Добавить новость
ru24.net
YeniSafak.com
Февраль
2025
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28

Lawrence'lara karşı Aşiret Mektebi

0

19. yüzyılın başlarından itibaren dünyayı kasıp kavuran milliyetçilik rüzgârı Osmanlı Devleti’ni de derinden etkiledi. İlk kıvılcımlar gayrimüslim toplulukların kendi yönetimlerini kurma çabalarıyla ortaya çıkarken, bu isyanları Batılı büyük güçlerin emperyalist hedeflerle yaptığı kışkırtmalar beslemişti. Hem gayrimüslimlere hem de bazı Müslüman gruplara yönelik bu dış müdahaleler Osmanlı’yı yeni çözüm arayışlarına sürükledi. Sultan II. Abdülhamid ise bu ayrılıkçı tehditlere karşı geliştirdiği politikaları titizlikle uygulamaya koyarak devleti ayakta tutmaya çalıştı.

Bu politikaların en önemlilerinden biri, merkezileşen devlet yapısı içinde kontrol altında tutulmak istenen, dış güçlerin ayrılıkçı fikirlerle etkileyebileceği Arap aşiretlerini Osmanlı yönetimine ısındırmaktı. Şam, Hicaz, Bağdat, Halep ve Kudüs gibi bölgelerde yoğun olarak yaşayan bu aşiretlerin Osmanlı’ya bağlı kalması kritik öneme sahipti. Arap aşiretlerinin yanı sıra Kürt ve Arnavut aşiretleri de bu politikanın hedefindeydi. Ancak özellikle Arap aşiretlerinin bulunduğu bölgeler, İngiltere ve Fransa gibi sömürgeci devletlerin yoğun ilgi ve müdahalelerine sahne oluyordu. Aşiretlerin merkeze ısındırılması ve Müslümanlık ortak paydasının vurgulanması, Sultan II. Abdülhamid’in İslamcılık ve Osmanlıcılık politikalarının önemli bir parçasını oluşturuyordu. Bu doğrultuda hayata geçirilen projelerden biri Sultan Abdülhamid’in yakından ilgilendiği Aşiret Mektebi’ydi.


Sultan II. Abdülhamid’in eğitim hamlesi

19. yüzyıl Osmanlı için eğitim başta olmak üzere pek çok alanda modernleşmenin hızlandığı bir dönemdir. Sultan II. Abdülhamid’in 33 yıllık saltanatında bu modernleşme ivme kazanmış ve eğitim kurumlarının sayısı hızla artmıştır. Örneğin, rüştiyelerin sayısı 250’den 600’e, idadilerin sayısı 5’ten 104’e, öğretmen okullarının sayısı ise 4’ten 32’ye yükselmiştir. 1876 yılında yalnızca 200 olan iptidai okulların sayısı 5000’i geçmiş ve yaklaşık 10.000 sıbyan mektebi eğitim sistemine dâhil edilmiştir.

Bu dönemde ilk ve ortaöğretimin karşılaştığı en büyük güçlük ekonomik zorluklar ve öğretmen ihtiyacıydı. Fakat yine de Sultan Abdülhamid devri eğitim alanında büyük gelişmelerin yaşandığı, ilk ve orta öğretim kurumlarının taşraya da yayıldığı, çeşitli alanlarda okulların açıldığı bir dönemdir. Sultan Abdülhamid gelişme ve kalkınmayı modern eğitimde görüyordu, bunun doğal bir sonucu olarak da Osmanlı’da klasik eğitim kurumları olan medreseler bu dönemde ikinci plana itildi. Medreselerin ıslahı meselesiyle alakalı birçok fikir ortaya atılsa da ıslah faaliyetleri ancak II. Meşrutiyet devrinde gerçekleştirilebildi.


Aşiret Mektebi’nin kuruluşunu gerektiren üç sebep

Sultan Abdülhamid modern eğitimi devletin kurtuluş araçlarından biri olarak görüyordu. Onun döneminde aşiretlerin durumu ise bazı açılardan devlet politikalarına ters düşmekteydi. Öncelikle aşiretlerin devletin merkeziyle irtibatı istenilen düzeyde değildi. II. Mahmut’tan beri merkeziyetçi bir siyaset güden Osmanlı, elinin ulaşamadığı bir bölge yahut topluluk olmasını arzu etmiyordu. Ekonomik açıdan bakıldığında da bu bölgelerde vergilerin toplanması hususu problem teşkil etmekteydi.

Önemli bir askeri potansiyel olan aşiretler bu görevlerini ifa etmemekte bu da devleti bir çözüm aramaya itmekteydi. Aşiret Mektebi’nin açılmasından bir yıl önce 1891 yılında Kürt aşiretlerinden oluşturulan Hamidiye Alayları da bu çözüm denemelerinden biriydi. Hamidiye Alayları örneği Sultan II. Abdülhamid’in aşiretler konusunda somut hamleler yapma isteğinin ve bu potansiyeli lehine çevirme arzusunun önemli bir göstergesiydi.

Aşiret Mektebinin kurulmasını gerektiren sebepleri üç başlık altında sıralayabiliriz. Bunlardan ilki siyasi sebeplerdir. 18. ve 19. yüzyılda Batılı büyük devletler neredeyse Osmanlı hâkimiyeti harici bütün İslam coğrafyasını sömürge haline getirmişlerdi. 1830 yılında Cezayir, Fransız hâkimiyetine, 1882 yılında Mısır, İngiliz hâkimiyetine girmiş diğer yandan Rusya önemli bir tehdit unsuru olmuştu. Ayrıca kapitülasyonlar ve dış borçlar vasıtasıyla da Devlet-i Aliyye git gide dışa bağımlı bir hal almaktaydı. Batılı büyük devletlerin bir sonraki hedefleri devletin merkezine uzak özellikle İngilizlerin emellerini içeren Araplarla meskûn bölgelerdi.

II. Abdülhamid tüm bu tehlikeleri görerek aşiretlerin yoğunlukta olduğu bölgeleri koruyabilmek için bu aşiretlerin reislerinin çocuklarını Osmanlı kültürü ile yetiştirip saltanata ve devlete bağlayabilmek amacıyla Aşiret Mektebi’nin açılmasını arzu ediyordu. Ülkedeki unsurları üst bir kimlik olan Osmanlılık çatısı altında toplama isteği mektebin açılmasının siyasi sebebiydi.

Mektebin açılma sebeplerinden bir kısmı da diniydi. Sultan II. Abdülhamid Osmanlıcılık politikasını uygulasa da aynı zamanda siyasetini İslamcılık politikası ile kuran, icraatlarının arka planında İttihad-ı İslam saiki bulunan bir padişahtı. Halife sıfatını aktif kullanarak gerek imparatorluk içerisinde gerek imparatorluk dışarısında mukim Müslümanların bir çatı altında Hristiyan Batı karşısında toplanmasını hedeflemişti. Aşiret Mektebi gerektiği gibi işlediği takdirde devlet içerisindeki Müslüman Arap aşiretlerinin gelecekteki reisleri Halife’ye itaat etmiş olacak, emirleri altında bulunan halklar da aynı şekilde bu makama bağlılık hissedebileceklerdi. Bu sayede din birliği de temin edilmiş olacaktı.

Sebeplerden biri de idari sebeplerdi. 19. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Devleti, çağdaşı Batılı güçlerin izlediği merkeziyetçi yönetim modelini benimsemişti. Bu model, tüm bölgelerin merkezden sıkı ve güçlü bir şekilde yönetilmesini, merkeze itaat ve sadakati ön planda tutmayı esas alıyordu. Taşradan en ücra noktalara kadar merkezi kontrolü hedefleyen bu sistem, klasik dönemin aksine, sınırlarında özerk ve denetimsiz yönetimlerin oluşmasına fırsat vermiyordu.


Mektebin açılışı Mevlit Kandili'ne denk getirildi

Sultan Abdülhamid Aşiret Mektebi’ni kuruluşu ile yakından ilgilenmişti. Haziran 1892’de resmi olarak başlayan sürecin Mevlit Kandili olan Hicri 12 Rebiülevvel’e yani 4 Ekim 1892 tarihine kadar bitirilmesi ve mektebin o gün açılması Sultan tarafından emredilmiş, tarihin sembolik anlamından faydalanılmak istenmiştir. İlk olarak mektebe yalnızca Arap aşiret reislerinin çocuklarının kabul edilmesi kararlaştırılmış ikinci yıldan itibaren Kürt ve Arnavut aşiretlerinin kendi talepleri üzerine bu topluluklardan da öğrenciler alınmaya başlanmıştır.

İlk yıl Trablusgarp, Hicaz, Yemen, Bağdat, Basra, Halep, Şam ve Kudüs gibi bölgelerden öğrenciler toplandı. Öğrenciler ilk olarak İstanbul Beşiktaş’ta yer alan Akaretler’e yerleştirilmiş daha sonra okul 15 yıl boyunca faaliyet sürdüreceği Esma Sultan Yalısı'na taşınmıştı. Öğrencilerin tüm ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırken kendilerine düzenli olarak aylık 30 para da burs bağlanmıştı. İlk olarak iki yıllık bir müfredat hazırlandı ve ders kitapları belirlendi. Öğrencilerin Türkçe öğrenmesine ise büyük bir önem verildi. Hazırlanan iki yıllık programın altına düşülen not bu durumu açık şekilde göstermekte:

“Bâlâda muharrer [yukarıda yazılı] dersler tertibi dâiresinde [düzeni içinde] okutturulmakla beraber talebeyi Türkçe lisanının tefehhümüne [anlaşılmasına] alıştırmak için dâima tekellüm mümâreseleri [konuşma alıştırmaları] icra edilecek ve sür’at-i mümkine [en hızlı şekilde] ile lisân-ı Türkîyi öğrenmelerine ikdâm olunacaktır [çaba gösterilecekir].”

Mektep, Harbiye ve Mülkiye mektepleri için bir hazırlık okulu konumundaydı. Aşiretlerden gelen öğrencilere öncelikle Türkçe ve diğer temel ilimlerin öğretilmesi amaçlanmış, mezuniyetten sonra alacakları eğitimden en yüksek faydayı alabilecekleri hale getirilmeleri hedeflenmiştir. Nitekim bunun ilk örnekleri 1896 yılında ilk 26 mezunun verildiği dönemde yaşanmıştır. Bu 26 kişi Mülkiye ve Harbiye’deki özel sınıflara nakledilmişlerdir. Projenin başlangıcının üzerinden 4 yıl geçmiş ve bir an evvel verilen meyvelerin görülmesi istenmiştir. Bu sebepten dolayı normalde 3 yıl olan Mülkiye ve Harbiye’deki eğitim Aşiret Mektebi mezunlarına özel olarak 1 yıla indirilmiş, hızlandırılmış temel bir eğitim verilmesi sağlanmıştır.


Aşiret Mektebi mezunları önemli makamlara yükselmişti

Ağustos 1897’ye gelindiğinde 45 Aşiret Mektebi öğrencisi nakledildikleri okullarda 1 yıllık eğitimlerini tamamlayarak mezun olmuşlardır. Bu kişilerden 33’ü askeriyeden kariyer hayatına devam ederken kalan 12’si ise sivil memurluğa yönelmiştir. Bundan sonraki mezunlar da aynı yolu takip etmiş yetenek ve eğilimlerine göre kimi askeriyede kimi ise mülkiyede yükselmiştir. Çeşitli yerlerde görevlendirilip nihai amaç olan memleketlerine birer devlet görevlisi olarak tayin edilmişlerdir.

Mezunların durumuna bakıldığında Aşiret Mektebi, Mülkiye ve Harbiye’ye öğrenci hazırlayabilme açısından başarılı sayılmaktadır. Askeriyeden devam edenler en az yüzbaşı rütbesine ulaşmışlardı. Mülkiye’yi seçen 31 öğrenciden 18’i de vali olmuştur. Tüm öğrencilerden de 2 paşa, 5 milletvekili çıkmıştır.


Aşiret Mektebi projesi hedeflerine ulaştı mı?

Mektep 1907 yılının Şubat’ında bir grup öğrencinin yemekleri beğenmeyerek isyan etmesi üzerine çıkan kargaşa gerekçesiyle kapatılmıştır. Fakat kapanışa giden süreçte mektebin artan maddi yükü, talebeler arasındaki kavgaların okula karakol inşa edilecek dereceye varması ve öğrenciler arasında yayılan siyasi muhalefet gibi sebeplerin topluca etkili olduğu düşünülmektedir.

Sultan Abdülhamid, Batı tarzı eğitime büyük önem vermiş ve modern okullaşmayı devrinin kurtuluş yollarından biri olarak görmüştür. Özellikle Arap aşiretlerinin yoğun yaşadığı bölgelerde İngiliz ve diğer Batılı güçlerin ayrılıkçı politikaları, milliyetçilik etkisiyle birleşerek Osmanlı için tehlike yaratmış, bu durum Abdülhamid’i Aşiret Mektebi gibi projelere yöneltmiştir.

Arap, Kürt ve Arnavut aşiretlerinden gelen çocuklara beş yıl boyunca Osmanlı’ya sadakat aşılayan bir eğitim verilmiş, mezunların kendi aşiretlerine döndüklerinde bu sadakati yansıtmaları beklenmiştir. 1892 ila 1907 yılları arasında faaliyet gösteren Aşiret Mektebi, kısa sürede önemli hedeflere ulaşsa da Abdülhamid Han’ın tahtan indirilmesi ve Osmanlı’nın çeşitli sorunlarla boğuşması, bu projeden istenilen verimin alınmasını engellemiştir. Yine de mektep, Osmanlı’nın modernleşme ve ayakta kalma çabalarını anlamak açısından kritik bir kurumdur.


Hazret’ten Hazne’ye Suriye’de Halidîlik

İngilizler askerî işgalle yetinmeyip fikrî işgale kalkıştı

Millet Kütüphanesi Osmanlı’nın ilim ve sanattaki büyüklüğünü göstermek için kuruldu




Moscow.media
Частные объявления сегодня





Rss.plus




Спорт в России и мире

Новости спорта


Новости тенниса
ATP

Оже-Альяссим обратился к фанатам после снятия с турнира ATP-500 в Роттердаме






На имущество «Фабрики С-ТЕП» под Новосибирском резко снизили цену

В Подмосковье сотрудники Росгвардии почтили память Героев Сталинградской битвы

МИД Великобритании лишил аккредитации российского дипломата

«Без диаспоры не обошлось»: прокуратура просит отменить приговор мигранту-педофилу