ŞANSIN PSİKOLOJİSİ
Psikiyatr William Glasser, hepimizin sadece kendimizi kontrol edebileceğimizi ve diğerlerini kontrol etme konusunda bu kadar etkin olamayacağımızı söyler. Seçim Kuramı olarak adlandırdığı bu görüşe göre; gerçek dünyayı deneyimlemenin yolu algısal sistemimizdir. Şansa dair algımız da bu sistem içerisinde yer alır.
Kimimiz çok şanslı, kimimiz hep şansız, kimimizse hayatta şansımızın bazen yaver gittiğini düşünürüz. Oysa şans sadece inisiyatifimiz dışında gelişen ihtimallerle değil yarattığımız koşullarla da oluşur. Yıllar önce bununla ilgili yapılan ilginç bir araştırma mevcut. Psikolog R. Wiseman tarafından yapılan bu çalışma sonrası insanların neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilmeseler de düşüncelerinin ve davranışlarının bunu önemli ölçüde etkilediği görülür.
Olumsuz durumlar, kaçırılan fırsatlar sadece “Başıma hep aynı şey geliyor!” diyenler için değil hepimiz için geçerli. Aradaki fark, olayları algılayış biçimimizden kaynaklanıyor. Wiseman’ın kendilerini şanslı ya da şansız olarak tanımlayan kişilere incelemeleri için verdiği gazetenin bir yerinde şöyle bir not yer alır: “Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin, 250 dolar kazanın.” Sayfada hatırı sayılır bir boyutta yazılan bu notu kendilerini şansız olarak tanımlayanlar fark etmezken şanslı olduklarını düşünenler hemen fark eder.
Peki neden?
Şansa bakış açımız, duygularımız ve hayatı algılayışımızla ilgilidir. Şansın sadece tesadüflere bağlı olduğunu ve canının istediği insanı seçtiğini düşünenlere göre, kimileri doğuştan şanslı olabiliyor. Oysa doğuştan şanslı görünmeyen birçok kişinin hayattaki şansını kendisinin yarattığını düşündüğümüzde, kontrolün mevcut koşullar içerisinde ya da koşullara müdahale edebilecek şekilde kişilerde bulunduğunu da söylemek mümkün.
Başarılar ve başarısızlıklar gibi şans faktörü de kişisel çabalara bağlı olarak ortaya çıkabiliyor ve değişebiliyor. Bu da seçimlerimize bağlı olarak gelişiyor. Wiseman’ın deneyine katılarak gazetedeki notu fark edenler gibi… Algıladığımız şans dış etmenlere bağlıyken gerçek şans; farkındalığa, doğru zamanda doğru yerde bulunmaya, algı ve dikkati yönlendirmeye, risk almaya, fırsatları değerlendirmeye bağlıdır.
Yapmamız gereken, hayatımızın bir talihsiz serüvenler dizisi olduğunu düşündüğümüzde, bu döngüyü kıracak noktayı bulmaktır. Her gün aynı şeyleri yaparak farklı bir hayat beklenemeyeceği gibi aynı algı ve bakış açısını koruyarak fırsatları değerlendirmek ve şansı yakalamak da pek mümkün görünmüyor. T. Williams’ın da söylediği gibi “Şans, şanslı olduğuna inanmaktır.” Şansınız bol olsun!