Добавить новость
ru24.net
YeniSafak.com
Январь
2025
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27
28
29
30
31

Zafer, yalnızlık ve iade-i itibar

0

Şüphe yok ki her insanın hayat hikâyesi önemli ve biriciktir. Fakat bazı şahıslar toplumu derinden etkileyen büyük siyasi ve toplumsal dönüşümlerin faili ve yakın tanığı konumunda olduklarından, onların hayatlarını anlamak neredeyse bir dönemi anlamaktır. 1882’de İstanbul’da doğup 77 yıl önce bugün; 26 Ocak 1948’de Ankara’da hayata veda eden “Şark Fatihi” Kazım Karabekir Paşa’nın hayatına dikkatle bakan biri orada Osmanlı son döneminin telaşlarını, Millî Mücadele’nin kritik safhalarını, Tek Parti rejiminin ruhunu ve nihayet 1939’dan çok partili yılların başına kadar süren yeni dönemi tüm yalınlığıyla görecektir. Ayrıca Kazım Karabekir Paşa yaşadıklarını hem günlük hem de hatırat biçiminde kâğıda dökerek tarihe eşsiz bir miras bırakması bakımından da kendi neslinin müstesna isimlerindendir. Vefatının 77. yılında onu rahmetle anarken gelin yaşadıkları ve yazdıkları üzerinden bir dönemi anlamaya çalışalım.


Asker babanın Harbiye birincisi oğlu

1882’de Mehmed Emin Paşa ve Havva Hanım’ın oğlu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Kazım Karabekir’in çocukluğu, babasının jandarma subayı olması nedeniyle Van, Harput ve Mekke gibi farklı şehirlerde geçti. Babasının Mekke’deki vefatından sonra İstanbul’a döndü ve baba mesleğini seçerek Fatih Askeri Rüştiyesi, Kuleli Askeri İdadisi ve Harbiye Mektebi’nde eğitim aldı. Harbiye’yi birincilikle bitiren Karabekir, askerlik kariyerine Kurmay Yüzbaşı olarak başladı.

Osmanlı Devleti’nin Batı karşısındaki askeri zafiyetlerini gidermek amacıyla başlattığı askeri eğitim reformlarının etkisi Kazım Karabekir Paşa’nın eğitim hayatında açıkça görülmektedir. Devletin en prestijli askeri okullarında eğitim alma imkânı bulan Karabekir, babasından miras aldığı yeteneklerini bu kurumlarda geliştirerek başarısını perçinlemiştir. Eğitim hayatındaki üstün başarısı nedeniyle Harbiye’de kalarak hoca olması teklif edilmiş, ancak o askerliğin teorik yönünden ziyade sahada olmayı tercih etmiştir. Bu kararı alırken, 1911-1922 yılları arasındaki 11 yıllık dönemin sürekli savaş haliyle geçeceğini öngörmesi elbette mümkün değildi. Ancak bu tercih, onun Osmanlı’nın son yıllarından Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar uzanan sürecin her aşamasında kritik bir rol üstlenmesini sağlamıştır.


Mektepli kurmay subay neslinin mensubu

Kazım Karabekir, dönemin modern eğitim kurumlarında öğrenim gören birçok akranı gibi, Yeni Osmanlılar hareketinin siyasi düşüncelerinden, on dokuzuncu yüzyıl Avrupa’sından ithal popüler bilimcilik akımlarından ve yeni filizlenmekte olan milliyetçi fikirlerden etkilenmiş bir Osmanlı subayıydı. Kendisi bu yönleriyle tipik bir Jöntürk olarak değerlendirilebilir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ndeki konumu ise Manastır ve İstanbul şubelerinin kuruluşunda Enver Paşa ile birlikte görev alacak kadar güçlüydü. Bu nedenle, II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında askeri kariyeri hızla yükselmiş ve dönemin çalkantılı atmosferinde olayların merkezinde yer almıştır.

31 Mart Vakası, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı gibi önemli tarihi süreçlerde aldığı görevler, Karabekir’in adını gitgide daha da öne çıkarmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi’nde Ruslara ve Ermenilere karşı yürüttüğü mücadeleyle Erzincan, Erzurum ve Hasankale’yi almış, Kars’ı kurtarmış ve bu başarılarına aynı bölgede Millî Mücadele dönemindeki zaferlerini ekleyerek “Şark Fatihi” unvanını kazanmıştır.


Şark Fatihi’nin Millî Mücadele serüveni

Kazım Karabekir’in 10 Nisan 1919 tarihinde günlüğüne not ettikleri onun Millî Mücadele serüvenini anlamak açısından önemlidir: “Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa: Şarka gitme; tasfiye yapacaklar. Beyhude zahmet ediyorsun dedi. Dedim: Ben şarka milli istiklâlimizi temine gidiyorum. Tasfiye artık mevzubahis değildir. Dedi: Seni Divan-ı Harb’e verirler. Dedim: Bir kere Trabzon’a ayak basayım. Artık milli mahkemeler mevzubahis oluyor. Genç kumandanların Anadolu’ya bir an evvel gönderilmesine siz de çalışın ve siz de gelin.”

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan çaresizlik ve dağınıklık ortamında, Kazım Karabekir’in zihninde kurtuluş mücadelesine Anadolu’da devam etme fikrinin netleştiği görülüyor. Nitekim 19 Nisan 1919’da Trabzon’a ayak bastığında, hemen Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleriyle bir toplantı düzenlemiş ve kurtuluş mücadelesinin ilk adımlarını atmıştı. Ardından Erzurum Kongresi’nin toplanmasını sağlamış ve bu süreçte Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışının hemen ardından onunla haberleşerek kurtuluş için ortak bir mücadele planı geliştirmişti. Kazım Karabekir’in verdiği destek, Mustafa Kemal Paşa’nın faaliyetlerinin bölgede meşruiyet kazanmasında kritik bir rol oynadı.


TCF tecrübesi ve Kazım Karabekir Paşa’nın zoraki inziva yılları

Millî Mücadele’nin başarıyla neticelenmesinin ardında, savaşlardan bitap düşmüş bir halkın işgale karşı gösterdiği destansı direnişin, 1878-1888 yılları arasında doğmuş ve Osmanlı’nın yüksek mekteplerinde eğitim görmüş bir lider kadro tarafından örgütlenmesi bulunmaktadır denilse, bu ifade yanlış olmaz. Ancak, bu kadronun Cumhuriyet’in kurulmasından sonra kendi içinde yaşadığı anlaşmazlıklar da dikkat çekici bir vakıadır ve Kazım Karabekir de bu anlaşmazlığın merkezindeki isimlerden birisidir.

Uzun bir süre beraber hareket ettikleri Mustafa Kemal Paşa’nın güç temerküzüne karşı Ali Fuat, Rauf, Refet ve Kazım Karabekir Paşaların başını çektiği vekiller Halk Partisi’nden ayrılarak 17 Kasım 1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurmuş ve genel başkanlığa Kazım Karabekir seçilmiştir. Partinin ömrü uzun sürmemiş, programındaki “Fırkamız itikad-ı diniyeye ve fıkriyeye [dini inanç ve düşüncelere] hürmetkârdır [saygılıdır]” maddesi nedeniyle Şeyh Said hareketi ile ilişkilendirilerek 5 Haziran 1925’te kapatılmıştır. Bu tarih muhalif seslerin duyulmadığı Tek Parti rejiminin de başlangıcıdır.

Kazım Karabekir için zor yıllar başlamıştır. Partinin kapatılmasının ardından Mustafa Kemal’e karşı tertiplenen İzmir Suikastı gerekçesiyle önde gelen muhaliflerle birlikte tutuklanmış ve İzmir İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmıştır. Tutuklanmanın hemen öncesinde basın Şeyh Said hadisesinde olduğu gibi İzmir Suikastı meselesinde de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı suçlamıştır. Kemalist basının ünlü ismi Falih Rıfkı Atay’ın iddialarına, Kazım Karabekir Paşa, günlüğünde sert ifadelerle karşı çıkmaktadır:

“Hâkimiyet-i Milliye’de Falih Rıfkı, namussuzca yine fırkaya taarruzla [saldırıyla], şöyle diyor: “İşte bizim dünkü eş dostların oynadığı fırkacılık oyununun netayici [sonuçları]: Geçen sene Şeyh Sait vakası; bu sene başlarında, Şükrü Beyefendi’nin ismini işittiğimiz taklîb-i hükümet [hükümeti değiştirme] ve suikast macerası! Namussuz herif, Kürt meselesinden, fırka teşekkülünden aylarca evvel hükümet haberdar iken, isyan mıntıkasındaki valilere bile haber vermediği sabit iken, bunu nasıl hâlâ fırkaya atfediyorsun. Şükrü Bey şu veya bu fikirde ise, muayyen [belirgin] bir program etrafında toplanan insanları nasıl lekeliyorsun. Suikast, fırkaya karşı olduğu anlaşılıyor.”

Çocukluk arkadaşı İsmet Paşa’nın araya girmesiyle Kazım Karabekir serbest bırakılmış fakat kendisi için Atatürk’ün vefatı ve İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı’na geçmesine kadar süren inziva ve sıkı takibat devri başlamıştır. 1927’de vekillik süresi sona erince askerlikten de emekliğe sevk edilmiş ve adeta Erenköy’deki evine hapsolmuştur. “1927 senesine ithaf” başlığı ile günlüğüne düştüğü dizelerde sitemini ifade etmektedir:

“Hak ve kuvvet diye iki varlık vardır;

Kuvvet hâkim, fakat hak hududu dardır.

Her şey, kuvvete münkad [itaatkâr]

Budur kanun-ı hilkat [yaratılış kanunu]

Hakka hürmet eden yalnız vicdandır

Yazık! Vicdansız da fakat insandır.”


Paşa sessizliğini bozmaya çalışırken tekrar susturuluyor

1933 yılında Milliyet’te çıkan Bir Ankaralının Defteri imzalı Paşa’nın Millî Mücadele’deki hizmetini karalayan yazılar sonrası Karabekir cevabi mektuplar yazarak sessizliğini bozmaya teşebbüs etmişse de dönemin basınının hücumuna uğramıştır. Bunun üzerine Millî Mücadele hatıralarını kaleme almış fakat eseri basmakta olan matbaa basılarak 5000 nüsha ele geçirilmiş ve yakılmıştır. Devamında Erenköy’deki evi aranmış ve bulunan tüm nüshalara el konulmuştur. Paşa’nın şikâyetleri sonuçsuz kalmış, baskı hali uzun bir müddet daha devam etmiştir.

Harbiye yıllarından beri yakın dost olan Kazım ile İsmet Paşaların yolu Halk Partisi’ndeki bölünme ile ayrılsa da 11 Kasım 1938’de İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle tekrar birleşmiştir. İsmet İnönü, eski dostu Kazım Karabekir’i milletvekili yaparak 1927’den beri süregelen tecrit durumuna son vermiş ve ona bir anlamda iade-i itibar sağlamıştır. Karabekir, 5 Ağustos 1946’da seçildiği Meclis Başkanlığı görevini, vefat ettiği 26 Ocak 1948’e kadar yürütmüştür.


Kazım Karabekir’in aynasında erken Cumhuriyet yılları

Kazım Karabekir Paşa, yalnızca bir asker ve devlet adamı olarak değil, aynı zamanda dönemin ruhunu ve toplumsal dönüşümlerini anlamamıza imkân veren bir figür olarak önemli bir isimdir. Şark Cephesi’nde kazandığı zaferler Millî Mücadele’nin yapı taşlarından biri olmuş; siyaset sahnesinde üstlendiği roller ise Cumhuriyet’in erken dönemine dair önemli ipuçları sunmuştur. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması ve kapatılması, onun siyasi kariyerinde olduğu kadar Cumhuriyet tarihimiz için de önemli bir dönemeçtir. İzmir Suikastı meselesi sonrasında yaşadığı sıkıntılar, tek parti rejiminin meşru muhalefete dahi tahammülünün olmadığını, birlikte yol yürünen Millî Mücadele kahramanlarının dahi basit gerekçelerle siyaset sahnesinin dışına itildiği ve zor kullanılarak susturulduğunu gösteriyor. Onu, vefatının yıl dönümünde tekrar rahmetle anıyoruz.


Osmanlı Meclisi'nde bir ulema partisi: Ahali Fırkası

Yüzyılın İstanbul’u kitap oldu

İmparatorlar sultanlar ve patrikler




Moscow.media
Частные объявления сегодня





Rss.plus




Спорт в России и мире

Новости спорта


Новости тенниса
Мэдисон Киз

Мэдисон Киз выиграла Australian Open






В Домодедово открыли пункты сбора гуманитарной помощи

Онугха вернулся в «Вайле» через пять месяцев после перехода в «Копенгаген»

«Сьон» с Миранчуком разгромно проиграл «Базелю» в чемпионате Швейцарии

Внеплановую посадку совершил самолет Москва – Сочи по техническим причинам