Siyahtan beyaza geçiş denemesi
Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Ole Gunnar Solskjaer, ilk maçında ortaya önemli bir fark koydu. İsmi açıklandığında genelde büyük beklentiler karşılanmamış gibi bir hava esse de, ertesi gün imza töreni için düzenlenen basın toplantısı, takımla ilk tanışma anına dair kulüp iletişiminin yayınladığı görüntüler, Athletic Bilbao karşılaşmasından bir gün önceki basın toplantısı ve maç günü… Henüz Norveçli teknik adam sahaya çıkmadan kendisiyle ilgili algıyı büyük oranda pozitife çevirdi. Diyoruz ya; 'iletişim her şeydir' diye… Tam da onun örneği Solskjaer. Sürekli güler yüzlü yaklaşımı ve kendini ifade şekli iyi bir teknik direktör olmasının yanı sıra iyi de bir iletişimci olduğunu gösteriyor.
OYUNCULARA DOKUNUŞ
Kamuoyuyla iyi iletişim kuran birisi elbette oyuncularıyla da iyi iletişim kuracaktır. Athletic Bilbao maçında takımın gösterdiği reaksiyon, Solskjaer ile yapılan iki idmanın etkisi şeklinde açıklanamaz tabi ki. Hiçbir teknik adam, 2 idmana çıkıp bir takıma fizik ve taktik olarak bu kadar net dokunamaz. Burada soyut bir şeyler var. O da birebir temas. Solskjaer tesislere girdiğinden beri her oyuncu ile tek tek ilgileniyor ve konuşuyor. Tesislerde çalışan ve takımla ilgilenen kim varsa isimlerini öğrenip direkt hitap ediyor. Bunların hepsi kısa sürede büyük bir etkiye dönüştü.
YETKİN TEKNİK EKİP
Bunların ötesinde Norveçliler çok sağlam bir ekip olarak İstanbul’a geldiler. Solskjaer’in yanı sıra, zaten kendisi de birinci adamlık yapan ve Molde ile şampiyonlukları bulunan Erling Moe etkisini yadsımamak gerekiyor. Kaleci antrenörü olarak gelen ama aynı zamanda iyi bir duran top antrenörü olan Richard John Hartis’in de takımla sıcak ilişkisi kısa sürede dikkat çekti. Ekibin sıcak kanlılığını, Athletic Bilbao maçı öncesi antrenman için sahaya çıktıklarında gördük. Richard, tribünlere kartal işareti yaparak maç öncesi coşku oluşturdu. Bunların hepsi Solskjaer ve ekibi adına pozitif şeyler.
TARAFTARIN DÖNÜŞÜ
Solskjaer, "Ne istediğinizi biliyorum" sloganı ile yola çıktı. Beşiktaş camiası 4 yıldır neredeyse canından bezmişti. Kasım ayı geldiğinde ligde yaşanan kopuşlar, sürekli teknik adam değişikliği, kulübün yönetimsel anlamdaki istikrarsızlığı tribünlerin coşkusunu da etkiliyor, taraftar tribünleri boş bırakıyordu. Sahada mücadeleci birtakım görmek isteyen taraftarlar henüz bu reaksiyonu sahada görmeden, bir vaat ile tribünleri doldurdular. Yönetim de bu konuda yapması gerekeni yaptı ve bilet fiyatlarında indirime gitti. Beşiktaş taraftarının takımla olan ilişkisini yukarı , çekmek içi n bu doğru bir hamleydi. Bundan sonra da benzer stratejinin izleneceği bilgisini aldık. Athletic Bilbao maçında takımın verdiği ışık. bundan sonraki maçlarda dolu tribünlerin habercisiydi.
HEDEFİN ÖNEMİ
Beşiktaş, Athletic Bilbao'yu yenerek UEFA Avrupa Ligi'nde play-off potasına girdi. Siyah-beyazlılar, son hafta 30 Ocak Perşembe günü Hollanda deplasmanında Twente ile karşılaşacak. Bu maçtan alınacak beraberlik bile play-off için yetebilir. Bu durum önemli bir hedeftir. Solskajer, imza töreninde, "Futbolcu, hedef odaklıdır. Ona bir hedef gösterirseniz sonuç alırsınız" demişti. Avrupa'da yoluna devam etme ihtimali, Beşiktaş'ı zinde tutacak bir durumdur. Ligde ise daha toplanacak 51 puan var. Önümüzdeki sezon Avrupa'da olma hedefi ve Ziraat Türkiye Kupası şampiyonluğu da siyah-beyazlıların önünde yürünecek bir yol olarak duruyor. Solskjaer, bu durumu motivasyon unsuru olarak kullanacaktır.
SERDAL ADALI ETKİSİ
Özetle; Athletic Bilbao karşısında alınan farklı galibiyet sonrası, Beşiktaş camiasında yeniden birlik ve beraberlik etkisi oluştu. Göreve yeni gelen Teknik Direktör Ole Gunnar Solskjaer'in ilk maçında takımın saha içindeki dinamik görüntüsü, camiada bir sonraki sezonun yapılanması açısından umut verdi. Burada; başkan seçildiğinden beri çıkılan 5 maçta mağlubiyet görmeyen Serdal Adalı'nın da iyi başladığını, beklentiyi yükseltip, camiayı oyalama, günü kurtarma yoluna gitmediğini ve teknik direktör konusunda bizzat bildiğini uygulamasını da takdir edelim. Teknik ekiple birlikte planladığı Alman scout şefi de Adalı'nın uzun vadeli planlarında kararlı olduğunu gösteriyor.
TAKVİYESİZ OLMAZ
Kısa sürede yaşanan bu değişime rağmen, temkinli olmakta, topa basmakta, sabırlı olup yıkıcı yaklaşmamakta fayda var. Beşiktaş'ın içinde bulunduğu durum bir maçla, bugünden yarına kolay kolay değişecek bir şey değil. Athletic Bilbao maçı, yarına dair işlerin iyi gidebilme umudunu ortaya koydu. Bu demek değil ki mevcut durumla devam edilsin. En büyük yanılgı bu olur. Tıpkı sezon başındaki 5-0'lık Galatasaray galibiyeti sonrası takımın yeterli görülmesi gibi... O yüzden, Beşiktaş'ın 2 kanat ve iyi bir savunmacı orta saha oyuncusuna ihtiyacı var. Hatta Masuaku'nun durumuna göre bir sol bek, Immobile'den çıkılabilirse daha atletik bir golcü... Bunların hepsini ara transferde halletmek elbette kolay değil. Ancak yarışılan rakiplere baktığında Beşiktaş'ın bu çekişmeye ortak olması için teknik direktörünün elini rahatlatması ve kadro derinliğini artırması gerekiyor.