Emine Erdoğan’dan Pakistan'da 'iklim krizi' mesajı: Döngüsel ekonomiyi hayata geçireceğiz
Resmi temaslarda bulunmak üzere Pakistan'ın başkenti İslamabad'a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a eşlik eden eşi Emine Erdoğan, etkinliğine katıldı.
Eski Pakistan Başbakanı Navaz Şerif'in kızı ve Pencap Eyaleti Başbakanı Meryem Navaz Şerif'in ev sahipliğinde düzenlenen programda, Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından İstiklal Marşı ve Pakistan milli marşı okundu.
Emine Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da her zaman söylediği gibi bugün yabancı bir ülkede değil, kendi evlerinde olduklarını belirterek Türkiye ve Pakistan'ın birbirine sapasağlam kardeşlik bağlarıyla bağlı olduğunu ifade etti.
Pakistan denilince akıllarına vefa, kara gün dostu olmak geldiğini bildiren Emine Erdoğan, kalpleri birbiri için atan iki ülke ve iki millet olarak tarihe üstün fedakarlık örnekleri bıraktıklarını dile getirdi.
İki ülke arasındaki bu köklü ve nadide dostluğun savaşlarla dolu dünya için de bir esin kaynağı olması temennisinde bulunan Emine Erdoğan, temasıyla düzenlenen etkinlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Emine Erdoğan, bu platformun, ülkeler ve tüm dünya için yeni başlangıçlara vesilesi olmasını diledi.
"Ekolojik dengeye insan eliyle verilen hasarın faturası çok ağır"
Dünyanın çehresinin, üretim ve tüketim sistemleriyle her gün değiştiğini, tabiatın bu büyük baskının altında ezildiğini söyleyen Emine Erdoğan, ekolojik dengeye insan eliyle verilen ağır hasarın faturasının da çok ağır olduğunu, ormansızlaşma, çölleşme, dengesizleşen yağışlar, kuraklık ve doğal felaketlerdeki artışın, ödenen bedellerden sadece birkaçı olduğunu bildirdi.
İklim değişikliğinin, herkesin ana gündeminde olmasını, iyileşmeye doğru önemli bir yöneliş olarak değerlendirdiğini ifade eden Emine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Dünyanın her yerinde çözüm arayışları devam ediyor. Şu bir gerçek ki, bu mücadelede başarı istiyorsak, ortaya mutlaka bütüncül bir yaklaşım koymalıyız. Her alanda ekolojik dengeyi yeniden tesis edecek politikalar üretmeliyiz. Yapılacaklar listemizin en başında, döngüsel ekonomiyi bir an önce hayata geçirmek yer alıyor. Çünkü döngüsel ekonomi çevre dostudur. Daha az kaynak tüketir ve kaynakların önemli bir kısmını geri kazanmayı hedefler. Daha da önemlisi, döngüsel ekonomi kendisiyle akraba kavramları da yürürlüğe sokar. Sürdürülebilir kalkınma, geri dönüşüm, atık yönetimi, sıfır atık ve yenilenebilir enerji bunlardan birkaçıdır.
Döngüsel ekonomiye imkan tanırsak, kirliliğin azaldığı bir gezegene kavuşabiliriz. Doğal kaynakların üzerindeki stresin azaldığını görebiliriz. Karbon emisyonlarının tehdit edici düzeyinden kurtulabiliriz. Hatta, yeni iş imkanlarının oluşmasıyla refah düzeyine önemli bir katkıda bulunabiliriz. Türkiye olarak, çevre dostu politikaları merkeze aldığımız Sıfır Atık Hareketi, bu anlamda önemli bir modeldir. Yerelden küresele yayılarak, sürdürülebilir kalkınma ve döngüsel ekonomi alanında ilham veren bir örnek olmuştur"
Sıfır Atık kararının, Türkiye'nin önderliğinde 105 ülkenin ortak sunuculuğuyla, 77. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda kabul edildiğini, bu çerçevede, 30 Mart'ın "Uluslararası Sıfır Atık Günü" ilan edildiğini hatırlatan Emine Erdoğan, her yıl 30 Mart'ta, dünyanın dört bir yanında düzenlenen etkinliklerin büyük bir uyanışın vesilesi olduğunu söyledi.
"Sıfır Atık Vakfı küresel girişimler için çatı olmaya devam ediyor"
İsteyen her ülkeyle iyi uygulamaları ve tecrübelerini paylaştıklarını anlatan Emine Erdoğan, Başkanı olduğu Birleşmiş Milletler Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Sıfır Atık Danışma Kurulu ile önemli projeler yürüttüklerini, Sıfır Atık Vakfının da küresel girişimler için bir çatı olmaya devam ettiğini bildirdi.
Bu emeklerinin müreffeh bir geleceğin harcı olması temennisinde bulunan Emine Erdoğan, iklim değişikliğinin toplumların güvenliği ve hayatiyetleri üzerinde de derin etkileri olduğunu ifade etti.
Emine Erdoğan, BM verilerine göre, 2010'da dünyadaki toplam mültecilerin yüzde 61'i iklim mültecisi olduğunu, bu rakamın 2020'de yüzde 84'e yükseldiğini anımsatarak bugün dünyada herkesin bir iklim mültecisi olma potansiyeline sahip olduğuna işaret etti.
Bazı ülkelerin diğerlerine kıyasla çok daha yüksek riskle karşı karşıya kaldıklarının unutulmaması gerektiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Çünkü coğrafi konumları sebebiyle iklim değişikliğinden orantısız şekilde etkileniyorlar. Bir anlamda, başkalarının hatalarının cezasını çekiyorlar. Sormak istiyorum, bu çok büyük bir adaletsizlik değil mi? Mesela, Pakistan'ın küresel sera gazı emisyonlarına katkısı yüzde 1 bile değil. Buna rağmen, iklim değişikliği ile sıklığı ve şiddeti artan, sel ve aşırı sıcaklıklar gibi felaketleri yaşamak zorunda kalıyorlar. 2010'daki sel felaketinde, Pakistan'a gelmiş ve bölgede bulunmuştum. Yaşanan acının en yakın şahitlerinden biriyim. Felaketlere bağlı ölümler, raporlarda birer rakam olarak yer alıyor. Ancak o rakamların her biri yıkılan hayatlardır. Ardından yas tutulan, anneler, babalar, eşler, çocuklar, dostlardır. Buradan anlaşılıyor ki, çok güçlü bir iklim adaleti savunuculuğu yapmak ve bu konuyu yüksek sesle dile getirmek zorundayız"
Toplumsal bazda ise iklim değişikliğinden en çok dezavantajlı grupların etkilendiğini belirten Emine Erdoğan, kadınlar, yaşlılar, engelli bireyler ve çocukların bu etkilere karşı en kırılgan grupları oluşturduğunu ifade etti.
Emine Erdoğan, bu yönüyle iklim değişikliğinin orantısız etkisinin bir insan hakları konusu olduğunu belirterek bu yüzden, kimsenin geride kalmadığı bir dünya için herkese büyük ödevler düştüğünü söyledi.
"Yeni doğan bebeklerin plasentasında bile mikro-plastik bulunuyor"
Plastik kirliliği, içinden çıkılamayan bir sorun yumağına dönüşmüş durumda olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, dünyada her yıl 400 milyon ton plastik atık üretildiğini, her 1 dakikada 1 milyon plastik şişe satın alındığını, her yıl yaklaşık 5 trilyon plastik poşet kullanıldığını aktardı.
Tek kullanımlık plastik ürünlerin ömrünün ortalama 15 dakika olduğunu, buna karşın doğada çözünmesinin ise bin yılı bulduğunu belirten Emine Erdoğan,
diye konuştu.
Emine Erdoğan, kadın liderliğinin çevre konularında son derece dönüştürücü olduğunu belirterek bunu tecrübe ettiklerini söyledi.
Pencap Eyaleti Başbakanı Meryem Navaz Şerif'in bu konuya atfettiği önemin Pakistanlıların da aynı görüşte olduğunu gösterdiğini ifade eden Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Pakistan'ın çevre konularındaki çalışmalarında, Pakistan'ın güçlü kadınlarının önemli aktörler olacağına inancım tam. Sözlerime son vermeden önce, iki ülkenin çevre konularında işbirliği yapmasından duyduğum mutluluğu ifade etmek isterim. İnanıyorum ki, bu ortak meselenin etrafında kenetlenecek ve dünyaya iyi gelecek projelerde buluşacağız. Bizler her zaman sizin yanınızdayız. Sıfır Atık Vakfı ve Pakistan İklim Değişikliği ve Çevresel Eşgüdüm Bakanlığı arasında imzalanacak iyi niyet beyanının hayırlı olmasını diliyorum."
"Emine Erdoğan'a, Sıfır Atık girişimindeki liderliği için teşekkürlerimi sunuyorum"
Başbakanlık İklim Değişikliği ve Çevresel Eşgüdüm Koordinatörü Romina Khurshid Alam ise Emine Erdoğan'a Sıfır Atık girişimindeki olağanüstü liderliği için teşekkürlerini sundu.
Emine Erdoğan'ın vizyonu altında Türkiye'nin, atık yönetimi ve çevresel sürdürülebilirlik konusunda küresel bir örnek teşkil ettiğini ifade eden Alam, Emine Erdoğan'ın çalışmalarının yalnızca Pakistan için değil tüm dünya için ilham kaynağı olduğunu bildirdi.