Aranızda ‘farklı çocuklar'a da yer açın!
Ne hastalık ne de dermansız bir dert… Bu çocuklar sadece yaşıtlarından biraz farklı o kadar! Otistik her çocuk desteklendiğinde diğer çocuklar gibi sosyalleşebilir ve öğrenebilir. Türkiye'de her 64 çocuktan biri otizmli. Uzmanlar, bu çocukların topluma kazandırılmasında ailenin özverisi kadar, toplumun yaklaşımının da önemli olduğunu vurguluyor.
“Otizmi yendim, çünkü iyi öğretmenlerim vardı. 2,5 ile 5 yaş arasında haftanın beş günü 45 dakika bireysel konuşma terapim vardı ve yemek zamanı herkes bir arada yemek yiyorduk. Otistik kişilerin çoğu görsel olarak düşünür. Ben de resimlerle düşünürüm. Onlar benim birinci dilim. Ayrıca pek çok otistik çocuk bir konu üzerinde takılır. Örneğin trenler, haritalar gibi... Eğer çocuk trenleri seviyorsa okuma ve matematik öğretirken trenleri kullanın. Tren hakkında bir kitap okuyun, trenlerle matematik problemleri kurun. Çocukken okul zili gibi yüksek sesler kulaklarımı rahatsız ediyordu. Onların kulaklarını rahatsız eden seslerden korunması gerekir. Pek çok otistik çocuk resim, sanat ve bilgisayar programlamakta başarılı. Bu alanlar da teşvik edilebilir.” Bu cümleler, çocukken otizm teşhisi konulmuş Colorado Devlet Üniversitesi'nde profesör olan Temple Grandin'e ait. Kendisi gibi otizmli bireylerin sakinleşmesi için sarılma makinesi icat eden ve hayat hikâyesi sinema perdesine aktarılan Prof. Grandin, otizmli çocuklar için başarılı bir örnek sunuyor.
OTİSTİK ÇOCUĞA ADIYLA HİTAP ETMEK ÖNEMLİ
Otizm, spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bir bozukluk olarak adlandırılıyor. Fakat otizm bir hastalık değil, sadece farklılık olarak görülmeli. Zira bu durumdaki çocukların birçoğu desteklendiğinde diğer çocuklar gibi arkadaşlarıyla oyun oynayıp sosyalleşebiliyor. Gündelik yaşamda fark edilmeyen kokular, sesler, tatlar, temaslar onlar için rahatsız edici olabilir, bazen içine kapanık bazen de kavgacı olabilirler. Hatta sürekli tekrarlayıcı ve takıntılı davranışlarda da bulunabilirler. Fakat bu durum onların duymadığı, sevinmediği veya üzülmediği anlamına gelmiyor. Bu sebeple otistik çocuklara karşı daha hassas olmak, onların da toplumun bir parçası olduğunu ve her çocuk gibi özel olduğunu unutmamak gerekiyor. Otizmi olan bir çocuğa mutlaka adıyla hitap edilmesi ve göz teması kurarak konuşulması gerektiğini belirten uzmanlar, kullanılan cümlelerin de kısa ve net olmasına dikkat çekiyor.
OTİZMLİ ÇOCUKLAR, YAŞITLARIYLA BİRLİKTE OLMALI
Otizmli çocukların yaşıtlarıyla birlikte olmasının gelişimlerinde yardımcı olduğuna değinen özel eğitim uzmanı Anıl Yücel, taklit becerilerinin artması, dil gelişimlerinin hızlanması, duygusal ve sosyal gelişiminin desteklenmesi açısından mutlaka yaşıtlarıyla bir arada olması gerektiğini vurguluyor. Bu ihtiyacı fark edenlerden birisi de otizmli bir çocuk annesi olan Meryem K. Oğlunun ilk otizmli olduğunu öğrendiğinde çok üzüldüğünü aktaran genç anne, çocuğunun kendisini ısırmasını, kafasını yere, duvara vurup ağlaması karşısında üzülmenin bir faydası olmadığını düşünerek iyi bir eğitim alabilmesi için kolları sıvıyor. İlk adım olarak televizyonu kapatan aile, sonrasında çocuklarını da kreşe yazdırıyor. Kendi yaşıtlarıyla bir arada olmasının dil gelişimine katkısını anlatan Meryem Hanım, maddi açıdan zorlasa da, çocukların mutlaka kreşe gönderilmesini öneriyor. Çok yol kat ettiklerini belirten genç anne, sorunların tamamen sonu gelmediğini ise şu cümlelerle anlatıyor: “En büyük sıkıntımız çevremizdeki gereksiz yorumlar ve bakışlar. Zor bir hayat ama her şeye rağmen güzel. Bıkmadan usanmadan umut etmek güzel.”
Çevredekilerin çocuklar hakkında sarf ettiği sözlerin aileleri zor durumda bıraktığını kaydeden uzman şunları ekliyor: “Otizmli çocukların ailelerine ‘geçmiş olsun, ne kadar da normal görünüyor' demek o aile için inanılmaz derecede can yakıcı olabilir. Zaman zaman çocuklar öfke nöbeti geçirebilir veya ağlama krizine girebilir. Otobüste bu durumdaki bir çocuğa, eleştirel davranmak yerine anlayışla bakmanın bile anneyle çocuğa tahmin edemeyeceğiniz kadar motivasyon sağlar.”
Otizmli çocukların ve ailelerinin farkında mısınız?
Çevrenizde gördüğünüz her 64 çocuktan biri otizmli.
Otizm her geçen gün ülkemizde ve dünyada yaygınlaşıyor.
Otizmli her çocuk ilk 2-3 yıl normal gelişimini devam ettiriyor.
Bu çocukların en büyük problemleri, iletişim ve sosyal ilişkiler.
Otizm sadece çocuğun değil, tüm ailenin hayatını değiştiriyor ve yeni hedefler oluşturmak zorunda bırakıyor.
Her kafadan çıkan belli belirsiz sözler, otizmli çocuk sahibi aileyi yıpratıyor.
Otizmli çocukların toplumda kabul edilmemelerinin temel sebebi otizm değil, toplumun tutumu.
Okullara kabul edilirken bile çok büyük zorluklarla karşılaşıyorlar.
Bebeklerde otizmi nasıl anlarız?
Otizm tanısı çocuklarda genellikle 2 ile 3 yaş arasında konulsa da bebeklikten itibaren bazı bulgular ortaya çıkabiliyor. Belirtileri şunlar:
Bebeğinizin sizin çıkardığınız seslere karşı duyarsız kalması, mimiklerinizi taklit etmemesi,
Size ve başkalarına karşı duyarsızmış gibi davranması, gelen yabancılardan çekinmemesi,
Kucağınıza almak istediğinizde size uzanmak istememesi,
El çırpma, kendini geriye atma gibi tekrarlayıcı hareketler yapmaması,
Seslendiğinizde size dönmemesi ve umursamaması,
Işıklara karşı aşırı tepki vermesi veya dönen nesnelere takılıp kalması.