Empati ve hoşgörüden uzaklaşan toplum cinnet getiriyor
Türkiye neredeyse her gün bir şiddet olayıyla sarsılıyor. Toplumsal yaşamın hemen her alanında yaşanan şiddet hadiselerinin dozu gün geçtikçe artıyor. Uzmanlar ise yaşanılan bu cinnet halinin bireysel psikolojinin dışında ülkenin içinde bulunduğu durumla alakalı olduğunu söylüyor.
Samsun'da Dr. Aynur Dağdemir, sekreterini eski eşinden korumaya çalışırken öldürüldü, saldırgan hastanenin 5. katından atlayarak intihar etti. İskenderun'da Suriyeli iki çocuk, yanında çalıştıkları kişi tarafından sopayla dövülerek can verdi. İstanbul'da büyük bir şirkette müdür olarak çalışan biri, 3,5 yaşındaki yeğeninin yüzüne asit dökerek, çocuğun bir gözünün görme yetisini kaybetmesine neden oldu. İstanbul'da bir şahıs, yol verme tartışması sebebiyle uzun süre takip ettiği aracı kurşun yağmuruna tuttu.
Geçtiğimiz günlerde Pew Araştırma Vakfı tarafından yayınlanan bir ankete göre, Türkiye'de IŞİD'i destekleyenlerin yüzde 8 civarında olması, Türkiye ve Yunanistan maçı öncesi, Paris'teki terör saldırılarında hayatını kaybedenler için gerçekleştirilen saygı duruşunun yuhalanması gibi hadiseler uzmanlara göre, toplumun giderek vahşileştiğini ve şiddete karşı duyarsızlaştığını gösteriyor. Yapılan araştırmalar da bunu destekler nitelikte. Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı 2014 yılına ait ‘küresel şiddet' raporunda Türkiye, cinayette 41 ülke arasında 13. sırada yer alıyor. Adalet Bakanlığı Ceza ve İnfaz Kurumu Raporu'na göre ise ‘adam öldürme' suçundan toplam 27 bin 592 kişi cezaevinde bulunuyor. Artık hemen her gün bir yenisini duyduğumuz kadın cinayetleriyse neredeyse olağan hale gelmiş durumda. Ocak ayından bu yana 227 kadın, cinayete kurban gitti.
Topluma sakinleştirici mesajlar verilmeli
Siyasilerin kullandıkları ‘şiddet ve aşağılama dili'nin de toplum psikolojisi üzerinde etkili olduğunu vurgulayan Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Savaş, “Ötekileştirilen kitleler, kendi ülkesinde yabancı ve dışlanmış gibi hissediyor, kendisini güvensiz bir ortamda hissediyor. Bu nedenle ortada büyük bir sorun olmadığı halde insanlar birbirine tahammül edemiyor ve cinnet halini yaşayabiliyor.” diye konuştu. Toplumu yönetmenin devlet büyüklerinin görevi olduğunu dile getiren Savaş, “Toplumda barış ve huzur aranıyorsa ona yönelik sakinleştirici mesajlar verilmeli, ülkeyi kutuplaştırıcı mesajlar değil.” önerisinde bulundu.
Uzman psikolog Özgür Duran Yurtsever, nefret ve şiddet halinin gergin, ekonomik olarak eşit olmayan ve geleceğe dair umutsuzluk yaşayan toplumlarda ortaya çıktığını kaydederken “Toplumda herkes şiddete karşı, ancak herkes şiddet kullanıyor.” dedi.
Türkiye'nin artık bireysel olarak şiddetten beslenir duruma geldiğine dikkat çeken Yurtsever, “Devletin sürekli olarak toplumda ötekileştirmeye gitmesi toplumda şiddeti artırır. Şiddeti kullandıktan sonra, birey olarak ‘biz şiddete karşıyız' demenin bir hükmü yoktur. Cumhurbaşkanının, çocuğunu kaybeden bir anneyi meydanlarda yuhalatırken, bir yandan Paris katliamında hayatını kaybedenlere karşı ıslık çalanları kınaması topluma inandırıcı gelmiyor. Bu da, şiddetin eğitimle değil öğrenmeyle ortaya çıktığının göstergesidir.” şeklinde konuştu.
Toplumun şiddeti destekler hale gelmesinin sebebinin ‘kutuplaştırma' olduğunu belirten Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Ercan Tatlıdil, “İnanç kimliği, etnik kimlik, politik kimlik gibi farklılıklar üzerinden siyaset yapılması, ayrımlaşmaya teşvik eder.” dedi. Türk toplum yapısının temel değerleri arasında ‘empati' ve ‘hoşgörü' olduğunu belirten Tatlıdil, öteki insanlarla birlikte yaşayabilmemizi sağlayan temel değerlerde bir çözülme olduğuna dikkat çekti.
Türkiye, işlenen cinayetlerin sayısında 41 ülke arasında 13. sırada
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Avrupa bölgesindeki 41 ülke üzerinde yaptığı araştırma sonucu hazırladığı ‘Şiddetin Önlenmesinde Avrupa Gerçekleri ve Küresel Durum Raporu 2014'te, Türkiye'deki şiddet ve öldürme olayları ile ilgili çarpıcı veriler ortaya çıktı. Buna göre; Türkiye, işlenen cinayetlerin sayıları bakımından 41 ülke arasında 13. sırada yer aldı. Azerbaycan, Romanya, Ermenistan, Tacikistan, Bulgaristan gibi ülkeler ise sıralamada Türkiye'den daha az cinayet işlenen ülkeler arasında yer aldı.