Çocuğum elimde can verdi
Ege Denizi'nden kaçak botla Avrupa'ya gitmek için anlaşan Afgan gazeteci Mohammed Qais Harmani'nin eşi ve 4 aylık oğlu ile başlayan umuda yolculuğu acı bitti. Bebeğinin akıbeti, cansız bedeni sahile vuran minik Aylan'la aynı olan gazeteci yaşadıklarını anlattı: Bot alabora oldu. 3,5 saat sonra elimde çocuğumun canı çıktı.
Mohammed Qais Rahmani, Afganistan'da özel bir televizyonda uluslararası diplomasi muhabiri. 1 yıl önce Sayara Samadi'yle evlenmelerinin ardından Mohammed Somer isimli bir erkek çocukları dünyaya gelmiş. Kabil'de Aviama New adlı televizyon kanalında çalışan Rahmani, ABD, Fransa, Almanya gibi ülkelerin diplomatları ile röportajlar yapan, tanınan bir muhabir. Rahmani ve BBC'de çalışan eşi, teröristler tarafından ölümle tehdit edilince göç etme kararı almış. Türkiye'ye yüksek lisans yapmak için gelen çift, ekonomik şartlar el vermeyince insan tacirleriyle irtibata geçerek botla Avrupa'ya göç etmek istemiş. Botun alabora olmasıyla 4 aylık bebeklerini kaybeden çift ne yapacağını bilemedikleri için yetkililerden yardım istiyor.
TERÖRİSTLER TEHDİT EDİYORDU
Afgan gazeteci Rahmani, yaşadıklarını Cihan Haber Ajansı'na anlattı. Kabil'de savaş ortamının bulunduğunu, emniyette sıkıntılar çıktığını anlatan Rahmani, “Ben ve diğer muhabirler teröristler tarafından tehdit ediliyorduk. Afganistan'dan birkaç sene çıkıp tekrar geri gelme kararı aldık. Arabamız ve evimizdeki eşyaları satarak Türkiye'ye geldik.” ifadelerini kullandı.
‘SAAT 3'TEN 8'E KADAR ORMANDA KALDIK'
Eşinin altınlarını bozdurarak İstanbul'a gittiklerini ve kaçakçıyla görüştüklerini anlatan Rahmani, şöyle devam etti: “Kaçakçı, botu göstererek ‘bunlar Yunanistan'a gidiyor, siz gitmiyor musunuz?' diye sordu. ‘Sabah aradılar. Açık ve küçük botta gidemeyeceğimizi küçük çocuğum olduğunu tekrarladım. İndirim yaptığını belirterek 2 bin dolara götüreceğini söyledi. 5 gün İstanbul'da kaldık. 3 minibüsle yola çıktık. Kaçakçılar arasında Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, İranlı ve Türkler vardı. 8 saatte Çanakkale'ye gittik. Gece yarısı bir ormana geldik. Yağmur yağıyordu. 2-3 aile, saat 3'ten 8'e kadar ormanda kaldık. Ondan sonra kaçakçı geldi, bizi asıl noktaya götürdü.” Ertesi gün 2 küçük plastik bot geldiğini ve bu botlarla gitmeyeceğini kaçakçılara söylediğini belirten Rahmani, şunları anlattı: “Bir kişi bota binerek, denizde bir oraya bir buraya gitti. Valizlerimizi plastik ile bağladık. Ormanda kalıyoruz ne yemek var, ne su. Denizde 15 dakika gittik, Yunanistan'a doğru ilerledik. Botun içine su geliyordu, içinde 19 kişi vardı. 5 çocuk 14 büyük insan. Bir kişi ayakkabısıyla suyu bottan alıp denize attı. Botun motoru stop etti. Mültecilerden biri ‘çalıştıracağım' diye motorun ipini çekti. Bot devrilince hepimiz suya düştük. Elimi suyun altına daldırdım, çocuğumu yakaladım. O zaman hayattaydı. Denizin içindeydik, benim çocuğum battaniyenin içinde uyudu. Suya battığı için ıslandı.”
Bağırarak İngilizce Afganca yardım istedim
Gözyaşlarına boğulan gazeteci şöyle devam etti: “4 aylık çocuğum ve hanımımla yan yanaydık. Elim ile çocuğumu yukarıda tuttum. Deniz bizi sürüklüyordu. 4 saat kadar denizde kaldık. Allah'a dua ettim, çocuğum çok ağladığı için canını almasını istedim. Bakamıyordum. Elimde can veriyordu. Kendim öldürsem, diyordum, yapamadım. 3,5 saatten sonra çocuğumun canı çıktı. Uzakta bot gördüm, bağırarak İngilizce, Afganca yardım istedim. Artık sesim çıkmaz hale geldi. ‘Başka bir yerde öldür, soğukta öldürme' diye Allah'a dua ettim. Daha sonra denizin ortasından sahile doğru gitmişiz. Bot geldi. Çocuğumu onlara verdim, ıslanan giysilerimizi çıkarttık. Ondan sonra jandarmaya gittik.” Olayın üzerinden 14 gün geçtiğini belirten Afgan gazeteci, “Afganistan medyasında çıktı. Afganistan'da herkes benim durumumu biliyor, aradı, başsağlığı dilediler. Türk halkından rica ediyorum, benim bütün belgelerim valizimde kaldı. Onu bulan getirsin.” dedi.