıncı/ çocuk okur/ ebeveyn hatta öğretmen için farklı olabiliyor. Kitaplarınızı kaleme alırken sizin öncelikli hedefiniz ve okurdan beklentiniz nedir?
Hedefim kaliteli edebiyat eserleri yazmak. İnsanlık değerlerini hissetmelerini sağlamak. Öğrenilen unutulabilir ama hissedilen duygu unutulmaz. Çocukların zekasını küçümseyen, sürekli ders vermeye çalışan, didaktik, edebi lezzetten yoksun metinlere tahammülüm yok. Okurdan beklentim seçici olmaları. Nasıl ki çocuğumuzun abur cubur yemesini beden sağlığı için zararlı görüyorsak, edebi lezzeti olmayan, içeriği zararlı kitaplar konusunda da seçici olmalıyız.
n Dokuz yaş ve üzeri okura hitap eden kitaplarınız belli bir tema etrafında kaleme alınmış kısa öykülerden müteşekkil. Hayal gücünüz ve dili kullanış biçiminiz; kaleminizin daha geniş olay örgülerine sahip kurgulara müsait olduğunu gösteriyor. Bu yaş grubu için tür olarak öyküyü tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?
Aklıma gelen fikri önce zihnimde taşıyorum. Başını, sonunu, kurgusunu hayal ediyorum. Kafamda her şeyi yerli yerine koyunca yazmaya oturuyorum. Uzun bir kurguyu bu şekilde zihnimde taşımak zor. Birikmiş çok fazla derdim vardı. Bu yüzden benim için öykü daha uygundu. Ayrıca kitap biraz kalın olsa çocukların gözü korkuyor. İçinde küçük öyküler var, her gün bir tane okuyabilirsin, dediğimde rahatlıyorlar. Şu sıralar bir romana başladım. Bu sefer gençler için yazıyorum. Ne zaman biter bilemem ama heyecanlıyım. Bitmiş bir öykü dosyam var. Muhtemelen önce o basılır. Sonrasında Allah nasip ederse, bir romanla gençlerin dünyasına giriş yapacağım.
n Nurcan Avcı Bayraktar ne yazıyor deseler “iyi olmayı, iyi kalmayı” diyebilirim. Karşımızda “çocukların dünyasında iyilikle yer bulmaya çalışan bir yazar var” diyebilir miyiz?
Kötülüğün bu kadar görünür olduğu bir dünyada iyi olmak, iyi kalabilmek çok önemli. Çocuklar zaten saf ve iyi olarak doğarlar. Ben sadece içlerindeki iyiliği kaybetmesinler istiyorum. Büyüdüklerinde her şey olabilirler ama iyi bir insan değillerse, iyilerin tarafını tutmuyorlarsa bulundukları mevkinin bir değeri yok. Bunu bilsinler ve hiç unutmasınlar istiyorum. Dünya içindeki iyiliği unutanlar yüzünden bu halde. Sadece bir yazar olarak değil bir insan olarak da iyilikle anılmak isterim. Büyüklerimiz çeşme yaptırırlarmış, o çeşmeden su içen yaptırana dua etsin diye. Yazdıklarımı okuyanlar da bana dua etsinler. Kitaplarım sadaka-i cariyem olsun.
n Nehirden Denize Filistin Öyküleri’nde soykırımı, boykotu, duyarsızlığı metaforik bir anlatımla okura sunuyorsunuz. Yazmayı bir sorumluluk olarak mı görüyorsunuz? Filistin üzerine yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Yazmak benim için başkaldırmaktır. Çocukluğumdan beri hep böyleydi. İyilikten bahsettik. Pasif iyiliğin de bir anlamı yok bana göre. İyilik aktif olmalı. Sadece kınamak imanın en zayıf noktası. Herkes elinden gelenin fazlasını yapmalı. Allah bana yazma imkânı verdiyse ben bu soykırımı sonraki nesillere duyurmak zorundayım. Bu benim hesap gününde gösterebileceğim belki de tek şey. “Filistin bir sınav kâğıdı, her mümin kulun önünde” diyor Cahit Zarifoğlu. Filistin bir ülke değil, bütün mazlumları temsil eden bir sembol. Filistin derken zulmün karşısında durmak diyoruz. Evet, yazmak bir sorumluluk. Böyle bir acıyı melodrama kaçmadan yazmak zordu. Soğukkanlı ama kalbe dokunan Filistin öyküleri, kapanmayan defterim. Yazmasaydım ne yapardım bilmiyorum.