Sur'da rehin alınan hayatlar: Tek odada 14 kişi
![](http://cdncms.zaman.com.tr/2015/12/31/mansetson.jpg)
Elif Çakır… Daha 10 yaşında… Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşayan Çakır ailesinin en büyük çocuğu... Bölgede kızların okula gitmesine soğuk bakılsa da, o farklıydı.
Azmetmişti, okuyup doktor olacak, hem kardeşlerini tedavi edecek hem de annesine iyi bir gelecek hazırlayacaktı… Ama olmadı… Şehirlere taşınan çatışmalar, hendek ve operasyonlar bütün hayallerini yıktı. Sene başından beri okula gidemedi. Şimdi kardeşleri aç kalmasın diye pazarlardan sebze meyve topluyor.
PKK'nın çatışmaları şehir merkezlerine taşıması, sokaklara kazılan hendekler, sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar Doğu ve Güneydoğu'da büyük travmalara yol açıyor. Çatışmalar sivil halka hayatı zehir etti. Diyarbakır'ın Sur, Mardin'in Nusaybin ve Dargeçit, Şırnak'ın Silopi ve Cizre ilçeleri sosyal ve ekonomik afet yaşıyor. On binlerce insan göç etmek zorunda kaldı. Binlerce esnaf iflas etti, işyerini kapattı. İşsizlik hızla artıyor. Can ve mal güvenliğinin tehlikeye girmesinin yanı sıra, günlük hayatı devam ettirmek bile büyük sorun. Sık sık elektrik ve su kesintisi yaşanıyor. Sağlık hizmetleri aksıyor, ambulanslar sokaklara giremiyor. Hastaneye gitmek isteyenler, kurşunlara hedef olmamak için beyaz bayrak sallayarak sokakta yürümeye çalışıyor. Eğitimin hali de içler acısı. Birçok okul kapalı. Bazıları yandı. 5 ilçede 114 bin öğrenci eğitimden mahrum.
Sur hayalet şehre döndü
Doğu ve Güneydoğu'da 18 Ağustos'tan bu yana 17 ilçede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokaklara kazılan hendeklerin yol açtığı operasyon ve çatışmalardan en çok etkilenen yerlerden biri Sur. Tarihi yapıları, çarşıları, hanları ve otelleriyle Diyarbakır'ın kalbi konumundaki ilçe, hayalet şehre döndü. 23 bin kişiden 20 bini göçtü. Son 1 ay içinde 411 işyeri, ticaret odası ve esnaf odalarına kapanış müracaatında bulundu. Yerli ve yabancı turistlere hizmet veren 17 otel kapıya kilit vurdu. Bazı banka şubeleri ve devlet daireleri, hizmet veremedikleri için Sur dışına taşındı. Mardin'in Nusaybin ve Dargeçit ilçeleri ile Şırnak'ın Cizre ve Silopi ilçelerinde de tablo farksız. Ticari hayat neredeyse sıfırlandı. Şehirlerin eşrafı, önde gelen işadamları büyükşehirlere yerleşti.
Aylardır devam eden kaotik durum, binlerce aileyi mağdur etti. Bunlardan biri de Sur'da yaşayan Çakır ailesi… Çatışmaların en yoğun yaşandığı Hasırlı mahallesindeki evlerini terk etmek zorunda kalan Şükran Çakır ve 7 çocuğunun yaşadıkları yürek dağlıyor. İşsiz kalan eşi ve 7 çocuğuyla birlikte baba evine sığınan Şükran Çakır'ın anlattıkları, çatışmaların sivil hayatlarda nasıl yaralar açtığını gözler önüne seriyor:
“Babamın 2 odalı evine yerleştik. Bir odayı bize verdiler. Eski mahallemdeki komşum da benim gibi mağdur durumdaydı. Gidecek yerleri yoktu. Onları da bizim gibi babamın evinde misafir etmek üzere kapımızı açtık. Hep birlikte 14 kişi aynı odada kalıyoruz. Babamın maddi imkanı yok. Tek öğün yemek yiyoruz, o da bulgur. Eşim hep ağlıyor, psikolojisi bozuk. Çekçek arabası vardı, hamallık yapıyordu. Fakat çatışmalarda arabasını yakmışlar. Şu an işsiz ve ne yapacağını bilmiyor.
KIZIM PAZARDAN SEBZE TOPLUYOR
Çocuklarım her gece ağlıyor, uyuyamıyorlar. Bir aydır çocuklarımın üzerinde aynı kıyafetler var. Kirden artık yırtılıyor. Çocuklarıma bir aydır banyo yaptıramıyorum. En büyük kızım okumayı çok seviyordu. Hayali doktor olmaktı. Fakat sene başından beri okula gidemedi. Şimdi kızım pazardan sebze topluyor, kardeşleri aç kalmasın diye. Çocuklarım sürekli “Anne ölecek miyiz?” diye soruyorlar. Bir an önce bu savaşın bitmesini istiyoruz. Çatışmalar bittikten sonra ben yine evime gideceğim. Çünkü gidecek ne bir yerimiz var, ne de sığınacak bir kapımız. Bir tek Allah'ımız var.”
Yeniden okula gitmek için her gün dua ediyorum
Şükran Çakır'ın ‘en büyük kızım' dediği Elif daha 10 yaşında. Sıcak bir yuvada şefkat ve sevgiyle büyütülmesi gereken küçük çocuk, sırtında dünyalar büyüklüğünde yükler taşıyor. ‘Abi ben doktor olmayı çok istiyordum.' derken gözlerinden yaşlar damlıyor. Soğuktan çatlamış minik elleriyle gözyaşlarını silmeye çalışıyor. Kış soğuğuna rağmen üstünde incecik bir hırka. Ne montu var, ne kazağı. Daha bu yaşında kendisini kardeşlerine adamış adeta. Onlar aç kalmasın diye pazarları dolaşıp, atılan sebze ve meyveleri topluyor. En çok 3 yaşındaki kardeşi Kadir ve 7 yaşındaki Muhammed için titriyor yüreği. Zira birinin beyninde sorun var, diğeri böbrek hastası. Her şeye rağmen hayattan umudunu kesmemiş Elif. Çatışmalar bitince evlerine döneceğini, komşulardan kitap-defter toplayıp okula koşacağını anlatıyor heyecanla. Vedalaşırken söyledikleri, minik yüreğine dünyaları sığdırdığını gösteriyor: “Abi her gün Kur'an okuyorum, dua ediyorum. Yeniden okula gidip doktor olacağım. Kardeşlerim ağlamasın, oyun oynasın istiyorum.”
Bölgedeki işadamları uyardı: Sosyal patlama kapıda
Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD) Başkanı Burç Baysal: Sokağa çıkma yasağı esnafı yüksek oranda etkiledi. Bankalar mevcut kredi limitlerini kullandırmamaya çalışıyor. 10 gündür Habur Sınır Kapısı kapalı. İnsanlar ürünleri müşteriye gönderemiyor. Bu durum zaten kısıtlı olan döngüyü tıkıyor. Ciddi anlamda kötü bir tabloyla karşı karşıyayız. Sosyal patlama yaşanmasından endişe ediyoruz. Yarın oluşacak sosyal anlamdaki etkileşimin ardından artık yeni bir çözüm süreci yürütülse bile bir şey ifade etmeyebilir. Bir şekilde masaya oturulmalı. Güç gösterileriyle kendi halklarını harap etmekten uzak durmaları gerektiğini artık herkesin görmesi lazım. Bu halk bu yaşananları hak edecek bir şey yapmadı.
Doğu ve Güneydoğu İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu: Yaşanan çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları ekonomiyi derinden sarstı. Çok ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Esnaf ve işadamları büyük sıkıntılarla cebelleşiyor. Bakanlarla görüştük ama açıkladıkları tedbir paketi ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak. Şu an Diyarbakır'da evine aş götürme konusunda yaklaşık 10 bin kişi etkilendi. Barış sürecinde Sur içinde 100 yataklı bir otel açtım. 6 aydır işçi maaşlarını cepten ödüyorum. Benim işyerimde 58 kişi çalışıyordu, hepsini ücretsiz izne göndermek zorunda kaldım, işyerini de geçici olarak kapattım. Sosyal patlama yaşanırsa Sorunların çözümü daha da güçleşir.
Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği (DİGİAD) Başkanı Alaattin Korkutata: Barış süreci devam ederken çözüm adına konuşulanlar hayata geçseydi, iki taraf da samimi davransaydı böyle olmazdı. 1990'lı yıllardan daha vahim bir tablo oluşuyor. Bırakın ticareti, insanlar can derdine düşmüş durumda. Bu hadiselerin bütün ülkeye yayılması riski var. Eğer bu gidişe dur denilmezse sosyal patlama yaşanabilir. Allah korusun sonu tahmin edilemeyen şeyler olabilir.
Günlerdir kepenk açamıyoruz
Sur esnafı Melik Kamçı:Bir aydır 5 çocuğum ile 2 engelli kardeşime ekmek götüremiyorum. İşyerimi açamıyorum. İlçe esnafı, gelecekten umudunu kesmiş, dükkanındaki eşyaları alıp gidiyor. Yoksulluk ve işsizlik artıkça artıyor. Benim gibi günlerdir çalışmayan binlerce kişi var çevremde. Bu şehirde yarın birileri açlıktan ölürse bunun hesabını Allah'a nasıl verecekler? Başbakan, Türkiye'de 2 ulu camii olduğunu söylüyor. Doğru, biri Bursa'da diğeri Diyarbakır'da. Ama aralarında büyük bir fark var. Birinde ezanlar susmuş durumda.
Esnaf Muaz Polat:İşyerimi açamıyorum. Geçen yıl 500 bin TL'ye satılan evlerin yüzüne şu an kimse bakmıyor. Herkes bir yerlere gitmenin derdinde. Ayda 4-5 bin TL kira ödediği halde bir aydır işyerini açamayan çok sayıda esnaf arkadaşım var, yanlarında çalışan işçiler var.
Esnaf Muhammet Feyüç: Allah'ım bu halka yardım et, diye dua ediyoruz. Bir insanın evine ekmek götüremeyecek kadar zor durumda olmasından daha kötü bir şey olamaz.