Esed’in uyuşturucu ticareti
Dr. Mehmet Rakipoğlu - Mardin Artuklu Üniversitesi – Mokha Araştırma Merkezi
61 yıl boyunca halktan meşruiyet almaksızın iktidarda kalan Esed rejimi, 8 Aralık 2024 tarihinde çöktü. Suriye Milli Ordusu (SMO) ve farklı silahlı fraksiyonların gerçekleştirdiği operasyonlarla Halep’ten Şam’a kadar birçok şehirde kontrol sağlandı ve yeni bir Suriye’nin inşasına yönelik süreç başladı. Rejimin çökmesiyle birlikte hapishanelerdeki sistematik işkenceler, her türlü hukuksuzluk ve kötü muamele gün yüzüne çıktı. Bu gelişme, yalnızca Suriye’yi değil, tüm Orta Doğu’yu ve küresel toplumu etkileyen bir dönüm noktası olarak görülebilir. Özellikle Captagon ticaretinden elde edilen ekonomik kazançlar ve bu ticaretin yarattığı bölgesel ve küresel etkiler dikkate alındığında, rejimin devrilmesi, uyuşturucu ticaretiyle mücadelede ve bölgesel istikrarın sağlanmasında yeni bir dönemi işaret ediyor. Suriye’de üretilen sentetik uyuşturucunun, sosyal ve güvenlik krizlerini tetiklediği gibi küresel sağlık sorunlarını da derinleştirdiği söylenebilir. Rejimin devrilmesi, bu açıdan, uyuşturucu ticaretini azaltmaya ve daha barışçıl bir gelecek inşa etmeye yönelik önemli bir adım olarak okunabilir.
REJİM CAPTAGON ÜRETTİ
Esed rejimi, 1967 savaşından bu yana Golan Tepeleri’nin işgalden kurtarılması için bir adım atmaksızın, iktidarını halk hareketlerine karşı şiddetle koruma yolunu seçti. Devrim sürecinin ilk yıllarında zor durumda kalan rejime İranlı milisler ve Rusya destek sağladı. Sahada mezhepçi politikalar uygulanırken, rejimin ekonomik kaynaklarının tükenmesi ve savaşın mali yükü nedeniyle alternatif gelir kaynakları oluşturuldu. Rejimin terör eylemleri nedeniyle 10 milyon Suriyelinin ülkeyi terk etmesi sonucu zuhur eden iş gücü kaybı, PKK/PYD terör örgütüne karşı petrol üretim alanlarının kontrolünün kaybedilmesi ve Rusya-İran ekseninin ekonomik talepleri, rejimi önceden de uyguladığı illegal finansal yöntemlere yöneltti. Bu çerçevede Captagon üretimi, Suriye ekonomisinin önemli bir parçası haline geldi.
Captagon ticaretinin, savaşın maliyetlerini karşılamada ve rejimin ekonomik yaptırımları aşmasında kritik bir rol oynadığı ifade ediliyor. Başta Mahir Esad olmak üzere rejimin lider kadrosunun, bu üretim ve kaçakçılık faaliyetlerinde merkezî bir pozisyon aldığı biliniyor. Captagon’un, uluslararası toplum üzerinde bir pazarlık unsuru olarak kullanıldığına dair bulgular da bulunuyor. Bu durumun, ekonomik ve siyasi tavizlerin sağlanmasında önemli bir etken olduğu ifade edilebilir.
Captagon ticaretinin, Körfez İş Birliği Konseyi (KİK) ülkelerinde sosyal ve güvenlik krizlerini artırdığı biliniyor. Suudi Arabistan, bu uyuşturucunun en büyük tüketicisi konumunda yer alırken, bağımlılık oranlarının genç nüfus arasında hızla artması dikkat çekiyor. Ayrıca, sınır güvenliği ve uyuşturucu kaynaklı suçlarla mücadelede ciddi maliyetler oluştuğu belirtiliyor. Transit ülkeler olan Ürdün gibi bölgelerde ise kaçakçılık faaliyetleri büyük güvenlik risklerine neden oluyor. Bu durum, sınır ötesi iş birliğinin eksikliği nedeniyle yetersiz şekilde ele alınabiliyor.
BOŞLUĞU PKK/PYD DOLDURABİLİR
Rejimin çöküşü, Captagon ticaretinde ciddi bir azalma sağladı. Örneğin The National News’un verilerine göre, rejimin düşüşünden sonraki ilk haftalarda uyuşturucu üretimi yüzde 90 oranında azaldı. Dolayısıyla rejimin düşmesiyle uyuşturucu üretiminin önemli ölçüde sekteye uğradığı ve bu durumun bölgedeki uyuşturucu krizine çözüm bulmak için bir fırsat sunduğu ifade edilebilir. Ancak, bu fırsatın değerlendirilmesi için bölgedeki aktörlerin iş birliği içinde hareket etmesi gerekmektedir. Bu noktada sınır güvenliğinin sağlanması ve kaçakçılıkla mücadelede, özellikle Türkiye, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi ülkelerin koordineli çabaları kritik önem taşıyor.
Diğer yandan, rejimin çökmesiyle oluşan otorite boşluğunun, uyuşturucu üretim ağlarının başka gruplar tarafından ele geçirilmesi riskini doğurmuştur. PKK/PYD gibi uyuşturucu ticaretini benimseyen terör örgütlerinin bu boşluğu doldurarak ticareti devam ettirme olasılığı halen devam etmektedir. Bu durumun, yalnızca Suriye’nin değil, bölgenin genel istikrarını tehdit edebileceği ifade edilebilir. Bu nedenle, uyuşturucu ticaretine karşı sürdürülebilir çözümler için uluslararası iş birliğinin gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır.
DÖNÜM NOKTASI
Uyuşturucu ticaretinin sona erdirilmesinin, organize suç, yolsuzluk ve terörizm gibi sorunlarla mücadelede ve bölgesel istikrarın sağlanmasında büyük bir fırsat sunduğu değerlendirilebilir. Rejimin devrilmesiyle birlikte, uyuşturucu ticareti ağlarının dağıtılması ve bu kaynakların yeniden inşaya yönlendirilmesi mümkün hale geliyor. Bölgesel iş birliğinin artması ve uluslararası toplumun bölgedeki etkinliğinin güçlenmesi açısından bu sürecin bir başlangıç noktası olduğu ifade edilebilir.
Sonuç olarak, Esed rejiminin çöküşü, Captagon ticaretiyle mücadelede ve bölgesel istikrarı sağlamada önemli bir dönüm noktasıdır. Yıllar süren iç savaş ve uyuşturucu ticareti, yalnızca Suriye’yi değil, tüm Orta Doğu’yu derinden etkilemiştir. Ancak rejimin devrilmesi, uyuşturucudan uzak bir gelecek ve daha barışçıl bir toplum için umut vadeden bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. Bu noktada bölgesel ve uluslararası iş birliği, bu fırsatın başarıya dönüşmesi adına kritik bir rol oynayacak gibi görünüyor. Ortadoğu’nun, halkları için barış, sağlık ve istikrar dolu bir geleceğe adım atması, Esed rejimi olmayan bir Suriye ile birlikte artık daha mümkün hale gelmiş durumda.