20 yıl önce üzüleceğimiz olaylar günümüzde sıradanlaştı
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Musa Kâzım Gülçür'ün kaleme aldığı ‘Evliliğe Hazırlık ve Aile Hayatımız' adlı kitap, okurla buluştu. Günümüzde boşanma oranları artarken, evliliklerde azalmanın yaşandığını söyleyen Gülçür, “Cep telefonu, bilgisayar gibi elektronik eşyalar bir anda toplumumuzu istila edince aile müessesi maalesef buna daha fazla karşı koyamadı.” diyor.
Neden böyle bir çalışma yapma ihtiyacı hissettiniz?
İslâm dünyasının bir parçası olan Türkiye açısından baktığımızda, ailelerde birtakım sarsıntılar olduğu anlaşılıyor. Son 10 yılda ailelerde çatırdama diyebileceğimiz sesler gelmeye başladı. Belki 20 yıl önce karşımıza çıksa çok şaşıracağımız yahut üzüleceğimiz olaylar günümüzde sıradanlaştı. Bu minvalde, toplumun temel sorunlarından birine çözüm bulmak adına bu çalışmayı ele aldım.
İslâmi çerçeveden bakacak olursak iyi bir aile perspektifi nasıl olmalı?
Koskoca İslâm coğrafyasının mensubuyuz. Müslüman bir toplumda yaşadığımız için, toplum içinde meydana gelen aileyle alâkalı birtakım sarsıcı durumlar karşısında muhakemelerde bulunmamız gerekiyor. Günümüzde boşanma oranları artarken, evliliklerde ise azalma söz konusu. Örnek verecek olursak; 2004 yılına oranla günümüzde evlilikler yüzde 2 buçuk azalırken, boşanma oranları yüzde 38 artmış. 2013 yılında evliliklerin sayısı 600 bin 138 iken, boşanmalardaki rakam ise 125 bin 305. Bu veri, ailelerdeki yapısal sorunların ayyuka çıktığını gösteriyor.
Bu sorunların meydana gelmesindeki temel faktörler neler?
Karı-koca arasındaki iletişimsizlik en başta geliyor. Arkasından çocuklarla olan iletişimsizlik... Bireyler birbirleriyle iletişimi azalttığında birbirlerini anlamama, birbirlerinden nefret etme hatta birbirlerini istememe gibi durumlar ortaya çıkıyor. Erkek karısını, gömleğinin düğmesini dikmediği için öldüresiye dövebiliyor mesela. Ayrıca 15-20 yıl önce aile müessesesi zaman zaman hırpalanabiliyordu. Taklide dayalı davranış tarzı, aile müessesesini ayakta tutuyordu. Cep telefonu, bilgisayar gibi elektronik eşyalar bir anda toplumumuzu istila edince taklide dayalı aile müessesesi maalesef buna daha fazla karşı koyamadı. Bunun için gerekli müesseseler hazırlanmış olmalıydı.
Peki, çözüm önerileniz neler?
Aile temel bir müessese ve bu sarsıntıların önüne mutlaka geçilmesi gerekiyor. Bir toplumun yükselişi de ancak aileyle mümkündür. Rakamlar şu anda adeta alarm veriyor. Şiddetin ve boşanmalarının artması, evliliklerin azalmasının arkasında dini açıdan bilgilenmeme yatıyor. Dinin bu konudaki aileyle alakalı hem erkeğe hem kadına yüklemiş olduğu sorumluluklardan haberdar olmadıkları anlaşılıyor. İnsanların manevî; yönü ve ruhanî; yönü doyurulmadığı takdirde bu tür tatminsizlikler meydana geliyor.
İNSANLAR, TALEPLERİNİN YERİNE GETİRİLMESİ İÇİN EVLİLİĞİ FIRSAT GÖRÜYOR
Hz. Âdem'den bugüne kadar insanlar nikâh yoluyla nesillerini devam ettiriyor. Günümüzde ‘resmî; nikâhı bırakıp sadece imam nikâhıyla nikâh yapılabilir' sesleri yükselmeye başladı. Bu ikileme nasıl bakıyorsunuz?
İslamî; ölçülere göre baktığımızda, resmi nikâhta bazı unsurlar eksik kalıyor. Bunun başında dua geliyor. Yanı sıra mehir ve icap-kabul hükümlerini resmî; nikâhta göremiyoruz. Resmî; nikâhta yer alıp da dinî; nikâhta olmayan hükümler mevcut. Her ikisinin de birlikte olmasında bir mahsur yok. Usul olarak önce resmî; nikâh yapılmalı. Yapılabiliyorsa aynı gün, yapılamıyorsa belli bir zaman sonra imam nikâhı da yapılmalı. Resmî; nikâhı bırakıp imam nikâhıyla da nikâh olur deyip yanlışlığa girenler oluyor. İnsanların bu tutumunu kesinlikle kabul etmiyoruz.
Günümüzde yeni evlenecek çiftlerin en zorlandığı konulardan biri evliliğe hazırlık. Bu husus en az tahribatla nasıl atlatılır?
Gençler 18-20 yaşından itibaren evlilik süreci içine giriyor. Evlilik, insanın ebedi saadetiyle doğrudan alâkalı olduğu için eşi ve kendiyle alâkalı hususları önceden iyi tanımasında büyük fayda var. Ebeveynlerin her konuda gençleri bilgilendirmesi gerekir. Şu an ülkemizde 4 milyon okuma yazması olmayan yetişkin var. Bilgiyle alâkalı problem yaşadığımız ortada. Gençler, ailelerinden öğrendiği örf ve âdet hususlarını şayet içselleştiremezse ‘saldım çayıra Mevla'm kayıra' gibi bir durum oluşur. Evliliğe hazırlık hususunda bakış açısı çok önemli. İslâmî; mi, materyalist mi? Günümüzde materyalist bakış açısı daha önde. Bununla beraber, insanlar taleplerinin yerine getirilmesi için evliliği adeta bir fırsat olarak görüyor. Bu hoş bir durum değil.
Peki, dinimiz ve kültürümüz ölçüleri ışığında düğünler nasıl icra edilmeli?
İlk önce gösterişten kaçınılmalı. Mesela, İslâmî; açıdan musiki için külliyen düğünlerde yasaklanmıştır diyemiyoruz. Kadınlar kendi aralarında eğlenebilir, erkekler de keza öyle. Ayrı yerlerde olmamalarında büyük fayda var. Çünkü hevesler devreye girebilir.
MANEVİYATI EKSİK BİR TOPLUMUN ÇÖKÜŞÜ YAKINDIR
Çalışmanızda çocuğun okul öncesi manevî; gelişimine de dem vuruyorsunuz. Bu süreçte ailelere düşen başlıca görevler neler?
Çocuğun ilk sözü ‘Lâ ilâhe illallah' olsun şeklinde Peygamber Efendimiz'in (sas) tavsiyesi var. Bu doğrultuda çocuğun eğitimi ilk konuşmaya başladığı andan itibaren başlar. Yapılan son araştırmalar çocuğun daha yedi aylıkken olaylar arası irtibat kurabildiğini gösteriyor. Bu sebeple anne ve baba arasındaki iletişim çok önemli.
2014 Temmuz'unda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın TÜİK ile ortaklaşa gerçekleştirdiği “Türkiye'de Dini Hayat Araştırması” sonucuna göre yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede vakit namazlarını kılma oranı yarı yarıya. Buna nasıl bakıyorsunuz?
Namaz en temel ibadet. Bunun yerine getirilmesi disiplin ister. Bu disiplin bireylere daha küçük yaşta aşılanmalı. Bunun için yine ebeveynlere önemli görevler düşüyor. Aileler bu disiplini çocuklarına 2-3 yaşından itibaren vermeye çalışmalı. Peygamberimiz (sas) ebeveynlere, ‘Çocuklarınıza yedi yaşından itibaren namazı emrediniz' buyuruyor. 10 yaşında da artık ondan ayrılmaz bir parça olması gerekiyor. Bunun eğitim şeklinde ele alınması, ailelerin en temel sorumluluklarından.
Diğer dikkat çeken bir husus ise eğitim seviyesi arttıkça vakit namazlarını kılanların oranının genel olarak azaldığı. Bu oran, lisans ve lisans üstü mezunlarında yüzde 27...
Bunun akli bir izahı normalde yok. Erkek-kadın fark etmeden önemsenmelidir. Eğitimimiz materyalist felsefeden fazlaca etkilenmiştir. Bunun düzeltilmesi gerek. Manevî; bakış açısıyla toplum daha da yükselir. Tarih itibarıyla baktığımızda toplumların yücelmesi maneviyatlarıyla doğru orantılıdır. Maneviyatı eksik bir toplumun çöküşü yakındır.
İstatistiklere göre kentte yaşayanların yüzde 65'i başını örtüyor. Kırsalda ise yüzde 88,9'u. Bu oranın yaklaşık yüzde 8'i gelenek ve görenek, aile baskısı veya çevre baskısı yüzünden örtünüyor. Bu oran ‘şekilcilik' için ideal bir örnek sayılabilir mi?
Taklidin kısmi bir değeri vardır ama önemli olan tahkiktir. Kişilerin hür iradeleriyle bilinçli bir şekilde yasaktan uzaklaşmaları beklenir. Taklit bir noktaya kadar insanı götürebilir. Din doğrudan akla hitap ettiğinden ötürü akıl mutlaka devreye girmelidir. Taklitte akıl ikinci planda yer alır. Din, zorlamayı kabul etmez. Din insanın hür iradesiyle yaptığı seçimlere bakar. Bunun için insanların hür iradesini kullanabilmesi konusunda eğitilmesi gerekir.