NETANYAHU’NUN GAZZE PLANI: STRATEJİ, SİYASET VE KRİZ
Giriş
2025 yazında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, devam eden Gazze Savaşı’nın sona erdirilmesi için radikal bir öneri sundu: Gazze şehrinin tamamen ele geçirilmesi. Netanyahu’ya göre, bu hamle, savaşın sonunu getirecek “en iyi yol”du. Ancak plan, İsrail içinde ve uluslararası arenada yoğun tartışmalara neden oldu. Hem askeri strateji, hem de siyasi çıkarlar açısından değerlendirildiğinde, bu girişim, İsrail’in güvenlik doktrini, Filistin halkının geleceği ve Ortadoğu’daki dengeler üzerinde derin etkiler yaratabilecek bir dönemeç olarak görülüyor.
Planın Temel Hatları
Netanyahu’nun sunduğu plan, İsrail Güvenlik Kabinesi tarafından onaylanan beş aşamalı bir operasyon şeması üzerine kurulu:
- Hamas’ın silahsızlandırılması – Örgütün askeri kapasitesini tamamen ortadan kaldırmak.
- Rehinelerin serbest bırakılması – Hamas’ın elinde tuttuğu İsrailli ve yabancı sivillerin kurtarılması.
- Gazze’nin demilitarizasyonu – Ağır silahların ve roket altyapısının sökülmesi.
- Geçici İsrail kontrolü – Sınır güvenliği için belirli bir süre Gazze’nin kontrolünü sürdürmek.
- Yeni sivil yönetim – İsrail dışı, uluslararası destekli bir yönetim kurulması.
Netanyahu, bu operasyonun uzun vadeli bir işgal değil, sınırlı süreli bir güvenlik operasyonu olduğunu savunuyor. İsrail’in “kalıcı olarak Gazze’yi elinde tutma” niyeti olmadığını dile getirse de, planın kapsamı ve askeri boyutu, bu açıklamaların ikna gücünü zayıflatıyor.
Askeri Strateji ve Olası Sonuçlar
İsrail’in daha önceki kara operasyonlarından farklı olarak, bu plan, tam kapsamlı bir şehir işgali içeriyor. Gazze şehri, yoğun nüfusu, dar sokakları ve yeraltı tünel ağı ile bilinen, askeri anlamda son derece zorlu bir hedef. Nitekim İsrail Ordusu içinde bu konuda ciddi çekinceler mevcut:
- Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve birçok üst düzey komutan, tam işgalin İsrail’i “Vietnam benzeri” bir çıkmaza sokabileceğini savunuyor.
- Alternatif olarak önerilen strateji, Gazze’nin % 85’inin kontrol altına alınması ve kalan % 15’teki sivillerin tahliyesiyle sınırlı bir “kuşatma ve baskı” operasyonu.
Bu plan, askerî açıdan yüksek risk taşıyor. İsrail’in daha önce 2014 ve 2023’teki Gazze operasyonlarında yaşadığı yoğun çatışma ve yüksek kayıplar, benzer bir şehir savaşının bedelini hatırlatıyor.
Siyasi Hesaplar ve İç Dinamikler
Bazı analistler, Netanyahu’nun bu hamlesinin askeri bir zorunluluktan çok siyasi bir manevra olduğunu ileri sürüyor. Özellikle üç nokta öne çıkıyor:
- Koalisyon dengeleri – Netanyahu’nun iktidarda kalabilmesi, aşırı sağ partilerin desteğine bağlı. Gazze’de daha sert bir politika izlemek, bu grupların beklentilerini karşılıyor.
- Soruşturmaların ertelenmesi – Ekim 7 saldırısındaki güvenlik zafiyetine yönelik soruşturma, savaş süresince askıya alınmış durumda. Operasyonun uzaması, Netanyahu’ya zaman kazandırıyor.
- Kamuoyu kontrolü – Savaş döneminde liderlik imajı güçlenirken, muhalefetin eleştirileri zayıflıyor.
Uluslararası Tepkiler ve İnsani Kriz
Birleşmiş Milletler ise, Gazze Şehri’ne yönelik topyekûn bir saldırının “felaket” yaratacağı uyarısında bulundu. Halihazırda ağır insani kriz yaşayan bölgede:
- Açlık riski – BM’ye göre, Gazze nüfusunun büyük kısmı gıda güvensizliği yaşıyor. Kuşatma ve yerinden edilmeler bu durumu derinleştirecek.
- Sivil kayıplar – Gazze, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri. Şehir savaşında sivillerin korunması neredeyse imkânsız.
- Mülteci akını – Saldırı, bölgedeki sivillerin kitlesel göçüne yol açabilir.
İtalya, bu operasyonun İsrail için “Vietnam’a dönüşebileceğini” söylerken, Almanya da İsrail’e yönelik bazı askeri ihracatları durdurdu. Arap dünyasında ise, bu plan, Filistinlilerin topraklarından “zorla çıkarılması” olarak algılanıyor.
Operasyonun Zamanlaması
Reuters’in aktardığına göre, operasyonun başlaması Ekim ayına sarkabilir. Bu, hem sivillerin tahliyesi, hem de olası bir ateşkes pazarlığı için zaman tanıyabilir. Ancak İsrail hükümeti, bu süreyi aynı zamanda askeri hazırlıkları tamamlamak için de kullanabilir.
Hukuki Boyut
Uluslararası hukuk açısından bakıldığında:
- Cenevre Sözleşmeleri sivillerin zorla yerinden edilmesini yasaklıyor.
- Bir bölgenin askeri işgali, işgalci güç üzerinde ciddi sorumluluklar doğuruyor (sağlık, gıda, güvenlik).
- Operasyon sırasında orantısız güç kullanımı, savaş suçu olarak değerlendirilebilir.
Netanyahu’nun “geçici kontrol” vurgusu, bu hukuki yükümlülükleri hafifletmiyor.
Gelecek Senaryoları
- Başarılı kontrol ve uluslararası yönetim – İsrail, kısa süreli kontrolün ardından bölgeyi uluslararası güçlere devreder.
- Uzayan işgal – Güvenlik gerekçesiyle İsrail’in kontrolü yıllarca sürebilir.
- Bölgesel tırmanma – Operasyon, Lübnan, Suriye veya Batı Şeria’da yeni çatışmaları tetikleyebilir.
- Diplomatik izolasyon – Uzayan işgal, İsrail’in Batı’daki müttefiklerini kaybetmesine yol açabilir.
Sonuç
Netanyahu’nun Gazze şehrini ele geçirme planı, yalnızca askeri bir strateji değil, aynı zamanda siyasi bir hesap ve uluslararası bir kriz potansiyeli taşıyor. Plan, Hamas’ın askeri gücünü kırmayı hedeflese de, siviller üzerinde yaratacağı yıkıcı etki, uluslararası hukukun ihlali riskleri ve İsrail’in bölgesel yalnızlaşması gibi ağır bedeller barındırıyor. Önümüzdeki aylarda bu planın uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanırsa ne şekilde sonuçlanacağı, yalnızca İsrail-Filistin çatışmasının değil, Ortadoğu’nun genel jeopolitik geleceğini de belirleyecek.
Kapak fotoğrafı: Tercüman
Oğuzhan MANİOĞLU