Basın Kartı Komisyonu'nda 28 Şubat usulü gasp
25 Ağustos'ta yönetmelik değişikliğiyle Basın Kartı Komisyonu'nda kamu ağırlığını artıran Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, gazetecilerin yasal hakkını gasp ediyor. 28 Şubat sürecinde olduğu gibi basını kategorize edip yandaş olmayanlara basın kartı vermiyor. Komisyon, 28 Şubat mağduru Abdurrahman Dilipak'a yapılmayanı bugün özgür medyaya uyguluyor.
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon (BYEGM) Genel Müdürlüğü'nün Sürekli Basın Kartı taşımaya hak kazanmış usta gazetecilerin hakkını gasp etmesi kabul edilemez. 25 Ağustos 2015'te Basın Kartı Yönetmeliği'ni değiştirerek Basın Kartı Komisyonu'nda kamu ağırlığını artıran genel müdürlük, gazetecileri kategorize etmeye çalışıyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, tartışmalı yönetmeliği yargıya taşımıştı. Komisyonun hukuki mesnedi olmayan tavrı ve adrese teslim yönetmeliğin niçin değiştirildiği ortada: Gazetecileri baskı altına almak, susturmak.
Son Basın Kartı Komisyonu'nda kulislerde konuşulanları teyit eden kararlar alındı. Yönetmelik değiştirilmeden evvel verilmiş Sürekli Basın kartlarından bazıları iptal edildi. Mevcut komisyon, başka bir komisyonun kararını geriye dönük iptal ederek tarihe geçti. Anayasa ile teminat altına alınmış müktesep bir hakkı hangi saikle iptal ettiklerini hâkimlere anlatırlar artık. İyi bir avukat tutmalarını tavsiye edebilirim ancak.
Haddizatında 18 yıl basın kartı taşımış veya 20 sene basın işkolunda görev yapmış her gazeteci Sürekli Basın Kartı alabilir. Komisyonun yönetmelikteki taşıma süresi ve diğer şartları haiz gazetecilere kart vermeme gibi bir salahiyeti yoktur. Hak sahibi, müracaatının ret veya iade gerekçelerini BYEGM'den yazılı olarak talep edebilir. Hak ihlali söz konusu ise dosyayı idare mahkemesine de taşıyabilir.
Bu vak'a ne ilk ne de son. Ne demek istediğimi en iyi, gazeteci Abdurrahman Dilipak (Akit yazarı) anlayacaktır. 28 Şubat'ta askerlerin hedef tahtasına koyduğu Dilipak, hak ettiği halde Sürekli Basın Kartı'nı alamıyordu. 6-7 Kasım 2009'da toplanan Basın Kartı Komisyonu'nda ben de üye sıfatı ile bulunmuştum. Toplantıda Dilipak'ın dosyası da tahkik edilmişti. Dosyada kart almasına mani bir vaziyet görünmüyordu. AKP iktidara geleli 7 sene olmuş, fakat 28 Şubat kalıntıları her kademede etkisini sürdürüyordu. O günkü komisyon demokratik bir tavır sergilemese idi mağduriyet devam edecekti. Komisyonda kısa süreli bir tartışma olsa da üyelerin reyi Dilipak'a kart verilmesi yönünde oldu. O günkü karar doğru idi. Kaldı ki komisyon lütufta da bulunmuyordu. Geç de olsa kanunun verdiği hakkı sahibine iade ediyordu.
Son tartışmalarda Dilipak'ın yüksek sesle bu haksızlığa itiraz etmesini beklerdim. Gazeteci Dilipak, geçmişte benzer haksızlıkları yaşamış bir gazeteci olarak kimin kartının iptal edildiğine bakmadan hukuksuz uygulamaya karşı durabilse idi keşke.
Her fırsatta 28 Şubat mağduru olduğunu belirten AKP kadrolarına bilvesile bir hatırlatmada bulunacağım. BYEGM'nin lağvettiği ve benim de şerefle görev yaptığım komisyon, Dilipak'ın yanı sıra çalıştığı gazeteye dönük zımni ambargoyu da kaldırmış ve söz konusu gazeteden hak eden isimlere basın kartı verilmesini onaylamıştı. 28 Şubat'ta başörtülü gazetecilerin kart almasına mani olmak için getirilen ‘başı açık olacak şekilde fotoğraf' şartını yönetmelikten o komisyon çıkarmıştı. Bunun en yakın şahidi ilgili bakan olarak dönemin başbakan yardımcısı Bülent Arınç'tır.
Hepsi unutuldu. Dünün mağdurları iktidarda iki gün fazla kalabilmek adına bugün başkalarını mağdur ediyor.