Kefir niye popüler hale geldi?
Probiyotiklerin sağlığa olumlu katkıları uzun yıllardır biliniyor. Bence en güçlü probiyotik özellik gösteren besinlerden bir tanesi de kefirdir. Sütün kaynatılmasından sonra bakteri ve mayaların eklenmesi ile elde edilir. Hafif ekşimsi bir tadı olan kefire henüz pek alışamadık. Ancak tüketmek için çok sebep var.
Normal koşullarda bağırsağımızdaki yararlı ve zararlı bakteriler belli bir dengede bulunurlar. Stres, bazı hastalıklar, antibiyotik kullanımı gibi durumlarda bu denge bozulur. Kefirin içerisinde yer alan probiyotikler bağırsaktaki dengenin tekrar sağlanmasına yardımcı olarak bağırsak florasını düzenler, sindirime yardımcı olur. Kefir uzun süreli ve düzgün kullanımıyla kabızlığın önlenmesinde veya giderilmesinde de etkilidir.
Yaşlanmayı geciktiriyor
Kefir, içinde bulundurduğu maddelerle bakterilerin üremesini engeller. Yine probiyotik içeriği sayesinde bağışıklık sistemini düzenler ve hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlar. Özellikle grip ve soğuk algınlığının sık görüldüğü kış aylarında çocuklar dahil hepimizin tüketmesinde fayda var.
Antioksidan özellik gösterdiği için yaşlanma ve kronik hastalık oluşum sürecini geciktirir. Kefirin içerdiği biyoaktif bileşenlerle kanserli hücrenin oluşumunu ve gelişimini engellediği biliniyor. Özellikle sindirim sistemi kanserlerinde ve kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu özellik gösterir. Kolesterolün emilimini azaltarak kan kolesterol seviyesinin yükselmesini engeller.
TOKLUK HİSSİ VERİYOR
Glisemik indeksi düşük bir besin olduğu için kan şekerinin dengelenmesinde etkilidir. Tokluk hissi oluşturur. İyi bir protein ve kalsiyum kaynağıdır. Ayrıca B grubu vitaminler, fosfor ve magnezyum da içerir. Bu nedenle özellikle menopoza giren kadınlar için iyi bir mineral kaynağıdır. Mayalanarak elde edildiğinden laktoz intoleransı olan bireyler için iyi bir süt ürünü alternatifidir.
METABOLİZMA NASIL HIZLANIR?
Metabolizmayı hızlandırmak ve enerji harcamasını arttırmak yıllardır bilim insanlarının üzerinde çalıştığı bir konudur. Geride bıraktığımız yıllarda birçok metabolizma hızlandırıcı ilaç piyasaya sürüldü. Bu ilaçlar kalp dahil vücuttaki birçok sistemi hızlandırıyor. Zamanla bu ilaçların olumsuz sonuçları gözlendi ve hepsi oluşturdukları yan etkilerinden dolayı kullanımdan kaldırıldı. Şu anda metabolizma hızlandırıcı olarak bilim çevreleri tarafından onaylanan bir ilaç bulunmuyor. Çeşitli bitkisel ilaçlar metabolizma hızlandırdığı iddia edilerek piyasaya sürülüyor. Bence bu ilaçların da kullanılmaması gerekiyor. Unutulmaması gereken en önemli nokta, metabolizma hızlandıran ilaçların mutlaka doktor tarafından önerilmesi ve doktor kontrolünde kullanılmalısıdır.
Bazen de yeşil çay, acı biber, limon gibi besinlerin metabolizma hızlandırdığı belirtiliyor. Bu tür besinler metabolizmayı çok küçük oranlarda hızlandırabilir ancak beklenti içinde olmamak gerekir.
Vücudun enerji harcamasını arttırmak için ne yapmalıyız?
Bu sorunu cevabı, iki önemli alışkanlığı hayata dahil etmektir. Bunlardan bir tanesi az ve sık beslenerek vücudu sürekli çalışır halde tutmaktır. İkincisi ise düzenli yapılan egzersizdir. Egzersiz sırasında bir miktar kalori harcanır. Ama asıl hedef düzenli yapılan egzersiz ile vücutta bir ritim yakalayarak vücudun çalışma hızını arttırmaktır. Şu anda elimizde olan bilgilerle sağlıklı bir şekilde metabolizmayı hızlandırmak istiyorsak az ve sık beslenmeliyiz. Haftada 3-4 kez egzersiz yapmalıyız. Yeşil çay gibi besinleri de günde 1-2 fincanı aşmayacak şekilde tüketmeliyiz.
Diyetisyen Hacer Özkaya'nın Meydan Gazetesi'ndeki yazısı için tıklayınız..