Добавить новость
ru24.net
YeniSafak.com
Февраль
2025
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28

Murat Ülker sanatseverler için paylaştı: Gökhan Gökseven’in masalsı dünyasında kendi maceranı seçmek

0

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, yeni yazısında; Gökhan Gökseven’in, "Choose Your Own Adventure” adlı ikinci kişisel sergisine yer verdi.

Murat Ülker, yazısında şu ifadelere yer verdi;

Geçen hafta İstanbul’a gelir gelmez, günü geçmeden ajandamdaki sergileri geziverdim ve sizinle paylaşmaya da özen gösteriyorum, biliyorsunuz. İşte Taksim, Süren apartmanında konuşlanmış galeri x – ist duraklarımdan biriydi. Sahibi eski bir İstanbullu olan galeri genç sanatçıların hamisi olup ilginç işler vardır umumen. Haydi bakalım neler göreceğiz.


Sanatçılar bizleri kendi hikayelerinin içine çektikleri kadar, kendi hikayelerimizi hatırlama ve hatta üretmek için alan açarlar. İşte gezerken bu hissi çok daha güçlü duyarsınız. X-ist’de Gökhan Gökseven’in ikinci kişisel sergisi “Choose Your Own Adventure”ı gezerken bunu çok daha güçlü hissettim. Daha öncesinde kendisine ve eserlerine aşina değildim, sağ olsun galeride detaylıca anlattılar. Gökseven, bu sergide 1980’lerde Edward Packard’ın Türkiye’de Macera Tüneli olarak bilinen interaktif kitaplarından ilham alarak oluşturduğu eserleriyle biz izleyicilerini çok katmanlı evrenine davet ediyor.


Her şeyden önce, eserlerinde kullandığı renkler ve anlatım dili içinizdeki çocuğu harekete geçiriyor. Günlük hayatın akışında bir anda böylesine farklı bir dünyaya girmek ilk başta şaşırtıcı gelse de hemen uyum sağlıyor ve eserlerin anlatısını saflıkla dinlemeye başlıyorsunuz. Gelin, bu dünyada neler var birlikte bakalım… Zaten hayat yeterince karmaşık, biraz durup bir masala kulak vermenin zararı olmaz, değil mi?


Retro Estetik ve Masalsı derinlikler

Gökseven’in dünyası, 80’lerin çizgi filmlerinden fırlamış gibi canlı, sıcak ve dinamik bir estetiğe sahip. Ancak burada sadece nostalji yok; sanatçı, İskandinav folk illüstratörlerinin detaycı anlatımıyla eserlerini zenginleştiriyor. Theodor Kittelsen ve John Bauer gibi isimlerden ilham alan Gökseven, izleyicisini görsel hafızasını geçmişe götüren ama aynı zamanda günümüzün psikolojik sorgulamalarına dokunan bir yolculuğa çıkarıyor.


Eserlerindeki karakterler ve sahneler, yalnızca bir resmin içinde donup kalmış figürler değil; anlamını öğrendiğinizde size bir masalın, bir anlatının kapılarını aralayan bir anahtara dönüşüyorlar.

Sergide ilk dikkatimi çeken eserle başlayalım; “Self Portrait as The Captain’s Cousin”. Nordik görünümlü bir karakter, gözlerini doğrudan size dikmiş bakıyor. Sanatçı, fırça darbeleriyle bir tabloda onu çevreleyen cıvık yosunumsu bitkileri neredeyse dokunulabilecek kadar gerçekçi resmetmiş. Bu eserde, Kaptan’ın kuzeni, Arctic’te kadim bir yaratık tarafından alıkonulmuş bir figür olarak hayal ediliyor. Ancak zamanla, eserin adı “Self Portrait as” eklenerek daha kişisel bir anlam kazanmış. Galerideki arkadaşlardan öğrendiğime göre, sanatçı bu eseri yaratırken en uzun süren yaratım sürecini geçirmiş ve bu süreçte yaşadığı rahatsızlıklar, korku, izolasyon ve sıkışmışlık duyguları esere yansımış. Yani, resim giderek daha otobiyografik bir boyut kazanmış.

Bir diğer güçlü eser ise “Lord Venom”. Her hikayenin bir kahramanı varsa, bir de düşmanı olmalı, değil mi? Lord Venom, bu serginin anlatısında d’Jakania Adası’ndaki iç savaşı başlatan figür olarak kurgulanmış. Sanatçı, bu karakteri çizerken 1960’lar Marvel Comics estetiğinden ve 1980’ler çizgi filmlerindeki kötü karakterlerden ilham almış. Karakterin özelliklerine gelince: manipülasyon, beyin yıkama ve mutlak hâkimiyet isteği. Bir kötü karakter olarak oldukça ikonik bir tasarıma sahip değil mi?

Psikolojik ve Mitolojik katmanlar

Sergide yer alan “Onto the Next Chapter”, sanatçının daha önceki çalışmalarında ele aldığı bir türün başka bir üyesini konu alıyor. Eserde savaş sonrasında çekilmiş bir fotoğrafın anısını resmeden Gökseven, bu figürü bir dağa tırmanan ve zirveye ulaştığında yalnız başına zaferini deneyimleyen bir savaşçı gibi kurgulamış. Romantizm akımında sıkça rastlanan “Sublime” kavramını vurguluyor: Doğanın büyüklüğü karşısında insanın kendi varoluşunu sorguladığı o an sanki.

Bir başka dikkat çekici eser ise “A Thief & A Mother”, çok düşündüren bir çalışma. John Bauer ve Kittelsen’in masalsı anlatım dilinden esinlenilmiş bu eserde, dev bir böcek ve bir çocuk yer alıyor. İlk bakışta ürkütücü gelen böcek aslında gözleri kapalı ve dingin bir ifadeye sahip. Çocuk ise arkasında ellerini saklıyor, yüzünde suçluluk izlerini dikkatle aramanıza neden olacak bir ifade var. Bana anlatılan hikayeye göre, bu sahne kulaktan kulağa korkuyla bahsedilen bir böcek ve onun sakınılan yumurtalarını haylazlıkla kıran bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Hikayeyi dinleyince korkutucu olanın resme ilk baktığınız anda gördüğünüz karakter olmadığını anlıyorsunuz, çok daha farklı bir anlama bürünüyor tüm resim. Tabii siz bu esere bakıp kendi masalınızı da yazabilirsiniz.


Macera korkunun neresinde?

Choose Your Own Adventure sergisi anlayacağınız maceralı bir masal temasını işliyor. Gökseven, bilinmezliğin hem korku hem de heyecan barındıran doğasına dikkat çekmiş. Eserlerindeki renkler ve karakterler ne kadar sıcak ve tanıdık hissettirse de anlatıları hep bir belirsizliğin içinde ilerliyor. Sergi, izleyicisini kendi hikâyesini yazmaya teşvik ederken, geçmişle bugün arasındaki bağlantıları da sorgulamaya itiyor.


Gökhan Gökseven’in “Choose Your Own Adventure” sergisi, 30 Ocak-1 Mart 2025 tarihleri arasında x-ist Gümüşsuyu’nda sergileniyor olacak. Eğer siz de kendi anlatınızı kurmak ya da sanatçının evrenine kulak vermek isterseniz, gidip görmek lazım.


Sergiden bahsetmişken x-ist’ten de bahsetmekte yarar var; 2004 yılında koleksiyoncu Daryo Beskinazi tarafından, özgün fikirlere dayalı üretim yapan genç ve çağdaş Türk sanatçılarını desteklemek amacıyla İstanbul’da kuruldu. Farklı disiplinlerden sanatçılara ev sahipliği yapan galeri, resim, heykel, fotoğraf ve yeni medya gibi çeşitli alanlarda üretim yapan isimlere alan açıyor. Yerel ve uluslararası sanat platformlarında aktif olarak yer alan x-ist, bugüne kadar birçok sanatçının kariyerine yön veren önemli sergilere imza attı. İstanbul’un dinamik sanat sahnesinde kendine özgü bir yer edinen galeri, sanatseverleri yeni anlatı biçimleriyle buluşturmaya devam ediyor. Sergiyi gezdikten sonra x-ist’te Dario Bey’in ofisinde biraz sohbet de ettik, o sırada odada gözüme bir eser ilişti ve…


Goya vesile oldu, yalnızca Gökhan Gökseven’in dünyasına bir yolculuk yapmadım, aynı zamanda Yıldız Holding Koleksiyonu için üç değerli eser gördüm:


Serkan Yüksel – Küçük Porsiyon (Small Portion), 2024

Kağıt üzerine elle kesim, sprey boya, ⌀ 172,5 cm, 2024.


Serkan Yüksel’in “Küçük Porsiyon” adlı eseri, doğadaki av döngüsünü ve bu döngünün insan toplumundaki paralel yansımalarını çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Eser, kağıt üzerine elle kesim ve sprey boya teknikleriyle oluşturulmuş ve katmanlı bir yapı olduğu kadar katmanlı da bir anlatım sunuyor. Görselde, bir kedi balığı düşlerken, çatalın sahipleri de aynı balığı arzular. Ancak, balığı düşleyen çatal sahipleri de bu hiyerarşik zincirde avlanmaktadır. Balık, kancaya takılmış bir av gibi görünse de çatalı kullananların da başka bir avcı tarafından gözlendiği ve avlandığı vurgulanır. Bu döngü, av ve avcının sürekli yer değiştirdiği, doğadaki hiyerarşik döngünün toplumdaki izdüşümünü yansıtan güçlü bir metafor, döngüsel bir kompozisyon yaratır.


Sanatçının eseri tamamlamasının 20 yıl sürmesi, av döngüsünün zaman içinde olgunlaşma süreci olduğunu ima eder. Eser, sadece balık ve kedi arasındaki ilişkiye değil, toplumsal güç dinamiklerine ve arzuların karşılıklı bağımlılığına dikkat çeker. Güçlü olanın zayıfı tükettiği bu sistemde, her avcı bir avdır ve döngü asla sona ermez. “Küçük Porsiyon” izleyiciye doğaya ve topluma dair eleştirel bir bakış, herkesin hem avcı hem av olduğu bu zincirde arzuların ve güç dengelerinin sorgulanmasını ister. Serkan Yüksel, bu eseriyle insanın doğayla ve kendi sosyal düzeniyle kurduğu ilişkiyi, katmanlı ve çarpıcı bir görsellikle ortaya koyuyor. Bu eseri koleksiyonumuza katmak, sanatın yaşam döngüsünü sorgulayan bakış açısını korumak adına büyük bir kazanç.


Serkan Yüksel – Döngü (Cycle), 2014

Kağıt üzerine elle kesim, 83.5 x 111,5 cm, 2014.


“Döngü” sanatçının yaratıcı geçmişine ve kişisel hikayesine dair derin bir anlatı: Annesi, 1980 darbesi sonrası öğretmenlik yapamayınca geçimini sağlamak için dergilerden çıkan elbise patronlarını kullanarak terzilik yapmış. Sanatçının sanat serüveni bu kağıtlar ve ölçülerle dolu odada başlamış. Rahmetli annemin de kullandığı patron çizimleri görünce geçmişe gitmedim değil.


Arkadaşlar eseri benden iyi anlatırlar diyerek onlardan alıntı yapmam gerekirse; “Eserde, keskin ve karmaşık hatlarla oluşturulan figür, bir döngüyü temsil eder. Anatomik detaylarla soyut bir yılan formunu andıran bu kompozisyon, yaşamın sürekli hareket eden ve kendini tekrar eden doğasına bir gönderme yapar. Arka plandaki geometrik çizimler ve detaylı kesimler, bir düzenin ve aynı zamanda kaotik bir akışın varlığını hissettirir. Çevresindeki çiçek motifleri hem kırılganlığı hem de yeniden doğuşu simgeler.


“Döngü” yalnızca bir yaşam öyküsünü değil, aynı zamanda bireylerin mücadelelerinin yaratıcı potansiyellerine nasıl dönüşebileceğini de işaret eder. Sanatçı, annesinin yaşam mücadelesini ve kendi yaratıcı geçmişini bir araya getirerek izleyiciyi döngüsel bir yolculuğa çıkarır. Bu eser, bireysel tarihlerimizin evrensel yaşam döngüsüne nasıl bağlandığını gözler önüne seren etkileyici bir anlatıdır.”


Gökhan Gökseven – İsimsiz (Untitled), 2024


Tuval üzerine yağlıboya, 30 x 40 cm, 2024.


Sanatçının bu eseri serginin dışında ama yine renkleriyle sizi başka bir dünyaya davet ediyor; denizin derin dinginliğini ve melankolisi var bu eserde.


Ne anlattığını yine işin uzmanı Dario bey anlatsın; “Eserde, yeşilin tonlarıyla betimlenmiş bir deniz manzarası huzur ve bir tür uzaklık duygusunu beraberinde getiriyor. Ufka doğru uzanan bu sakin deniz, savaş sonrası sessizliği ve yorgun bir dinginliği simgeliyor.


Denizin dalgalarındaki ritmik akış, yüzeydeki dinginlik hissine rağmen altında hareketin devam ettiğini ima ediyor. Ufuk çizgisine yerleşen ışık, karanlığa rağmen umut barındıran bir doğumun izlerini taşıyor. Gökseven, burada kurduğu dünyada sadece bir manzara değil, aynı zamanda ruhsal bir derinlik sunuyor. Soğuk ve sessiz deniz, geçmişte yaşanmış olan çalkantıların bıraktığı izleri taşırken, dinginliğiyle bir arınma ve yeniden başlama ihtimalini anlatıyor; hem bireysel hem de toplumsal anlamda bir savaşın ardından gelen durgunluğu ve bu durgunlukta saklı olan yenilenmeyi düşündürürken, Gökhan Gökseven’in estetik dünyasının sade ama derinlikli bir yansıması olarak izleyiciyi etkisi altına alıyor.”


Hep söylerim, bizler geçiciyiz, eserlerin misafirleri bir anlamda biziz. Şansımız o ki bu üç değerli eser, artık bizde sanatın zamansız hikayesine katkıda bulunmaya devam edecek. Sanatı desteklemek, onu geleceğe taşımak ve yeni anlatılara alan açmak bizim için önemli. Umarım bu eserler birçok izleyiciye de yeni ilham kapıları aralar.




Moscow.media
Частные объявления сегодня





Rss.plus




Спорт в России и мире

Новости спорта


Новости тенниса
WTA

Кудерметова вышла в четвертьфинал парного турнира WTA-1000






"Открой дверь, мама придёт": Последние слова Олега Стриженова. Сын не смог сдержать слёз

Никита пожарник отмечают 13 февраля 2025 года по церковному календарю

Адвокат Винника получил подтверждение от Госдепа США об освобождении россиянина

Депутат Колунов призвал дать скидку 50% на оплату ЖКУ для многодетных