Benimle alay ediyorlar
Şakalaşmayı hepimiz severiz. En çok da çocuklar... Ama bunun dozunu fazla kaçırıp iş alay etmeye gelince, bir şeyler yolunda gitmiyor demektir.
“Gelecekte ABD Başkanı olabilecek biri bile, fiziksel görünümü ya da adı yüzünden alay konusu olmaktan kaçamıyor. Bazı çocukların alay konusu edilmesi ya da horlanmaları, gazete manşetlerine çıkan bir sorun değil ama ülkenin dört bir yanında çocuklarımızın canını acıtan bir sorun.” diyerek anlatmıştı ABD Başkanı Barack Obama, 2011 yılında başlattığı ‘Alay Edilmeyi ve Horlanmayı Önleme' kampanyasının çıkış sebebini. Kepçe kulakları ve ismi yüzünden çocukluğunda kendisiyle sürekli alay edildiğini söyleyen Obama, bugün bile tatsız bir hatıra olarak hatırlıyor bu hadiseyi.
‘Alay etme' ne yazık ki çocuklar arasında çok yaygın. Sıska, şişko, gözlük, kepçe kulaklı, pinokyo, sırık... Sıraladığımız sözcüklerdeki gibi her şey alay konusu olabiliyor onlar için. Özellikle ilkokulda arkadaşlarıyla yeni tanışan çocuk, bu özellikleri taşıyan bir arkadaşı varsa anında lakap takıyor, onunla uğraşıyor. Alay eden için eğlence aracı olan bu durum alay edilen çocukta ağır travmalara neden olabiliyor. Alay etmede mahir çocukları en iyi terbiye edecek kişi ise anne ve babası.
Alay eden çocukta özgüven eksikliği olabilir
Alay etmek genellikle öğrenciler arasında gruplaşmalar başladıktan sonra yaşanıyor. Okulda uyum sürecini atlatan çocuklar, grup içinde öne çıkmak istiyorsa bunu alay yoluyla yapıyor ve gücünü ispatlamış oluyor bir nevi. Psikolojik Danışman Hakan Metan, sınıf öğretmeninin bu süreci gözlemlemesi ve iyi yönetmesi gerektiğini söylüyor. Özgüven eksikliği de çocukları alay etmeye iten sebepler arasında. Kendi eksikliğini, karşısındakine yaptığı sözlü saldırı ile örtüyor çocuk. Empati yeteneği gelişmediği için alay ettiği arkadaşının ne hissettiğini de anlayamıyor. Kızdırabildikleri ile dalga geçip kızdıramadığında ise vazgeçiyor.
Empati, alayı önleyebilecek en iyi yol
Peki, alay eden çocuğa ailenin yaklaşımı nasıl olmalı? Öncelikle çocukların, ebeveynleri rol model aldığı unutulmamalı. Bu yüzden evvelâ anne-baba kendi tavır ve davranışlarına hassasiyet göstermeli. Alaycı ebeveynlerle yaşayan çocuğun gidişatı da onlardan farklı olmasa gerek. Alay etmenin ne kadar incitici olduğunu anlatmak da işe yarayacak en iyi yöntem. Tabii bu ancak empati yoluyla öğretilebilir. Örneğin, anne-baba çocuğa, “Arkadaşına sarf ettiğin bu sözcükler sana söylenseydi ne hissederdin?” şeklinde sorular sorarak onun iç muhasebe yapmasını sağlayabilir. Böylece çocuk, alay etmenin ne kadar can acıtıcı olduğunu daha iyi anlayacaktır.
Gelelim alay edilen çocuğa... Dalga geçilen çocuk eğer alınıyorsa benlik saygısında ters giden bir şeyler olabilir. Dalga geçme hadisesiyle ilgilenmekten çok, çocuğun neden alındığı ve bununla neden baş edemediği araştırılmalıdır. Ailenin yaklaşımı bu nedenle önem kazanıyor. Alay edildikçe kendine güven duygusu zedelenen bu çocuklar, okula dahi gitmek istemeyebilir. Ailelerin, çocuklarıyla ilgili olup durumun farkına varması, sorunu çözme yolunda yapılacak ilk iş. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaları çocuğun kendisini daha da kötü hissetmesine neden olabilir. Çocuğa, alay edildiğinde öfkelenmek yerine karşı tarafa kendini anlatması öğütlenebilir. Bu yol işe yaramadığında ise arkadaşının söylediği kelimelere karşı tepkisiz kalması tavsiye edilebilir.
Burcu Öztürk'ün Yeni Bahar Dergisi'ndeki haberi için tıklayınız..